1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Grip aşısı yaptırmak işe yarıyor mu?

10 Şubat 2018

Alman Robert Koch Enstitüsü, piyasada yaygın olan üç bileşenli karma grip aşılarının tesir etmediğini açıkladı. Gerçek grip virüsü olan Influenza-B soyuna karşı dört bileşenli aşının yaptırılması gerekiyor.

https://p.dw.com/p/2sRXg
Symbolbild Grippeimpfung
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/F. von Erichsen

Uzmanlar, özellikle yüksek risk grubuna dâhil olan yaşlı ya da kronik hasta kişilerin mutlaka grip aşısı yaptırmasını tavsiye ediyor. Hamileler için de aşı büyük önem taşıyor. Zira gribin neden olduğu komplikasyonlar, bazı hayati tehlikeleri de beraberinde getirebilir. Örneğin akciğerde meydana gelen ağır iltihaplanma (zatürre) ya da kalp kası hastalıkları, gerekli tedavi sürecinin zamanında başlatılmaması sonucu ölümle sonuçlanabilir. Hatta grip virüsü, bir başka hayati bölge olan beyinde de iltihaplanmaya yol açabilir.

Grip bazen de komplikasyonlara bizzat neden olmayıp, başka hastalıkların önünü açma rolünü üstlenebilir. Ciddi enfeksiyon hastalıklarını tetikleyen bir bakteri türü olan “Pnömokok” ya da bağışıklık sistemini zayıflatan "Staphylococcus aureus” bakterisinin vücuda girip yerleşmesi için bünyemizde âdeta bir arka kapı açabilir. Gribin en önemli semptomlarından olan yüksek ateş, kronik rahatsızlıkları bulunan kişilerde ölümcül olabilecek dolaşım sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir.

Genelde sonbaharın son dönemleriyle kış başlarında ortaya çıkan grip, hava koşulları ve salgın düzeyine bağlı olarak nisan ayına kadar tehlikeye saçmaya devam ediyor.

Symbolbild menschliche Lungen
Fotoğraf: Fotolia/Sebastian Kaulitzki

Dört bileşenli aşı gerekiyor

Ancak aşı yaptırmayı düşünenler için bilim insanlarından önemli bir uyarı geldi: Üç maddeli karma grip aşısının etkisinin sınırlı olduğu açıklayan Alman Robert Koch Enstitüsü, Almanya'da tespit edilen grip vakalarının yarıdan fazlasına üçlü grip aşısında bulunmayan Influenza-B virüsünün yol açtığını, dörtlü grip aşısında ise bu bileşenin bulunduğunu belirtti.

Bu yıl Almanya'da kullanılan grip aşısı A ve B tipi Influenza virüsüne karşı koruyor. Dört bileşenli aşıda ise B tipi virüsün başka bir türevi daha bulunduğundan, bu aşı daha geniş koruyucu etki yapıyor.

Robert Koch Enstitüsü risk grupları için grip aşısı yaptırmakta geç kalınmadığını ve Yamagata soyundan B tipi virüs daha yaygın olduğu için bulaşma riski yüksek hastalara dörtlü aşının uygulanmasının doğru olacağını açıkladı.

 'Gerçek' grip nedir?

Kış aylarında yaygın olarak görülen ve hafif olarak başlayıp giderek şiddetlenen öksürük, ateş, nezle ve halsizlik gibi şikayetlerden biri ya da birkaçının ortaya çıkması, halk arasında genelde "grip” olarak adlandırılır. Ancak bu semptomlar  çoğu kez soğuk algınlığı kaynaklıdır. Oysa “gerçek” grip öyle yavaş yavaş ortaya çıkmaz. 41 dereceyi bulabilecek yüksek ateş, boğazda aşırı tahrişe neden olan kuvvetli kuru öksürük, şiddetli baş ve eklem ağrıları ve boğazda şiddetli yanma ve/veya ağrı gibi belirtiler genellikle ilk 3-4 gün içinde en şiddetli halini almaktadır. Tamamen iyileşmek ise bir ile iki hafta kadar sürebilmektedir.

