"Barış tehlikede"
16 Ocak 2017Halkların Demokratik Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili Meral Danış Beştaş anayasa değişikliğine karşı tutumları, Türkiye’ye ilişkin öngörüleri ve stratejilerine ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı:
DW Türkçe: Anayasa değişikliğine tam olarak neden karşı çıkıyorsunuz?
Meral Danış Beştaş: Anayasa değişikliği paketi halkın talebiyle şekillenmedi. Bu değişikliğin Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, kadına şiddet, savaş, vesayet ortamı, eğitim gibi sorunlara çözüm üretmekten yana bir derdi yok. Kürt meselesi Türkiye’nin en temel sorunlarından birini oluşturuyor. Ama bir bakıyorsunuz, bu meselede yüz yıl geriye giden bir yaklaşım var. Türkiye’deki bütün farklılıkları, bütün zenginlikleri gözeten bir anayasa metni yazılmadı. Anayasa değişikliği metni, halkın sözleşmesi değil, tamamen bir kişinin emir ve talimatlarıyla yazılmış bir metin oldu. Cumhurbaşkanı anayasa ihlal edemez, tarafsızlığını yitiremez ama mevcut durumda öyle oldu. Cumhurbaşkanı suç işledi. Ve bu suçları ortadan kaldırmak bir yana bu suçların işlenebileceği bir zemin yaratmak için, bu suçlara anayasal güvence oluşturmak için anayasa değişikliği metni yazıldı. Yoksa, anayasa değişikliğinin yurttaşlara hiçbir getirisi yok. Türkiye’yi kaosa sürükleyecek bir metin yazıldı. Cumhurbaşkanının mevcut durumda isteyip de kullanmadığı hiçbir yeti yok. Ama ülkede istikrarsızlık diz boyu. 1 Kasım seçimlerinden önce –çatışma, kaos biter- diyen iktidar, HDP’nin önünü kesmek için var gücüyle çalıştı. 1 Kasım’da yeniden iktidar oldu AKP ancak toplumsal barış daha da büyük tehlikeye sürüklendi. Anayasa değişikliği metnine özünde toplumsal barışı daha da tehlikeye sürüklediği için karşı çıkıyoruz. Vatandaşın anayasası olarak görmüyoruz.
DW Türkçe: Meclisteki kavgalı anayasa görüşmeleri nasıl bir Türkiye’ye işaret ediyor?
Beştaş: Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir ayrışma yaşanıyor. –Milyonları evde zor tutuyorum- sözünün boşuna söylenmediğini görüyoruz. Meclisteki tablo da çok üzücü ve bu durum ne yazık ki halka da yansıyacak. TBMM öyle büyük bir dayatmayla karşı karşıya ki, bütün varlığını reddetmesi isteniyor. Bu yüzden gerilim de yükseliyor TBMM’de. Anayasa değişikliği metni, meclisten umarım geçmez, geçerse toplumdaki kutuplaşmayı azaltacak bir politika tesisi de ne yazık ki mümkün olmayacak.
DW Türkçe: Bu süreçte HDP’nin kapatılacağı yönündeki iddiaların yaygınlaşması ne anlama geliyor?
Beştaş: Partimizin eş genel başkanları cezaevinde. Cumhurbaşkanının, kendi siyasi rakibini cezaevine göndermesi bile siyasi hukuk-etik açısından çok acı bir durum. Anayasa değişikliği paketi görüşülürken, mecliste oylanırken neden Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ cezavinde ? Çünkü bizim ‘Hayır’ kampanyamızı baltalamaya çalışıyorar. Arkadaşlarımızın cezaevine gönderilmesi ne kadar keyfiyse, partimizin kapatılacağına dönük işaretler vermek, bunları siyaset kulislerine yaymak da o kadar keyfidir. HDP; Türkiye’de demokrasiyi temsil eden en temel güçlerden biridir. Türkiye genelinde zaten tüm il ve ilçe yöneticilerimize baskılar, saldırılar sürmektedir. Bu ülkede toplumsal barışı savunan ve en büyük bedeli ödeyen de HDP’dir. Bunun değerinin bilinmesini istiyoruz. Biz, toplumsal barıştan yanayız ve toplumsal barış için çalışmalarımızı sürdürmekten, halkımızla kucaklaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’de demokrasi ancak farkılıkların birarada yaşatılmasıyla mümkündür. Bunu göremeyen, anlayamayan bir zihniyetin anayasa değişikliğine gitmesi de her türlü sorgulanacaktır.
DW Türkçe: Anayasa değişikliği meclisten geçerse, referandum süreci başlarsa halka ne anlatacaksınız, nasıl bir kampanya yürüteceksiniz?
Beştaş: Kampanya çalışmalarımız sürüyor. Herkesin ‘hayır’ı kendine diyoruz. Bu anayasa metninde kadınlar yok, onlar ‘hayır’ diyor, çünkü tamamen erkek egemen bir sistemin daha da güçlendirildiği bir anayasa metniyle karşı karşıyayız. Kürtler, Aleviler, gençler, farklı inançlar bu anayasada yer almıyor. Hepsi kendince ‘hayır’ diyecek. Bu anayasaya herkesin ama herkesin hayır demesi gerekiyor. Çünkü anayasa değişiklik metninin yasalaşması demek toplumdaki kutuplaşmanın derinleşmesi demek, savaşın büyümesi demek, ölüm demek, ekonomik kriz demek. Bütün olanaklarımızı sonuna kadar kullanacağız ve anayasa değişiklik metnine tüm gücümüzle karşı çıkacağız. Bu süreçte farklı seslere tahammülsüzlüğün hangi noktalara ulaştığına da tüm dünya şahit olacak. Olası hiçbir saldırıdan, baskıdan yılmadığımızı, yılmayacağımızı herkese göstereceğiz.
DW Türkçe: OHAL sürecinde bir anayasa değişikliği metninin görüşülmesi, referandumun OHAL’de olup olmayacağının bilinmemesi halkın sandığa gidişini de etkiler mi?
Beştaş: Demokratik ortamlarda yapılmayan anayasalar demokratik olamaz. Anayasaların özgür bir ortamda, toplumla konuşarak, toplumun fikrini alarak yapılması gerekir. Oysa bu anayasaya kimsenin görüşü yansımadı. Darbe anayasası dediğimiz 82 Anayasası da böyle bir ortamda gündeme getirilmişti. Türkiye ne yazık ki, ileri gidemiyor, kendini geliştiremiyor. Hatta öyle bir noktaya geldik ki, kampanya yürütecek liderler tutuklanmış. Tam anlamıyla sözün bittiği yerdeyiz. Halkımız gerçekleri görmesini ve kendi sesini yansıtmayan bu anayasaya hayır demesini bekliyoruz. Onların özgürlüğü ve gücü, toplumumuzun geleceği olacak. Kutuplaşmış, terör mağduru olmuş bir halkın sandığa iradesini nasıl yansıtacağını hep beraber göreceğiz.
©Deutsche Welle Türkçe
Söyleşi: Hilal Köylü