Hitler'in gölgede kalan kurbanları
30 Mart 2005Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden göçe zorlanan işçiler, tarım işletmeleri de dahil olmak üzere hemen her Alman firmasında görev almıştı ve Almanya’da köle işçi olarak çalıştırılanların tazminat talepleri, uzun yıllar çözülemedi. Ancak sonunda Alman Federal Hükümeti, 2000 yılında özel sektör temsilcileriyle birlikte bir tazminat fonu kurdu. 2004 Nisan ayı itibariyle toplam 1 milyon 500 bin kişiye 2 milyar 850 milyon Euro ödeme yapıldı. Ortalama, kişi başına bin 840 Euro tazminat verildi.
Köle işçi kamplarında görev yapan Dr. Wilhelm Jaeger ise Naziler’in yargılandığı Nürnberg mahkemelerinde köle işçilerin durumuna değinerek “İşçiler son derece sağlıksız koşullar altında çalışıyorlardı. Ne açık yaralarını ne de diğer hastalıklarını tedavi edebilecek imkana sahip değillerdi. 1200 kişi, 10 çocuk tuvaletiyle ihtiyacını gidermeye çalışıyordu” diyor. Dr. Wilhelm Jaeger, bir başka kamptaki durumu şu ifadelerle aktardı:
“Köle işçiler köpek kulübelerinde kalıyorlardı. Bu kulübelerin yüksekliği bir, uzunluğu ise 3 metreydi. Her köpek kulübesine 5 işçi yerleştirilmişti. Kampta ne içmek ne de kullanmak için su imkanı bulunmuyordu.”
2 milyon köle işçi
Alman endüstrisi, yalnızca Polonya’dan 300 bini savaş tutsağı olmak üzere 2 milyonu aşkın kişiyi köle işçi olarak kullandı. İşçiler saatlerce yürütülerek dayanıklılık testlerine tabi tutuldu. Bu arada meydana gelen ölümlere “doğal seleksiyon” adı verildi. Bir yandan Auschwitz toplama kampında tutulurken, diğer yandan bir cephane fabrikasında çalışmak zorunda bırakılan Macaristan vatandaşı bir Musevi o günleri şöyle hatırlıyor:
“Pazar dahil haftanın her günü, günde 10 saat çalışıyorduk. Ne giysimiz ne çoraplarımız ne de ayakkabılarımız vardı. Ayaklarımıza gazete kağıdı dolayıp tahtadan imal ettiğimiz sandaletlerle yetinmek zorunda kalıyorduk. Özellikle bu, korkunçtu.”
Hitler’in adamları iddiaları reddetmişti
Hitler tarafından 1942 yılında köle işçilerden tam yetkili haline getirilen Franz Sauckel, Nürnberg mahkemelerinde “öldüresiye çalıştırmak” fiilini inkar etti. Savcının, “Köle işçiliğe zorlama suretiyle yok etme ifadesinden ne anlıyorsunuz” şeklindeki sorusuna Franz Saukel “bu ifadeyi ilk defa duyduğunu” beyan ederek karşılık vermişti.
Essen’de, Krupp holdinge bağlı bir köle işçi kampında tıbbi görevli olarak çalışmaya zorlanan Polonyalı doktor Apolinary Gotowicki’nin de anlattıkları çarpıcı. Gotowicki, “Yemek olarak ya pis sudan yapılan, adını da çorba koydukları bir sıvı ya da artık kokmaya yüz tutmuş lahana dağıtılıyordu. Hayatını kaybedenlerle diğer köle işçiler ilgileniyor, cesetler, açıkta bir yerde çürümeye terk ediliyordu” diyor.
Aralarında Daimler Benz, Mannesmann, Krupp ve Hoechst’ün de bulunduğu, bugün Alman sektörünün tanınmış isimleri arasında yer alan pek çok firma, 1939-1945 yılları arasında köle işçi istihdam etti.