Hrant Dink öldürüldü
19 Ocak 2007Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink bugün gazetenin Osmanbey’deki binasının önünde silahlı saldırıya uğradı. Görgü tanıkları genç saldırganın Dink’e ateş ettikten sonra Osmanbey’in arka sokaklarına doğru kaçtığını bildirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü cinayeti tek bir kişinin işlediğinin tahmin edildiğini açıkladı. Saldırı sonucu ölen Dink'in üzeri örtülürken, olay yerinde 4 adet boş kovan olduğu görüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve İstanbul Valisi Muammer Güler’in olay yerinde inceleme yapmasının ardından Dink’in cesedi Şişli Belediyesi’ne ait bir ambulansla alındı. Saldırının düzenlendiği yere Dink’in eşi Rakel ve kızı Sera’nın bulunduğu yakınları ve dostlarının yanı sıra Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Genel Sekreter Musa Çam da gitti. Dink'in eşi ve kızı sinir krizi geçirmeleri üzerine hastaneye kaldırıldı.
Agos Gazetesi'nin binası önünde toplanan bir grupsa, “Katil devlet hesap verecek”, “Yaşasın halkların kardeşliği” şeklinde sloganlar atarak cinayeti protesto etti. Yüzlerce kişi cinayetin işlendiği yere çiçek de bıraktı. Bu arada güvenlik önlemlerini arttıran polisin Taksim'de iki şüpheliyi gözaltına aldığı belirtildi.
Öte yandan, gazetenin yayın kurulu üyesi Serkis Seropyan, Dink'in yemek yedikten sonra bir kişi tarafından kapının önüne çağrıldığını belirterek, ''Birisi kapının önünde başına 3 el kurşun sıkmış'' dedi.
Ermeniler’in sağduyulu sesi
Ermeni meselesi üzerine yaptığı açıklamalarla gündemde olan Hrant Dink, bazı kesimler tarafından Türkiye Ermenilerinin sağduyulu sesi olarak tanımlanıyordu. Dink, Ermeni soykırımı iddialarını sermaye olarak gören kesimlerin olduğunu savunuyor ve Ermeni diasporasına sık sık soykırım sözüyle politika yapmama çağrısında bulunuyordu. Hrant Dink, Fransa Meclisi'nde Ermeni soykırımı yasası görüşmeleri sırasında en sert karşı çıkışları yapan isim olmuştu.
Ancak Dink’in açıklamalarını sağduyulu bulmayanlar da vardı. İfade özgürlüğüne yönelik suçları düzenleyen TCK 301. maddesi nedeniyle yargılanan Hrant Dink, Türklüğe hakaret suçundan 6 ay hapis cezası almıştı. Yargılama sürerken, mahkeme önlerinde Dink aleyhine çok sayıda gösteri yapıldı.
Hrant Dink, yazılarında, bu gösteriler ve davalara neden olan şikayetlerin, kendisini Türkiye insanının gözünde yalnızlaştırmaya ve açık hedef haline getirmeye çalışan derin güçlerin işi olduğunu belirtmişti. Dink, kendisinin yanı sıra Elif Şafak ve Orhan Pamuk’a Ermeni meselesi üzerine açıklamaları nedeniyle açılan davaları da gerekçe göstererek, bazı derin güçlerin bu konuyu özellikle sıcak tutmaya çalıştığını savunuyordu.
Son yazısında tehdit edildiğini dile getirmişti
Hrant Dink, Agos gazetesinin geçen haftaki son sayısında yazdığı “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” başlıklı yazısında da aldığı tehditlerden bahsetmişti. Dink, Bursa’dan postalanan bir mektubun ise yakın tehlike arz ettiğini, ancak bu nedenle yaptığı savcılık başvurusuna bir sonuç alamadığını yazmıştı. Dink, bu tür tehditlerin kendisini tıpkı bir güvercin gibi ürkek bir hayat yaşamaya mahkum ettiğini, ölüm-kalım arasında gidip geldiğini belirtmişti.
