El Kaide'ye nasıl rakip oldu?
7 Eylül 2014El Kaide lideri Eyman El Zevahiri, kısa süre önce yayınlanan video mesajı ile örgütün Hindistan'da bir kolu olduğunu dünya kamuoyuna duyurdu. Zevahiri, Hindistan El Kaidesi'nin hedefinin, ‘hilafet' ilan etmek olduğunu söyledi.
Ancak hilafet hedefi, El Kaide için yeni bir adım. İlahiyat profesörü ve yazar Albrecht Metzger, örgütün böyle bir hedef benimsemesinin tek bir nedeni olabileceği görüşünde: Irak ve Suriye'de kanlı eylemlerle adını duyuran İslam Devleti örgütüne karşı ayakta kalmayı başarmak.
En zengin terör örgütü
İslam Devleti örgütünün Irak'taki ilerleyişine kıyasla El Kaide daha geri planda bir görüntü ortaya koyuyor. El Kaide, birkaç yıldır belirli bölgelerde eylemlerini sürdürüyor. Ağırlıklı olarak Yemen, Mağrip ülkeleri ve Suriye çevresindeki faaliyetleri göze çarpıyor. Buradaki gruplar, örgütün Pakistan'daki merkezinden bağımsız hareket ediyor.
Buna karşılık İslam Devleti örgütü ise belirli bir bölgeyi ele geçirip ‘hilafet' ilan etti. Örgütün kontrolündeki bölgeyi hızla genişletmesinin pek çok potansiyel cihatçıyı etkilediğine dikkat çekiliyor. ‘Hilafet' düşüncesinin radikal İslamcılar içindeki cazibesinin yanı sıra, örgütün mali açıdan da diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar güçlü olduğu görülüyor.
Alman ‘Handelsblatt' gazetesinde yer alan bir habere göre, örgüt yağmalama, kaçırma eylemleri ve özellikle de petrol kaçakçılığından büyük miktarda gelir elde ediyor. Gazete, örgütün dünya genelindeki en zengin terör örgütü olduğuna dikkat çekiyor.
"Kullandığı yöntemler sempatizan topluyor"
İlahiyat profesörü Albrecht Metzger, örgütün kullandığı kanlı yöntemlerin ‘yeni ve çok sayıda sempatizan üzerinde etkili' olduğunu belirterek “İslam Devleti, Irak ve Suriye'de kasıtlı olarak insanları korkutmaya ve rakiplerini de aynı yöntemlerle caydırmaya, saf dışı bırakmaya çalışıyor” diye konuşuyor.
Metzger, tehcir, tecavüz, kaçırma eylemleri ile rehinelerin infaz görüntüleri gibi kanlı ve acımsız yöntemlerin, örgütün artık sembolü haline geldiğini söylüyor. Uzman sözlerini şöyle sürdürüyor:
“2000'li yılların ortalarında Ebu Musab El Zerkavi adında Ürdünlü biri vardı, El Kaide kökenliydi. Videoları kullanarak kamuoyuna seslenmeyi o başlattı. El Kaide, o dönemde bu yöntemleri eleştiriyordu. El Kaide, Şiilerle bir ihtilaf içerisinde olmayı da istemiyordu. Bu ihtilaf da o dönemde oldukça kanlı yürütülmüştü.”
"Şiilere karşı da savaşıyorlar"
Ancak Albrecht Metzger'e göre, bu da İslam Devleti örgütünü El Kaide'den ayıran bir özellik. Zira İslam Devleti, Hrıstiyan ve Yezidilerin yanı sıra Şiilere karşı da bir savaş başlattı. Metzger bu farklı bakış açıları ve yöntemler nedeniyle iki örgütün birbirinden koptuğunu söylüyor. O döneme kadar örgüt, kendini Irak El Kaidesi olarak adlandırıyordu. Bu yılın ortalarından bu yana iki örgüt yollarını ayırdı.
Metzger, Suriye'de her iki örgütün birbirine karşı savaştığını belirterek “İslam Devleti örgütü kendi hesabına çalışıyor. El Kaide'nin bölgedeki uzantısı El Nusra'ya karşı savaşıyor. Bu açıdan bakıldığında bir rekabet olduğunu görmek gerekir” diyor.
“Times of India” gazetesinde, Eyman El Zevahiri'nin açıklamasından sonra, “El Kaide'nin Orta ve yakın Doğu'da toprak kazanma hedefinden vazgeçtiği ve Afgansitan-Pakistan sınırı ile Güney Asya'ya yoğunlaşmak istediği anlaşılıyor” yorumuna yer verdi.
İslam Devleti örgütünün Hindistan'da da taraftar bulacağı tahmin ediliyor.
El Hayat gazetesine göre, örgütle uzun dönemli mücadelenin tek yolu Sünnilerin de Şiilerin de radikalleşmeden uzaklaşarak ılımlı görüşleri benimsemesi.
© Deutsche Welle Türkçe
Kersten Knipp