1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İktidardan internet medyası ve sosyal medyaya seçim ayarı

27 Mayıs 2022

AKP ile MHP'nin sosyal medya ve internette "yalan haberle mücadele" iddiasıyla hazırladığı yasa teklifinin içerdiği hapis cezalarıyla Türkiye’de giderek zorlaşan gazetecilik faaliyetlerini daha da daraltması bekleniyor.

https://p.dw.com/p/4BxVn
Symbolbild I BigTech I Social Media
Fotoğraf: Ozan Kose/AFP/Getty Images

AKP ile MHP tarafından sosyal medya ve internette "yalan haberle mücadele" iddiasıyla hazırlanan ve dün akşam TBMM’ye sunulan "dezenformasyon" yasa teklifinin internet haberleri ve sosyal medya paylaşımlarına getirdiği hapis cezaları ve çok sayıda başka unsuruyla Türkiye'de zaten giderek zorlaşan gazetecilik faaliyetlerini daha da daraltması bekleniyor.

Yürütme ve yürürlük dahil 40 maddeden oluşan "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" sosyal medya ile internet medyasına yeni düzenlemeler getiriyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AKP Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir'in ilk imzacıları olduğu yasa teklifinin ilk halinde, aylardır çalışmayı yürüten AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın ve AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın imzaları ise bulunmuyor.

Teklif Meclis’e sunulmadan önce AKP ile MHP arasında hapis cezası konusunda uzlaşmazlık olduğu bilgileri kulislere yansımıştı. DW Türkçe’nin teklife ilişkin ulaşmaya çalıştığı Mahir Ünal ve Hüseyin Yayman telefonlara yanıt vermedi.

3 yıla kadar hapis cezaları geliyor

Yasa teklifi, içindeki pek çok unsurla gerek sosyal medyayı kullanan vatandaşları gerekse internet medyasını ve sosyal medyada paylaşım yapan gazetecileri kısıtlıyor.

Yaman Akdeniz
Yaman AkdenizFotoğraf: DW/B. Karakas

Teklifin 29'uncu maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun "kanunlara uymamaya tahrik" başlıklı 217'nci maddesine bir madde daha ekleniyor. Bu düzenleme ile "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" başlığı ile yeni bir suç tanımı yapılıyor ve bu suçun kapsamı şöyle anlatılıyor:

"Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır."

Siber Hukuk Uzmanı Yaman Akdeniz DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, teklifin bu maddesinin teknik açıdan dar tanımlanmakla birlikte özellikle uygulamada sıkıntı yaratacağına dikkat çekerek, şunları söylüyor:

"Aslında kâğıt üstünde baktığımız zaman anlaşılmaz bir suç tiplemesi. Biraz geniş tanımlanmış ve bu nedenle mevcut düzende keyfi şekilde uygulanmasına imkan sağlayacak bir tanımlama olarak görüyorum. Açıkçası yaklaşan seçim döneminde sıklıkla başvurulacak ve istisnai olarak Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) kalacak bir suç tiplemesinden daha ziyade sıklıkla uygulanacak bir suç tiplemesi olacağını düşünüyorum."

MHP’li Feti Yıldız ise bu eleştirilerin hatırlatılması üzerine DW Türkçe'ye "Biz bir kısım insanlara kötülük yapmak, bir kısım insanları hapse atmak, bir kısım insanları yalancı çıkarmak için bir şey düzenlemiyoruz ki. İç ve dış güvenliği sarsıcı yalan haberi, üretilmiş haberi bile isteye yayan sonucuna katlanır, diyoruz. Bu kadar basit" açıklaması yaptı.

Feti Yıldız
Feti YıldızFotoğraf: Privat

Savcılıklara şikayetler artabilir

Peki teklifle öngörülen "halkı yanıltıcı bilgi" ya da "yalan haber" kapsamına nelerin girdiğine kimler, nasıl karar verecek? Bu noktada bu suç Türk Ceza Kanunu’nda tanımlandığı için yargı süreci ve savcılıklar işaret ediliyor.

Akdeniz, bu madde ile bir suç tanımlaması söz konusu olduğu için diğer suçların işleyişinden yani mesela Cumhurbaşkanına hakaret suçundan bir farkı olmayacağını belirterek, "Orada da biz savcıların resen soruşturma başlattığını da görüyoruz, cumhurbaşkanı vekillerinin veya sade vatandaşın da şikayette bulunduğunu görebiliyoruz" diyor.

