Deniz Yücel M100 Medya Ödülü'nü aldı
18 Eylül 2018Türkiye'de bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra Şubat ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan ve Almanya'ya dönen gazeteci Deniz Yücel, Salı akşamı Potsdam'da düzenlenen törenle M100 Medya Ödülü'nü aldı.
M100 Danışma Kurulu Başkanı ve Potsdam Belediye Başkanı Jann Jakobs, törende yaptığı konuşmada Deniz Yücel'in mesleğinde göstermiş olduğu “cesaret” nedeniyle bu ödüle layık görüldüğünü söyledi. Yücel'in “sağlam temeller üzerinde korkusuzca” haber yazdığına işaret eden Jakobs, “Otokratlar ve popülistlerin özgür ve açık bir toplumun değerlerini tehdit ettiği” bu dönemde, Deniz Yücel'in bu tutumunun "büyük cesaret” gerektirdiğine dikkat çekti.
Törendeki konuşmalarda basın özgürlüğünün evrensel bir değer olduğuna dikkat çekilirken, Türkiye'deki basın özgürlüğü ihlalleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya yapacağı devlet ziyareti de gündeme geldi.
Lindner'den Erdoğan'ın Almanya ziyaretine eleştiri
Törende konuşma yapan Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner dünyada ve Türkiye'de basın özgürlüğünün önemine vurgu yaparak, gazetecilerin özgürce çalışabildiği ülkelerde toplumların da özgür olacağını belirtti. Türkiye'de geçen yıl yapılan anayasa referandumu sonrasında “ülkenin İslami bir diktatörlüğe evrildiğini” belirten Lindner, “Yüzlerce gazetecinin işini yaparken kısıtlandığını, hatta tutuklandığını” söyledi.
Siyaset ve diplomaside bazen “yanlış zamanlama” yapıldığını belirten Lindner, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'ya devlet ziyareti için gelmesinin ve askeri törenle karşılanacak” olmasının yanlış bir zamanlama olduğunu ifade etti. Bunun Erdoğan'ın “onaylanması” anlamına geleceğine işaret eden Lindner, Türkiye'deki insan hakları durumun iyileştirilmesine de katkı sağlamayacağına inandığını belirtti. Lindner, Erdoğan'ın bir çalışma ziyareti için Almanya'ya gelmesine karşı olmadığını da sözlerine ekledi.
Deniz Yücel: Alman hükümeti Türk toplumuna ihanet etti
Deniz Yücel de konuşmasında Türkiye'deki insan hakları ve basın özgürlüğü ihlallerine rağmen, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devlet ziyareti için davet etmiş olmasını sert sözlerle eleştirdi. Yücel, Alman hükümetini, “Türkiye'de özgür, demokratik ve laik bir toplum isteyenlere ihanet etmekle” suçladı.
Alman hükümetinin daha önce de benzer bir “ihanette bulunduğunu” belirten Yücel, 2006-2007 yıllarında Türkiye'de reformların yapıldığı dönemde, Başbakan Angela Merkel'in Türkiye'ye yeterince destek vermediğini hatırlattı. Yücel, bundan yaklaşık 10 yıl sonra, Merkel'in mülteci krizi nedeniyle Erdoğan'a destek vermeye başladığına işaret etti. Yücel, iki ülke arasında yaşanan krize rağmen, “Suriye'den yeni mültecilerin gelmesinden ve Türkiye'nin ekonomik olarak çökmesinin yaratacağı etkilerden duyulan kaygıların yanı sıra Siemens, Rheinmetall gibi şirketlerin ticari çıkarları ile Almanya'nın 'stratejik çıkarları' nedeniyle” ilişkilerde yeni bir sayfa açılmaya çalışılmasını da eleştirdi.