Hrant Dink suikastinin, Amerikan Kongresi’nde Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili yasa tasarısı tartışmalarının sıcaklaştığı bir döneme denk gelmesine de dikkat çekiliyor. Geçen hafta TBMM Dışişleri Komisyonu, bu konuda lobi yapmak üzere Türkiye’nin Washington’a heyet göndereceğini açıklamıştı. Suikastle ilgili olarak tepkisini dile getiren politikacıların çoğu, saldırının, her kim yapmış ya da yaptırmış olursa olsun, Ermeni tartışmaları konusundaki uzlaşma çizgisine yönelik bir provokasyon olduğu görüşünü dile getiriyor.
Başbakan Erdoğan'ın açıklaması
Cinayeti Bakanlar Kurulu toplantısında öğrenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve İçişleri Bakanları Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu'dan acilen bilgi edinmelerini istedi. Erdoğan daha sonra yaptığı açıklamada, cinayetin birlik ve beraberliğe düzenlenen bir saldırı olduğunu söyleyerek, saldırganın yakalanıp yargılanması için gerekli talimatları verdiğini kaydetti. "Karanlık eller emellerine ulaşmak için ülkemizi seçmiştir. Kanlı ellerin bu kez Hrant Dink'i seçmesi manidardır" diye konuşan Erdoğan, hiçbir provakasyonun, Türkiye'de Ermenilerle Türkler'in birlik beraberliğini bozamayacağını ifade ederek, bütün vatandaşlara başsağlığı diledi. Erdoğan gazete ve televizyon kuruluşlarının yöneticilerinden de yaptıkları haberlerde sağduyulu davranmalarını istedi. Erdoğan bir gazetecinin, "Dink polisten koruma istemiş miydi?" şeklindeki sorusuna, "Hayır Emniyete böyle bir talepte bulunmamış" yanıtını verdi. Başbakan Adalet ve İçişleri Bakanları'nın İstanbul'a hareket ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı'nın açıklaması
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de saldırıdan büyük üzüntü duyduğunu söyleyerek, "Bu çirkin ve utanç verici saldırıyı kınıyorum. Katillerin bir an önce yakalanması beklentisi içindeyim" dedi.
AB'nin tepkisi
AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Oli Rehn de yaptığı açıklamada, Dink gibi düşünce özgürlüğünü savunan bir aydının öldürülmesini kınadığını belirtti. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’se "Tabii ki çok şaşırdım, çok üzüldüm. Benim de arkadışımdı. Son derece takdir ettiğimi bir kişiydi. Onunla aynı şeyleri düşünmeyen kişiler olduğu son derece açık. Artık açık bir Türkiye oluşturulması gerekiyor" dedi. Fransa’daki Ermeni dernekleri de, internet sitelerinde yaptıkları açıklamalarla, gazeteci-yazar Hrant Dink'e düzenlenen suikastı kınadı.
Cinayete Almanya'dan tepkiler
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Hrant Dink’in uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, Almanya’daki Türk kökenli siyasetçiler tarafından da tepkiyle karşılandı. Dink’in öldürülmesini üzüntüyle karşıladığını belirten Sosyal Demokrat Parti Federal Milletvekili Lale Akgün, tepkisini şöyle dile getirdi:
"Türkler ve Ermeniler arasında barışı sağlamak isteyen, bütün çabasını buna veren bir insanın böyle haince öldürülmesi çok acı. Bu Türk-Ermeni ilişkileri açısından da çok büyük bir kayıp. Bence kendisi, son yıllarda Türkiye’deki en barışçı seslerden biriydi. İki tarafı da yaklaştırmak isteyen, barışa davet eden bir sesti. Türkiye’de yaşayan, kendini Türk olarak kabul eden, buna rağmen Ermeni kökenli olduğunu inkar etmeyen bir insandı. Böyle bir insanın Türkiye’de daha yapacak çok işi vardı."