Bu nedenle sosyal medya paylaşımları ya da internette yayımlanan haberler nedeniyle hem soruşturma ve iddianamelerin hem de vatandaşların birbirini şikayetlerinin artabileceği belirtiliyor.

Akdeniz, "İnsanlar hem birbirlerini savcılıklara şikayet edecekler, hem de daha fazla duyulan, yayılan haberler ve sosyal medya içerikleri ile ilgili savcıların soruşturma başlatacağını göreceğiz" değerlendirmesi yapıyor.

Gürkan Özturan
Gürkan ÖzturanFotoğraf: Deniz Bozkurt-Pekar

İnternet medyasına düzenleme

İktidarın yasama yapma tekniği olarak sık sık başvurduğu şekilde teklifte bazı olumlu hususlara da yer verdiği gözlenirken, bu kapsamda internet medyasının ve çalışanlarının Basın Kanunu’na dahil edilmesi gibi maddelerin uzun süredir beklendiğine dikkat çekiliyor.

Ancak iletişim uzmanları ve muhalefet internet medyası ile ilgili maddelerde de genel amacın kontrol ve kısıtlama olduğu noktasında birleşiyor.

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)'te Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) Koordinatörü Gürkan Özturan, DW’ye değerlendirmesinde şu yorumu yapıyor:

"Alt metinlere, hatta paragraf aralarına bakıldığında oldukça tehlikeli unsurlar ve büyük riskler barındırdığını söylemek mümkün. Çok kısa bir özetle aslında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanmış herhangi bir bilginin yankısı olmayan her şey potansiyel suç olarak kabul edilebilecek gibi görünüyor."

Muhalefete göre ise iktidarın asıl amacı seçim öncesinde hem internet medyasını hem de sosyal medyayı kontrol altına almak.

Teklifin hazırlık aşamalarını TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nda takip eden CHP Milletvekili Utku Çakırözer, muhalefet olarak görüşmeler sırasında özgürlük alanlarının daraltılmasına değil genişletilmesine yönelik eleştirilerde bulunduklarını belirtiyor. İnternet mecrasının basın kanunu kapsamına alınmasının önemli olduğunu söyleyerek, bunun uzun süredir beklendiğini anımsatan Çakırözer sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Ama bunu yaparken çok fazla kısıtlayıcı tedbir getiriliyor. Mesela erişim engelleri çok fazla artacak. Teklife baktığınızda çok hızlı bir şekilde haberlere erişim engeli gelecek. Gördüğümüz kadarıyla özgürlük alanını genişletmeye değil tam tersine daraltmaya yönelik bir kanun var karşımızda."

Utku Çakırözer
Utku ÇakırözerFotoğraf: CHP

Çakırözer, bu teklife ilişkin iktidarın zihnindeki genel çerçeveyi ise şöyle aktarıyor:

"Seçim öncesinde iktidar hem basının özgür ve objektif bir şekilde haber yapmasını engellemek istiyor, hem de daha geniş biçimde vatandaşların sosyal medya alanında eleştiri hakkını, ifade özgürlüğünü kullanmasını kısıtlayacak şekilde vatandaşlar üstünde sindirmeye yönelik baskı ortamı yaratmak istiyor. Asıl belki de üzerinde durmamız gereken mesele bu."

Basın kartlarında da tartışmalı düzenleme

Teklifin kritik bir diğer maddesi, basın kartlarına ilişkin.

Buna göre basın kartı almak için Terörle Mücadele Kanunu ve Terörizmin Finansmanı Hakkında Kanun kapsamında hüküm giymemiş olma şartı da getiriliyor.

Teklif yasalaşırsa, bu kapsamda basın kartı iptal edilen muhabir, iptal tarihinden itibaren 1 yıl boyunca basın kartı alamayacak. Basın ahlak esaslarına aykırı davranışları gerekçesiyle kartı iptal edilen muhabire ise iptal tarihinin üzerinden 5 yıl geçmedikçe yeni kart düzenlenmeyecek.

Basın örgütleri iktidarı basın kartlarında keyfi uygulamalar yaptığı gerekçesiyle uzun süredir eleştiriyordu.

Teklifin içindeki tüm bu olumsuz unsurlara basın örgütlerinden tepki geliyor ve geri çekilmesi çağrısında bulunuluyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsü, Haber-Sen gibi çok sayıda basın örgütü yaptığı yazılı açıklamadaCumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve oto sansür mekanizmalarından birinin hazırlandığını vurguluyor.

 

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.