Hizbullah'ın Suriye'deki rolü
26 Mayıs 2013Lübnanlı Şii Hizbullah örgütünün Suriye iç savaşındaki rolü giderek artıyor. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, cumartesi günü İsrail'in Lübnan'dan çekilişinin 13'üncü yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a açık destek vererek, Hizbullah militanlarının zafere yemin ettiğini, Esad rejiminin devrilmesinin söz konusu olmayacağını söyledi. Nasrallah, "Cihat ilan etmemize gerek yok, Suriye'deki savaşa on binlerce insanı göndermek için iki kelimemiz yeter" ifadelerini kullandı. Konuşmanın ertesi günü, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Hizbullah'ın kontrolü altındaki bölgelere iki roket düştü. Roket saldırısında en az dört kişi yaralandı. Suriye iç savaşının bölgeye yayılması endişesi büyürken, Hizbullah'ın Esad rejimi yanında konumlanmasının sonuçları da tartışma konusu oluyor.
'Kaybedilmemesi gereken bir aktör'
Suriye'de hayatını kaybeden Hizbullah militanlarının sayısı artıyor. Suriyeli insan hakları örgütlerinin verilerine göre, iç savaş başladığından bu yana hayatını kaybeden Hizbullah mensuplarının sayısı 100'ü aştı. Özellikle El Kuseyr kentinde kayıpların sayısının yüksek olduğu bildiriliyor.
Hizbullah, Lübnan sınırındaki bu küçük ancak stratejik açıdan büyük öneme sahip kentte Esad birliklerine destek veriyor. Şii bir örgütlenme olan Hizbullah, Suriye'de isyanın başladığı günlerde, Suriye rejimine desteğini gizli tutmuştu. Ancak artık, hayatını kaybeden Hizbullah militanları halka açık bir şekilde cenazelerle defnediliyor.
Lübnan'daki Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden siyaset bilimci Rami Huri, Hizbullah'ın büyük kayıpları göze alarak Esad'a destek vermesinin nedenlerini şu sözlerle açıklıyor: “Esad rejimi düşerse, bu Hizbullah ve İran için büyük bir darbe olur. Hizbullah, Suriye rejimini kaybedilmemesi gereken bir aktör olarak görüyor. Ayrıca, Suriye rejimini devirmeye çalışan dış güçlere karşı da mücadele ediyorlar. Rejimin devrilmesi halinde, aralarında Arapların da bulunduğu bu dış güçlerin başka bir hükümeti devreye sokabileceğini düşünüyor ve bunu istemiyorlar.”
Üçlü ittifak
Uzmana göre, Tahran-Şam-Hizbullah üçgeni diğer ülkelerin bölgedeki siyasi haritayı yeniden belirlemesine engel olmaya çalışıyor. Huri'ye göre Sünni Suudi Arabistan ile Katar, Şii İran'ın bölgedeki nüfuzunu azaltabilmek için Suriye'de yönetimin değişmesini istiyor. Uzman, Suriye'de rejimin değişmesi halinde bunun üçgenin kalbini yerinden sökeceğini ve Lübnanlı Hizbullah ile İran'ın oyun dışında kalabileceğini ifade ediyor. Huri, Hizbullah'ın Suriye rejiminden lojistik ve siyasi destek almayı bugüne kadar sürdürdüğünü belirtiyor. Öte yandan Suriye'nin aradan çekilmesinin, Hizbullah ile İran arasındaki yakın ilişkileri de zedeleyeceği vurgulanıyor. Tahran, 1982 yılında Hizbullah'ın kurulmasına yardım etmişti. İran'ın hâlâ Hizbullah üzerinde büyük etkisi bulunuyor. Suriye'ye doğrudan giriş olmadan, Hizbullah açısından İran'dan silah ve militan desteğini Lübnan'a sevk etmenin zorlaşacağı dile getiriliyor. Öte yandan Hizbullah'ın Suriye'de ne denli etkili olduğu meçhul.
İsrail'in Herzliya kentinde bulunan Terörizmle Mücadele Enstitüsü'nden Ely Karmon Suriye'deki Hizbullah militanlarının sayısının birkaç yüz ile birkaç bin arasında olduğu tahmininde bulunuyor: “Şu an Suriye'de gördüğümüz, daha önce Lübnan'ın güneyinde çatışmalara katılmış olan elit bir birlik. Ancak daha fazla sayıda militandan oluşan, daha az eğitimli bir birlik de var. Şayet gerekirse, bu militanları da devreye sokabilirler. Ancak İsrail'le olası bir gerginliğe karşı Sünnilerin güçlü olduğu kendi ülkelerinde ve Trablus bölgesinde de birliklere ihtiyaçları var. Yine de bence Suriye'de devrede olan birlikler, iyi eğitimli elit birlikler.”
Mezhep çatışmaları
Uzmanlara göre Suriye'deki iç savaşa Hizbullah'ın müdahil olması, savaşın mezhepsel karakterini ön plana çıkartıyor. Devlet Başkanı Beşar Esad, dini açıdan İran'daki Şiiliğe yakınlığıyla bilinen Suriye Alevilerine mensup. Suriye rejiminin, Hizbullah ve İran'daki devrim muhafızları dışında bölgede müttefiki bulunmuyor. Öte yandan, muhalifler ise Sünnilerden oluşuyor. İsrailli Hizbullah uzmanı Ely Karmon Suirye yönetiminin tutumunu şu sözlerle değerlendiriyor: “Alevi yönetimi en kötü senaryoya karşı bazı kararlar aldı: Bu durumda, Alevi dağları ile Asi nehri arasında kalan bölgedeki kentlerdeki kıyılara çekilmeyi, aynı zamanda da Hizbullah kontrolünde Lübnan'daki Şii bölgelere doğru bir koridor oluşturmayı planlıyorlar. Bu, sınırın her iki yakasında da hem Lübnan tarafında hem Suriye tarafında Şii köylerinin bulunduğu El Kuseyr bölgesindeki sert çatışmaların nedenini de açıklıyor.”
Hizbullah'ın Esad rejimine verdiği silahlı destek, çatışmaların tüm bir bölgeye sıçraması ihtimali nedeniyle uluslararası toplumu da kaygılandırıyor. Aralarında hem Batılı hem de Arap devletlerinin bulunduğu Suriye'nin Dostları grubu Ürdün'ün başkenti Amman'daki toplantısında, yabancı militanların Suriye'den çekilmesi çağrısında bulunmuştu. Avrupa Birliği'nde de Hizbullah'ın askerî kanadının terör örgütü olarak sınıflandırılması tartışmaları yürütülüyor. Hizbullah ise gözdağından etkilenmemişe benziyor. Beyrut'ta açıklama yapan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın açıklamaları da bunu ortaya koyar nitelikte.
© Deutsche Welle Türkçe
Andreas Gorzewski / Başak Özay
Editör: Başak Sezen