Ermeni meselesi nedeniyle son günlerde eleştirilere maruz kalan Sol Parti Federal Milletvekili Hakkı Keskin ise şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Ermeni-Türk diyaloğuna ve barışçıl bir uzlaşmaya büyük önem veren, değerli gazetecimiz Hrant Dink’in öldürülmesini şiddetle kınıyorum. Aslında insanların, görüşleri, düşünceleri ve inançları ne olursa olsun; bu düşüncelere ve inançlara herkesin tahammül etmesi ve bunları tabii demokratik hak olarak kabul etmesi gerekir. Aslında Dink’e karşı işlenen bu iğrenç cinayet iki ülkenin, Ermeni ve Türk halkının, uzlaşmasına, diyaloğuna karşı işlenmiş bir cinayet olarak görüyorum bunu. Benim izleyebildiğim kadarıyla, Dink, iki ülke arasında diyaloğun ve uzlaşmanın sağlanması için büyük çaba sarf etmişti. Ama anlaşılan o ki bazı kesimler bu tür barışçıl yönde gelişmeye ve uzlaşmaya tahammül edemiyorlar. Bunu istemiyorlar, buna karşı çıkıyorlar."
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Milletvekili Cem Özdemir de, Hrant Dink’in öldürülmesine tepki gösterdi:
"Türkiye’de barış, özgürlük ve adalet mücadelesinin gerçek bir kahramanıydı Hrant Dink... Şunu söylemek istiyorum, onu öldürenler sadece bu saldırıyı düzenleyenler değil, aynı zamanda Türkiye’de gayri müslim kardeşlerimizi aşağılayan, onları hor gören, onlara eşit vatandaş muamelesi yapmayan bütün zihniyet onu öldürdü. Eğer ölümünün bir anlamı varsa, bundan bir ders çıkartılmalı, bundan böyle Türkiye’de Ermeni düşmanlığı, gayri müslim düşmanlığı sona ermeli."
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi Federal Yönetim Kurulu Üyesi ve Berlin Eyalet Parlamentosu Milletvekili Emine Demirbüken Wegner ise şu açıklamayı yaptı:
“Olayı ben korkunç boyutlarda görüyorum, büyük bir kayıp, sonuç itibariyle, dünyanın gözü Ermeni meselesi nedeniyle Türkiye’nin üzerine yönelmişken, Türkiye’de böyle korkunç bir olayın yaşanması, çok üzücü. Bizi Türkiye olarak zor bir konuma düşürecek.”
Hrant Dink kimdir?
Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant Dink 1954 yılında Malatya’da doğdu. Babası Malatya'nın Gürün ilçesinde, annesi Gülvart ise Sivas'ın Kangal ilçesinde doğup büyüdü. Anne ve babası 1961 yılında İstanbul'a taşınmalarının ardından boşandı. Hrant Dink ve iki kardeşi ailenin bölünmesiyle Gedikpaşa’daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Zooloji eğitimi alan Dink, bir süre sonra yetimhanede birlikte büyüdüğü Rakel ile evlendi. Kardeşleriyle birlikte açtığı yayınevi, kırtasiye işini sürdürürken, eşi Rakel’le birlikte, kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye başladı. Kampa açılışından 21 yıl sonra devlet el koydu.
Bazı cemaat gazetelerinde kitap eleştirileri ile başlayan yazı hayatı, basında çıkan yalan haberlere gönderdiği düzeltmeler ile duyulmaya başladı. Dink Ermeni Patrikhanesi’ne, Türkçe bir gazete çıkarmayı önerdi. Böylece 5 Nisan 1996 tarihinde Agos gazetesi yayın hayatına başladı. Dink, gazetenin yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Yazılarında Türkiye'deki her etnik toplumun ortak ve barış içerisinde yaşaması gerektiğini vurgulayan Dink, aynı zamanda Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olması gerektiğini de savunuyordu.