Hanau: Masalların şehrine ırkçı terör gölgesi
21 Şubat 2020Çoğu yirmili yaşlardaki göçmen kökenli 9 kişinin yaşamını yitirdiği Hanau, bundan sonra sadece "masallar şehri" olarak değil, aynı zamanda sağ terörün Almanya‘daki en büyük katliamlarından biriyle anılacak.
Frankfurt yakınlarındaki Hanau, Almanya‘ya ve dünyaya herkesin çocukluk dönemlerinden sevgiyle hatırladığı "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler", "Kırmızı Başlıklı Kız“ gibi birçok masal kahramanını kazandıran Grimm Kardeşler‘in 200 yıl önce yaşadıkları kent. Hanau, şimdiye kadar sadece Almanlara değil, tüm insanlığa binlerce masal armağan eden ünlü oğulları Jacob ve Wilhelm Grimm‘le, onlar adına her yıl düzenlenen masallar festivaliyle, Bremen‘e kadar devam eden "Masal Yolu"nun başlangıç noktası olarak biliniyordu. Artık bu ününü gölgede bırakan bir başka özelliği daha var…
Kent merkezindeki Grimm Kardeşler anıtının çevresine yerleştirilmiş çiçekler, mumlar ve onların arasında yer alan kurbanların resimleri öyle diyor.
Terörün şoke ettiği kenti dolaşıp, katliamın meydana geldiği, kurbanlar için taziyelerin gerçekleştirildiği mekanlarda, katilin mahallesinde, kent merkezindeki anma toplantısında görüştüğümüz insanların tepkilerini, yorumlarını dinledik.
Katliam yerlerinde çoğunluk gazetecilerde
Katliamların gerçekleştirildiği kafelerin bulunduğu sokaklar polis tarafından kapatılmış ve çok sayıda yayın ekibince istila edilmiş gibiydi. Sokak zaman zaman hayatını kaybedenler anısına çelenk getiren siyasi parti ya da diğer kurumların temsilcileri için açılıyordu. Bir de sayıları çok olmasa da Hanaulular vardı. Üzüntülerini, kurbanların aileleriyle dayanışmalarını ya da tüm bu olan bitenlere kızgınlıklarını dile getiren Hanaulular da vardı. Tabii burada sözü edilen Hanaulular Türkiye kökenli göçmenlerden oluşuyor çoğunlukla. Polis ölenler anısına çelenk getiren siyasi parti ve diğer kurumların temsilcileri için zaman zaman sokağa girişe izin veriyor ve hemen ardından kapatıyordu.
"Hanau küçük bir yer, herkes birbirini tanır!"
Taziyelerin yapıldığı Ağrı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile Hanau Kürt Demokratik Toplum Merkezi‘nde ise adım atacak yer kalmamıştı adeta… Kurbanlardan biri Bulgaristanlı, diğeri Romanyalı, biri Polonyalı ve biri de Afganistanlı… Onları bilen, tanıyanla karşılaşmadık.
Ancak diğer kurbanlar Gökhan Gültekin, Ferhat Ünvar, Sedat Gürbüz ve Fatih Saraçoğlu‘yla, uzun yıllar önce Bosna‘dan Almanya‘ya göç etmiş bir aileden olan Hamza Kutoviç için durum öyle değil. Konuştuğumuz Hanaululardan hemen hepsi yaşları 21-37 arasındaki bu beş gençten en azından birini mutlaka tanıdığını, bildiğini söyledi.
"Keşke haksız çıksaydım!"
Anma toplantısında karşılaştığımız bir genç, öldürülen arkadaşıyla geçtiğimiz yıl bu konuyu konuştuklarını anlatıyor: "Ona Yeni Zelanda‘daki katliamdan sonra, 'Burada aynı şeyi bize de yapabilirler' demiştim. O da 'Olmaz öyle şey, burası Hanau' demişti. Çok üzgünüm. Keşke ben haksız çıksaydım."
Bu arada anlatılanlar katliamın boyutlarının bazı tesadüfler sonucu daha da büyümediğini gösteriyor. Örneğin bir vatandaştan teröristin hedefindeki üçüncü kafenin sahibinin o gün çok yorgun olduğu için mekanı her zamankinden önce kapattığını öğreniyoruz. Eğer o cafe de açık olsaydı...
Hanau sokaklarında Türkiye kökenlilerle karşılaşıyoruz. Herkes çok üzgün, bir o kadar da şaşkın...
"Barış içinde yaşıyorduk"
Emine-Bülent Örücü çifti ve Sevgi Topuz'a ilk saldırının gerçekleştiği Midnight Kafe‘in önünde rastlıyoruz. Ölenler arasında arkadaşlarının çocuklarının bulunduğunu belirtiyorar. Kendi çocukları da zaman zaman bu kafelerde arkadaşlarıyla bir araya geliyormuş. Bülent Örücü, "Hanau‘da Almanlar, göçmenler arasında ayrım görmedik. Barış içindeydik. İlk kez böyle bir şey oldu. Çok üzgünüz. Kızgınız. Bu gelişmede sağ partilerin politikalarının büyük rolü var" diyor.
Ali Erkan'ı saldırganın ikinci hedefi, 4 kişinin yaşamını yitirdiği Arena Bar Cafe‘nin önünde görüyoruz. Cep telefonunu çıkarıp öldürülenlerin fotoğraflarını gösteriyor. "Hanau çok küçük bir şehir. Burada herkes birbirini tanır" diyor, özellikle Ferhat Ünvar ve Gökhan Gültekin‘i yakından tanıdığını belirtip, öldürülmüş olmalarını halen kabul edemediğini söylüyor.
