"Cezasızlık, polis ve bekçiyi kötü muameleye teşvik ediyor"
29 Temmuz 2020İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) raporu, Türkiye'de artış gösteren gözaltında işkence ve kötü muamele vakalarının endişe verici boyuta ulaştığına dikkat çekiyor. "Türkiye: Polis ve Bekçi İşkence ve Kötü Muamele Yapıyor" başlığıyla bugün kamuoyu ile paylaşılan araştırma, polis ve bekçilerin şiddetine maruz kalan kişilerin yaşadıklarını mercek altına alıyor. Raporda, yaşanan hak ihlallerine dair mağdur beyanları, raporlar ve fotoğraflar yer alıyor.
Rapora göre, Türkiye'de gözaltında işkence ve kötü muamele 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dört sene içinde belirgin bir şekilde artış gösterdi. Bu şiddetin yakın zamanda mağdurlarından biri, avukat Cihat Duman oldu. 5 Temmuz'da İstanbul'da bekçilerin kötü muamelesine maruz kaldığını iddia eden avukat, dar bir sokakta iki adamın yüzüne biber gazı sıkan bekçilere, "Yaptığınız suçtur, ben avukatım" demesi üzerine yere yatırılarak kelepçelendiğini anlatıyor. Duman, "Bileklerim, koltuk altlarım, kollarım ve sırtımda bekçilerin açtığı yaraları ve ezikleri listeleyen bir sağlık raporu aldım. Bekçiler hakkında suç duyurusunda bulundum" diyor.
"Gözlerimi bağlayıp kafama silah dayadılar"
Kötü muamele ve işkence vakalarının incelendiği raporda yer alan anlatımlardan bir diğeri ise 2016 yılında kayyum gerekçesiyle görevinden alınan Van Edremit Belediye Başkanı Sevil Çetin'e ait. 26 Haziran'da maskeli polislerin kapısını kırdıktan sonra üzerine köpek saldıklarını, kendisine tükürdüklerini, üstüne su döktüklerini, gözlerini bağlayarak kafasına silah dayandıklarını ve yarı çıplak yatarken sırtına bastıklarını iddia ediyor Çetin. Fotoğraflarda her iki bacağında ısırık izi ve çürükler bulunan Çetin'in, bir gözünün morarmış olduğu ve dudağının yarıldığı görülüyor. Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Sevil Çetin'in balkondan atlamaya çalıştığı sırada polis köpekleri tarafından yakalandığı ve olayda orantılı güç kullanıldığı iddia edildi. Gözaltı süresi iki kez uzatılan Selvi Çetin, 11 gün gözaltında kaldı ve 7 Haziran'da örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandı.
"Tokat atıp biber gazı sıktılar, dişimi kırdılar"
"Vakalar, kaygı verici şekilde yakalama esnasındaki şiddet, dayak ve diğer kötü muamelelerin genel olarak alıkoyma süreci boyunca artan şiddetin bir parçası olduğunu göstermektedir" denilen raporda yer alan bir başka olay ise iki kardeşin maruz kaldığı polis şiddetini konu alıyor. Diyarbakır'da kafe işleten kardeşler Halit Eray Tosun ve Koray Tosun, 13 Haziran'da Kovid-19 salgın tedbirlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle herkese para cezası kesmeye geldiğini söyleyen dört polis memurunun şiddetine uğradıklarını iddia ediyor. Gözaltına alınan Tosun kardeşler, polisin kendilerine tokat attığını, biber gazı sıktığını ve onları dövdüğünü anlatıyor. İddiaya göre, polis, karakolda üç dişini kırdığı Halit Eray Tosun'un kafasına telsizle vurarak şiddet uyguladı. Diyarbakır Valiliği yaptığı açıklamada, kardeşlerin polis memurlarını yaraladıklarını iddia etti. Emniyet ise olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.
Raporda görüşlerine yer verilen İnsan Hakları İzleme Örgütü Program Direktörü Yardımcısı Tom Porteous'a göre, güvenlik görevlilerinin uyguladığı ihlallere karşı işlenen suçların cezasız bırakılması, suçu işleyenlere yasaların üstünde olduklarına dair bir mesaj veriyor ve onları gözetimlerindeki kişilere kötü muamele etmeye teşvik ediyor.
"Kafamı top gibi duvardan sektirdiler"
Rapora göre, işkence ve kötü muamele mağdurları arasında 18 yaşından küçükler yani çocuklar da var. İstanbul'da bir polisin ölümü ve bir başka polisin yaralanması ile sonuçlanan olaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 18 Temmuz'da İstanbul'da 2'si çocuk 3 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan çocuklardan biri avukatına, karakolda polis memurlarının kendisine kablo ile vurduğunu, yumruk ve tekme attığını, "kafasını top gibi duvardan sektirdiğini" anlattı. Avukatlar çocuğun kaşının yarıldığını, kafasında morluklar ve sırtında uzun kırmızı çizgiler olduğunu gördü. Emniyet tarafından yapılan açıklamada, kendine zarar veren çocuğu engellemek üzere orantılı güç kullanıldığı belirtildi.
"Mağdurlar adalete ulaşamıyor"
Raporda ayrıca, "Üst düzey yetkililerin, vakaları kınamaması ve iddiaları soruşturmak yerine örtbas etmeye hazır olmaları, güvenlik güçleri için yaygın bir cezasızlığa sebebiyet vermiş, mağdurlar adalete ulaşamamıştır" tespiti yer alıyor. Muhalefetin işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili verdiği soru önergelerinin çoğunun cevapsız bırakıldığı belirtilerek, "İçişleri Bakanlığı, Şanlıurfa'da 55 erkek ve kadına işkence edilmesi iddialarına ilişkin bir soruyu 'güvenlik güçlerine karşı asılsız ifadeler ve karalama kampanyaları' olarak niteleyerek reddetti" deniyor. Şanlıurfa Barosu, Mayıs 2019'da polisin Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde 55 erkek ve kadına gözaltında cinsel istismar, elektrik şoku ve dayak yoluyla işkence ve kötü muamelede bulunduğu bir olayı belgelemişti.
"İddiaları reddetmek ‘Polisin yaptığı doğru' anlamına geliyor"
İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni en çok ihlal eden Avrupa Konseyi üyesi devlet olma rekorunu koruduğu vurgulanarak, "İhlal kararlarının yüzlercesinde insanlık dışı, aşağılayıcı muamele ve işkence ihlalleri ile bu ihlallerin soruşturulmadığı tespit ediliyor" deniyor. Raporla ilgili olarak DW Türkçe'ye konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb, işkence ve kötü muamele iddialarının çoğu zaman resmi makamlar tarafından soruşturulmadığını, soruşturulan iddialara ise takipsizlik kararı verildiğini dile getiriyor. "Hukuki evrakları, mağdur beyanlarını, doktor raporlarını inceledik. Resmi makamlar olayları reddedince, 'Biz mağdur şikayetlerini hiçbir şekilde ciddiye almıyoruz ve soruşturmayacağız. Polisin yaptığı doğrudur, polisin tarafını tutuyoruz' anlamına geliyor" diyor.
Burcu Karakaş
© Deutsche Welle Türkçe