Gerçek grip, viral bir enfeksiyondur. Sadece laboratuar ortamında görülebilecek kadar küçük olan “Influenza” adlı virüsler, "mukoza” ya da "sümükdoku” diye tabir edilen organ zarlarına topyekün saldırıya geçer. Mukoza, bazı iç organlar ve dışarıya açılan boşluklarda en dış katmanı oluşturan, emilim ve salgılama görevi yapan zarın adıdır.

Kışın neden hep üşütürüz?

Grip hafife alınmamalı

Grip virüsünün vücuda en sık ve kolay giriş imkanı bulduğu organların başında burun ve ağız gelmektedir. Öksürme, hapşırma, sümkürme ya da tükürme gibi yollarla havaya karışan ya da kapı kolları, merdiven korkulukları, lamba ve asansör düğmeleri gibi düz yüzeylerde saatlerce canlı kalabilen Influenza virüsü, kurbanlarına sızmak için âdeta pusuda beklemektedir.

Yine halk arasında yaygın olan “İlaçla bir haftada, ilaçsız yedi günde geçer” sözü basit soğuk algınlıkları için kısmen geçerli olsa da, gerçek grip için mesele bu kadar hafife alınmamalıdır. Vücut direncini bir anda kıran Influenza virüsünün, başka tehlikeli komplikasyonlara yol açmaması ve hastalık sürecinin uzamaması için mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Bunun için de vakit kaybetmeden bir doktora gidilmeli, viral enfeksiyonlara karşı etkili ilaçlarla tedaviye vakit kaybetmeden başlanmalıdır.

Gribal enfeksiyon nedir?

Bir de “gribal enfeksiyon” var ki, bu da sık sık gerçek griple karıştırılır. Yukarıda saydığımız basit soğuk algınlığı şikayetlerinin enfeksiyona dönüşme durumuna “gribal enfeksiyon” adı verilir. Ancak gripten en önemli farkı, bu enfeksiyona Influenza A ya da B tipi virüslerin yol açmamış olmasıdır. Hastalık nedeni, solunum yolu virüsleridir. Buna bir tür “şiddetli soğuk algınlığı” da diyebiliriz. Hatta bazı durumlarda soğuk algınlığının nedeni virüsler değil, bakterilerdir. Soğuk algınlığı, en sık görülen hastalıkların başında gelmektedir. Bir yetişkin yılda iki ile beş kez bu hastalığa yakalanabilmektedir. Çocuklarda ise çok daha sık görülmektedir. 

Gribal enfeksiyon virüslerini, nezle ve öksürük yoluyla vücuttan atmaya çalışırız. Eğer şikayetlerimize bir de ateş eklenirse, o zaman vücudumuz enfeksiyona karşı direniyor demektir. Buna karşı bir aşı ise mevcut değil.

Deutschland Grippewelle Heiße Zitrone
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Prautsch

Bağışıklık kazanmak mümkün mü?

Soğuk algınlığına her an için tekrar yakalanmak mümkün. Zira hastalık kapmamızı sağlayacak yüzlerce patojen, yani hastalığa neden olan organizma ve madde bulunmaktadır. Ayrıca çok sayıda bulaşma yolu mevcut. Her an, her yerde, her şekilde bu virüslerle karşılaşmamız mümkün. Ellerle bir kez temas etmeleri, vücudumuza girmeleri an meselesi oluyor. Ellerimizi ağız ya da burnumuza götürdüğümüzde hemen içeri girip mukozaya yerleşen virüsler, orada çoğalıp yayılmak için en uygun ortamı bulmaktadır.

Gribal enfeksiyona yakalanan kişi derhal dinlenmeye çekilmeli ve kalabalıktan uzak durmalıdır. Bu şekilde hem iyileşme süreci hızlandırılmış hem de hastalığın başkalarına bulaşması önlenmiş olur. Patojenlerin bronş ve burun kemik boşluklarına (Paranazal sinüs) ulaşması durumunda ise bronşit ya da sinüzit tehlikesi had safhaya çıkar. Tüm bunları önlemenin yolu ise soğuk algınlığı belirtileri ortaya çıkar çıkmaz evde kalıp limonlu çay, nane ya da ıhlamur gibi sıcak içecekler eşliğinde iyice dinlenmekten geçiyor.

Heise Gudrun

© Deutsche Welle Türkçe