İtalya ve İspanya da topun ağzında
11 Ağustos 2011Standard & Poor’s'un ABD'nin kredi notunu düşürmesi ve Euro Bölgesi ülkelerinin artan borçları nedeniyle borsalar haftaya büyük bir tedirginlikle başladı. Avrupa Merkez Bankası, piyasalara güven vermeye çalışırken, haftanın ilk günü borsalarda düşüşler dikkat çekti.
AB Komisyonu Sözcüsü Oliver Bailly, Avrupa basınının ‘’Kara Pazartesi’’ diye adlandırdığı haftanın ilk gününde bir hayli ter dökmek zorunda kaldı. Bunda piyasalardaki tedirginliğin yanı sıra bu tedirginlikten AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun da sorumlu tutulmasının payı büyüktü. Zira Barroso, geçtiğimiz hafta, euronun istikrarını sağlamayı hedefleyen kurtarma fonunun (EFSF) yükseltilmesini talep etmişti. Oysa Euro Bölgesi’nin devlet ve hükümet başkanları bundan iki hafta önce bir araya gelmiş ve konuya dair kesin kararlar almıştı.
Barroso’nun bu açıklamasından sonra gözler bir kez daha Euro Bölgesi’nin borçlanma maliyetleri giderek artan en büyük üçüncü ve dördüncü ekonomileri İtalya ve İspanya’ya çevrilmişti. Hafta sonunda piyasalarda esen olumsuz havanın yatıştırılması için birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara dair açıklama yapan AB Komisyonu Sözcüsü Oliver Bailly de bir hayli tedirgindi. Bailly şunları kaydetti: ‘’Hafta sonu tüm G20, G7 ve AB üyesi ülkelerinden ve Avrupa Merkez Bankası’dan gelen mesajların hepsi aynı yönü işaret ediyor; yani iyi ve olumlu yönü gösteriyor ve piyasalara güven verici güçlü mesajlar gönderiyor.’’
''Atılan adımlar zaman kazandırıyor''
Avrupa Merkez Bankası, pazar gecesi düzenlediği üst düzey toplantıların ardından yaptığı açıklamada, İspanya ve İtalya devlet tahvillerini satın alma sinyali vererek bu ülkelerin borçları konusundaki endişeleri gidermeye çalışmıştı. Söz konusu açıklama piyasalarda da olumlu yönde algılandı ve İtalya ile İspanya’nın 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin faizleri geriledi.
Ancak yine de uzmanlar Avrupa Merkez Bankasının bu adımına eleştirel bakıyor. Birçok iktisatçı, Para Birliği'nin istikrar politikalarından taviz verilerek, dayanıklı ülkelerin dayanıksızlardan sorumlu olduğu bir transfer birliğine dönüştüğünü öne sürüyor. Uzmanlar, Avrupa Merkez Bankası’nın bu adımı ile İtalya ve İspanya’nın ekonomilerinin iyileştirilmesi için en azından zaman kazandırdığını düşünüyor. AB Komisyonu Sözcüsü Bailly, alınan önlemlerin şimdilik yeterli olduğu görüşünde. Bailly, ‘’İtalya veya İspanya’ya malî yardımda bulunmak için ortada hiçbir sebep görmüyoruz. Her iki ülke de yeni tasarruf önlemlerine gideceklerini açıklamışlardır. Ve bizler de bu önlemlerin euronun istikrarını sağlamak için yeterli olacağını düşünüyoruz’’ diye konuştu.
''Yaşanan tedirginlik son uyarı''
Euro istikrar fonuna en büyük malî teminatı veren ülke Almanya’da ise muhalefet, Başbakan Angela Merkel’a yüklendi. Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel, muhafazakâr ve neoliberal hükümetlerin Avrupa'yı başarısızlığa uğrattığını söyledi. Gabriel, finans piyasalarında yaşanan büyük tedirginliğin dünya finans sisteminde reformlara gidilmesi için son uyarı olduğunu öne sürdü. Bu reformlardan birinin mali işlem vergisi olduğunu kaydeden Gabriel, bu yılda 100 milyar euroluk ek vergi geliri sağlayacağını belirterek, bunun Güney ve Doğu Avrupa’da yatırım amacıyla kullanılıp istihdam alanları yaratılabileceğini ifade etti. Gabriel malî krizin parti tartışmaları için kullanılmaması gerektiğini de belirterek, bütün bu eleştirilere rağmen krizle mücadele de hükümetle işbirliğine hazır oldukları mesajını verdi.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach, Henrik Böhme / Çeviren: Başak Demir
Editör: Başak Özay