Bunun “Türkiye ile her türlü ekonomik ve siyasi işbirliğini reddettiği anlamına gelmediğini” vurgulayan Yücel, ancak bu işbirliğinin bazı şartları olması gerektiğinin altını çizdi. “Ahmet Altan, Osman Kavala, Enis Berberoğlu veya Selahattin Demirtaş” gibi cezaevinde bulunan bazı ünlü isimlerin serbest bırakılmasının bile bu şartı karşılamaya yetmeyeceğini söyledi.
Konuşmasında tutukluluk koşullarına da değinen Deniz Yücel, içinde bulunduğu durumu hâlâ tam olarak kabullenemediğine işaret etti. “Kahramanların ara vermeye ihtiyacı yoktur, ama benim var” diyen Deniz Yücel'in bazı anlarda gözyaşlarını tutmakta zorlandığı gözlemlendi.
Ines Pohl: Deniz Yücel korkusuz bir gazeteci
Törende Deniz Yücel için övgü konuşmasını Deutsche Welle Baş Editörü Ines Pohl yaptı. Pohl konuşmasında “cesarete” vurgu yaparak, taz gazetesinde birlikte çalıştığı Deniz Yücel'in “korkusuz” bir gazeteci olduğunu anlattı. M100 Ödülü'nü alan Deniz Yücel'in “cesur gazeteciliğin” ne olduğunu düşünmek için bir fırsat sunduğunu söyledi.
Avrupa'nın birçok ülkesinde gazetecilerin mesleğini yaparken, “baskı altına alındığını, darp edildiğini ve sövüldüğüne” işaret eden Pohl, gazeteciliğin Avrupa'nın ortasında bile “tehlikeli” bir meslek haline geldiğini ifade etti. Siyasetçilere çağrıda bulunan Pohl, "Siyasetçiler yayınlanan görüşlerle aynı fikirde olmasalar dahi ifade özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekiyor” dedi.
Deniz Yücel'in yargılanmasına devam ediliyor
Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması, Türkiye ve Almanya arasında gerginliğe yol açan konulardan biri olmuştu.
Türk ve Alman vatandaşı olan 44 yaşındaki Deniz Yücel, hakkında iddianame olmaksızın bir yıl Türkiye'de cezaevinde kalmış, 16 Şubat 2018 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Tahliyesinin ardından Almanya'ya dönen Yücel hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlarından açılan dava sürüyor. İlk duruşması Haziran ayında yapılan davada, Yücel'in beraat talebi reddedilmişti. Savcılık, Yücel hakkında 18 yıla kadar ağır hapis cezası talep ediyor.
M100 ödülü alanlardan biri Gezi Park eylemcilerinden Erdem Gündüz
M100 Medya Ödülü, 2005 yılından bu yana demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü için mücadele eden isimlere veriliyor. Ödül, 2013 yılında Gezi Parkı eylemleri sırasında “Duran Adam” olarak tanınan koreograf ve dansçı Erdem Gündüz'e verilmişti. Gündüz, Gezi Parkı eylemleri sırasındaki polis müdahalesini protesto için Taksim Meydanı'nda saatlerce hareketsiz durarak adını duyurmuştu.
Ödüle layık görülenler diğer isimler arasında Muhammed Peygamber karikatürü nedeniyle ölüm tehditleri alan Danimarkalı karikatürist Kurt Westergaard, Almanya’nın eski dışişleri bakanlarından Hans-Dietrich Genscher, Afrika’ya yardım için Live Aid konserlerini düzenleyen şarkıcı Bob Geldof gibi isimler bulunuyor.
M100 Medya Ödülü, uluslararası düzeyde medya kuruluşlarının yöneticileri, akademisyenler ve siyasetçileri buluşturan M100 Sanssouci Kolokyumu kapsamında veriliyor. Bu yıl Avrupa ve ABD'den 60 genel yayın yönetmeni, tarihçi ve siyasetçinin katıldığı M100 Sanssouci Kolokyumu'nda Avrupa ile ABD arasındaki ilişkiler tartışıldı.
Jülide Danışman / Potsdam
© Deutsche Welle Türkçe