Dokuz kişiyi katleden, daha sonra da öz annesini öldürüp, intihar ettiği açıklanan sağcı terörist Tobias R.'nin oturduğu eve doğru gidiyoruz. Cadde polis tarafından kapatılmış, sadece burada oturanlara giriş izni veriliyor. Caddenin yakınından geçen
bir grup gençle karşılaşıyoruz. Bazılarının ellerinde çiçekler var… Öldürülen gençleri tanıdıklarını söylüyorlar. Kurbanlardan Gökhan Gültekin‘i çalıştığı büfenin önünde anmışlar.
Terör saldırısının anıldığı etkinliğe de katılan Hanau Barış Platformu'ndan Heinz Leipold ise öfkeli. Almanya‘da çeşitli partilerin nazilerle daha önce işbirliği yaptıklarını ileri süren Leipold, "Önümüzdeki günlerde korkarım yine böyle şeylerle karşılaşabiliriz" diyor ve ekliyor: "En kötüsü bazı şeylere yavaş yavaş alışmamız. Bundan 20 yıl önce Yugoslavya savaşı konuşulduğunda olay oluyordu. Şimdi her yerde savaş var. Savaş artık olağan bir şey olarak görülüyor. Bu beni korkutuyor."
Kafalar karışık
Bir sonraki durağımız taziyelerin kabul edildiği merkezlerden biri olan Hanau Demokratik Kürt Toplum Merkezi. Burası saldırıda öldürülenler için taziyelerin gerçekleştirildiği iki büyük sivil toplum örgütünden biri. Öldürülen gençlerin yakınları, arkadaşları, Hanau ve çevresinde yaşayan yüzlerce Kürt kökenli göçmenle dolup, taşmış… İçeride yer kalmadığı için çok sayıda insan da dışarıda toplanmış durumda. Dernek Başkanı Ömer Koyuncuer, saldırıda öldürülenlerden 5 kişinin Kürt kökenli gençler olduğunu aktarıyor. "Alman basını bu olayı önce çarpıtmaya çalıştı. Kürt mafyasıyla ilgili bir olay olarak göstermeye çalıştı. Daha sonra da bir nazi saldırısı olarak gösterildi" diye konuşan dernek başkanı, "Bu olay bir ırkçı Alman‘ın tek başına yaptığı bir eylem olamaz" diyor.
Daha sonra öldürülen gençlerden Ferhat Ünvar‘ın amcası Hacı Ünvar ve yakınlarından Şeyhmuz Karasungur‘la konuşuyoruz. Onlar da dernek başkanı gibi olayla ilgili resmi açıklamaları kuşkuyla karşılamak gerektiğini savunuyorlar. Hacı Ünvar, "Açıklamalar beni tatmin etmiyor. Bu derin bir olaya benziyor. Saldırıyı ve video mesajını profesyonelce hazırlaması, Amerika‘ya ve uyuyan hücrelere mesaj göndermesi, sıradan bir olay olmadığını gösteriyor" diyor.
Şüphelinin olaydan sonra annesini ve kendisini öldürdüğüne ilişkin açıklamaları da kuşkuyla karşıladığını belirten amca Ünvar, "Birileri olayı kapatmak, örtbas etmek istiyor" iddiasında bulunuyor.
"Defin Türkiye'de olacak"
Acının diğer mekanındayız. Ağrı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AYDD) de saldırıdan sonra Hanau ve çevresindekilere taziye için ev sahipliği yapıyor. Türkiye‘nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, CDU‘lu Eyalet Milletvekili İsmail Tipi de başsağlığı dilemek üzere derneğe gelenlerden. Öldürülen gençlerden 37 yaşındaki Gökhan Gültekin‘in ailesi ve yakınlarının derneğin üyeleri arasında yer aldığını belirten AYDD Başkan Yardımcısı Cevdet Bayram, büyük üzüntü içinde olduklarını söyledi. Soruşturma sürdüğü için cenazelerin henüz teslim alınmadığını belirten Bayram, Gültekin‘in ailesinin bir bölümünün memlekette yapılacak defin hazırlıkları için Türkiye‘ye gittiğini anlatıyor. Hanau ve çevresinde yaşayan iki binin üzerindeki Ağrılının 450‘sinin derneğe üye olduğunu belirten Bayram, Ağrı‘da gerçekleştirilecek cenazeye üyelerinin büyük bir bölümünün katılacağını söylüyor.
Bayram bir yandan da Deutsche Welle‘nin Bosna Redaksiyonu'ndan gazetecilere, öldürülenler arasında yer alan Bosnalı Hamza K.'nın yakınlarını bulmak için yardımcı olmaya çalışıyor. Ve nihayet acılı aile yakınına telefonla ulaşıyor. Telefonun diğer ucundaki kişi ağlayarak anlatıyor. Hamza, çok yakın bir arkadaşının oğluymuş…
AYDD bünyesinde bir de cami var: Ahmedi Hani Camisi. İmamı İhsan Duygu sohbetimize katılıyor. Onlara bir hafta önce ortaya çıkan 12 kişilik neonazi çetesinin camilere yönelik saldırı planlarını hatırlatıp, bu haberleri nasıl karşıladıklarını soruyoruz. "Bu konuda Alman devletine güveniyoruz" diyor.
Gürsel Köksal
© Deutsche Welle Türkçe