Gümrük Birliği çıkmazı büyüyor
24 Ocak 2019Almanya, Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortağı. 7 bini aşkın şirket ve fabrikası, 13 milyar euro tutarındaki yatırımlarıyla Alman iş dünyası, Türkiye’de yüz binlerce kişiye istihdam sağlıyor.
Ancak Alman ihracatçıların yüzü epeydir gülmüyor ve Türkiye’de iş yapma konusundaki çekince ve endişeleri, bir solukta aktarılamayacak kadar uzun bir liste oluşturuyor: TL’deki değer kaybı, yüksek enflasyon, artan işsizlik, şeffaf olmayan kamu ihaleleri, hukuk güvenliğindeki gerileme, Türkiye’deki yeni hükümet sistemi ile devletin kurumsal işleyişindeki belirsizlikler…
Listenin en başında ise Alman ihracatçıların, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni uygulamadığı yönündeki sitemleri yer alıyor.
Gümrük muafiyeti reddediliyor
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği, Türkiye’nin gümrük muafiyetini reddettiği durumların sayısında artış olduğuna, ithal ürünlerin yaklaşık yüzde 80’ninde zorlu bürokratik süreçlerle karşı karşıya kalındığına dikkat çekiyor. Alman iş dünyası, 2017 yılı itibariyle kararnamelerle ithalat kurallarında çok sayıda değişikliğe giden Türkiye’yi, ek gümrükler, çetrefil bürokratik süreçler ve tarife dışı engellerle yeni duvarlar inşa etmekle eleştiriyor, atılan adımların Gümrük Birliği’ne aykırı olduğunu savunuyor.
Yeni düzenlemelere itirazlar yükseliyor
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Alman Ticaret ve Yatırım Ajansı (GTAI) Türkiye uzmanı Sofia Hempel, “Giyim endüstrisi gibi belli sektörlerde ek vergiler ve Gümrük Birliği kurallarını ihlal eden tarife dışı engeller nedeniyle bazı sorunlar yaşandığı doğru” diye konuştu.
AB’de zaten ürün güvenliği onayını almış bazı ürünler için Türkiye’nin testlerin Türk kurumlarında yeniden yapılması zorunluluğu getirdiğini aktaran Hempel, benzer yeni düzenlemelere, hem ürünlerin satışa sunulmasını geciktirdikleri hem de şirketlere ek maliyetler getirdikleri için itirazlar yükseldiğine dikkat çekti.
Gümrük Birliği çıkmazı
GTAI uzmanı Hempel’e göre son dönemde artan bu sorunlar, Gümrük Birliği’nin, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği gerçekleşene kadar bir geçiş dönemi düzenlemesi olarak tasarlanmış olmasından kaynaklanıyor. “Türkiye’nin ekonomik entegrasyon süreci, şu aşamada, durma noktasına geldi” diyen Hempel, tam üyelik sürecindeki tıkanmaya rağmen, Türkiye’nin Gümrük Birliği kurallarına uymakla yükümlü olduğunu, bağımsız bir ticaret politikası izleyemeyeceğini vurguladı.
Dış ticaret ajansı Chromit-Erz’in ortaklarından, Gümrük Birliği uzmanı Abdulkerim Kuzucu ise, Alman şirketlerinin Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni ihlal ettiği yönündeki şikayetlerinin büyük bir bölümünün hukuken dayanaksız olduğunu söyledi.
“İki taraf da yapıyor”
Alman Gümrük İdaresi’nde gümrük müfettişi olarak da görev yapmış olan Kuzucu, hem AB’ye hem Türkiye’ye ithalatta koruma önlemlerine başvurup serbest ticarete istisna getirilmesine izin veren düzenlemeler olduğunu kaydetti. “Bunu sadece Türkiye değil AB de yapıyor” diyen Kuzucu, AB’nin Gümrük Birliği kapsamına dahil olmalarına rağmen halen, bulgur gibi bazı Türk malları için kota uygulamaya devam ettiğine dikkat çekti.
Dünya genelinde korumacılığın arttığı bir dönemde AB gibi Türkiye’nin de bazı adımlar attığını aktaran Kuzucu, “AB’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkelerin mallarının Türkiye’ye de gümrüksüz girmesi talep ediliyor. Türkiye’nin bu ülkelerle anlaşması yok ve haklı olarak da buna itiraz ediyor. Tabii bunu örneğin Türk tekstil sektörünü koruma amaçlı da yapıyor” diye konuştu.
Kuzucu, üçüncü ülkelerden aldıklarını Türkiye’ye satmak isteyen, tekstil gibi alanlarda faaliyet gösteren Alman ihracatçılar için Türkiye’nin artık cazibesini yitirdiğini doğrulamakla birlikte, AB’de üretilen mallar açısından Türkiye’nin halen karlı ve cazip bir pazar olmaya devam ettiğini kaydetti.
Kritik eşik
Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Yönetim Kurulu üyesi Bahattin Kaya ise yaşanan sorunların hem Alman hem de Türk şirketlerini zorluklarla karşı karşıya bıraktığını söyledi.
Kaya, “Atılacak en doğru adım, modernizasyon müzakerelerinin başlatılması olacaktır. Ancak bazı Avrupalı politikacıların çağrıları doğrultusunda gerçekten de Türkiye ile üyelik müzakerelerine son verilirse işte o zaman Gümrük Birliği, üyelik hedefi olmaksızın gözden geçirilmek zorunda kalınacak. Şahsi görüşüm bunun büyük bir hata olacağı yönünde” dedi.
İşte konu tam da bu noktada düğümleniyor. Çünkü Gümrük Birliği’nin güncellenip güncellenmeyeceği, güncellenirse de ne şekilde güncelleneceği, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefinin korunup korunmamasına bağlı.
Alman hükümet çevreleri, Türkiye’nin AB kriterlerinden uzaklaştığı, üyelik müzakerelerine son verilmesi çağrılarının arttığı bir dönemde tam üyelik öngören Gümrük Birliği’nin güncellenmesi kararının alınmasının çok güç olduğuna dikkat çekiyor. Merkel hükümeti ayrıca Alman şirketlerinin birçok sorunla karşı karşıya kaldığını, önce Gümrük Birliği’nin uygulanmasındaki mevcut sorunların çözümlenmesi gerektiğini savunuyor.
“Türkiye’nin sıçrama yaptığı yıllar geride kaldı”
Almanya’nın Türkiye’ye ihracatı geriliyor. 2018 yılının eylül ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 33 oranında gerileyerek 1 milyar 200 milyona düştü.
GTAI Türkiye uzmanı Sofia Hempel, nüfusu ve coğrafi yakınlığı nedeniyle Türkiye’nin AB için önemli bir pazar olduğunu vurgulamakla birlikte özellikle küçük ve orta ölçekli Alman şirketlerin, siyasi belirsizlik sürecinden duydukları endişe nedeniyle Türkiye’ye gitmeye cesaret edemediklerini aktardı. Hempel, son yıllardaki siyasi istikrarsızlık sürecine, artan ekonomik kriz endişelerinin eklemlendiğine dikkat çekti, “TL’nin değer kaybetmesiyle, makine ve otomotiv gibi Alman ihracat ürünleri daha da pahalı hale geldi. Çok ideal bir iş ortamı yok… Çünkü Türkiye ekonomisinin büyük sıçrama yaptığı yıllar artık geride kaldı” diye konuştu.
Değer Akal / Berlin
©Deutsche Welle Türkçe