Göstericiler ne istiyor?
17 Haziran 2013Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TMMOB, Türk Tabipleri Birliği TTB ve Türk Diş Hekimleri Birliği TDB pazar günü yaptıkları toplantının ardından 17 Haziran'da bir gün süreyle iş bırakma kararı aldı.
Pazar günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kazlıçeşme’deki mitingde yüz binlerce kişiye seslenirken, Taksim ve çevresindeki semtlerde ise gergin saatler yaşanıyordu. Polis geç saatlere kadar eylemcileri TOMA’lar ve biber gazıyla dağıtmaya çalıştı. Fiziksel şiddet de kullanan polis çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. İstanbul’un göbeğinde son yılların en gergin dönemi yaşanıyor.
Gezi Parkı’nın ve Taksim Meydanı’nın boşaltılması, eylemcileri durdurmaya yetmedi. Pazar sabahına kadar polisle çatışan eylemciler, Taksim Dayanışması’nın çağrısının ardından öğleden sonra yine sloganlar ve alkışlar eşliğinde sokaklara çıktı.
Meydana yaklaştıkça biber gazı ve tazyikli suyla püskürtülen eylemciler, polis tarafından kordona alınanlar meydana çıkmayı başaramadı. Taksim ve çevresinde toplanan eylemciler polisle yine geç saatlere kadar çatışırken, polis İstiklal Caddesi’nde de kalabalıkların toplanmasına izin vermedi. Fiziksel şiddetin de kullanıldığı eylemlerde darp edilen ve gözaltına alınanlar arasında gazeteciler de vardı.
Neden sokaklardalar?
İstanbul’a günlerdir zor günler yaşatan eylemler, Gezi Parkı’nın boşaltılmasının ardından doruk noktasına çıktı. Peki, insanlar neden sokaklara dökülüyor? Türkiye'yi ve hatta dünyayı ayağa kaldıran gösterilerin amacı ne? Eylemciler ne istiyor? 27 yaşındaki diş hekimi Deniz Ülgeroğlu, Taksim Meydanı’na bakan bir kaldırım taşında arkadaşlarıyla oturuyor. Ona neden buraya geldiğini soruyoruz.
Ülgeroğlu, “Hiçbir siyaset, parti ile en ufak bir alakam yok. Buraya gelmem için hiç kimse beni çağırmadı, mesaj atmadı. Ben şimdiye kadar hiçbir gösteriye, eyleme katılmadım. Diş hekimiyim. Beni buraya getiren şey, özgürlüğümün elimden alınıyor olması” yanıtını veriyor.
Gezi Parkı’ndaki eylemler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Topçu Kışlası projesine karşı başlamıştı. Ancak sokağa çıkan gençlerin tek amacı artık Gezi Parkı değil. Onlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun tutumuna kızgın. Hukuk Fakültesi öğrencisi Burak Dilgeroğlu da Taksim Meydanı’na girmeye çalışan kalabalığın arasında neden bulunduğunu şöyle anlatıyor:
“Ben öncelikle polisin yaptıklarından dolayı buraya gelmem gerektiğini hissetim. Birikmiş çok fazla şey var. Hayatımın büyük bir kısmı onun iktidarında geçti. Ve söylemlerinden, her şeyi tek başına halletmesinden, bütün ülkeyi tek başına yönetiyor gibi davranmasından ve buna hakkı olmadığını bildiğimden ve buna inandığımdan buradayım.”
Herkesin ‘nedeni' farklı
Protesto gösterilerine katılan herkesin aslında başka bir amacı var. 34 yaşındaki öğretmen Eylem Köse için ise öncelikli gerekçe eğitimle ilgili sorunlar. Gezi Parkı’nın boşaltıldığı gece Kartal’dan Acıbadem’e kadar yürüdüğünü söyleyen Köse, “Öğretmenim, bir öğrencimle birlikte burada direnişteyim. Her şey için... Parasız eğitim, parasız sağlık, 4+4 sistemine karşı buradayım. Şiddet için buradayım, özgürlükler için, kadınlar için ve öğrencilerim için buradayım” diyor.
Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi’nden yansıyan manzara, bir olağanüstü hal bölgesini andırıyor. İstediğiniz sokaktan istediğiniz yere gidemiyorsunuz. İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı’na gitmeye çalışanlardan biri olan ama bunu başaramayan Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, yaşananları şaşkınlık ve tedirginlikle izlediğini söylüyor:
“Taksim’e gitmeye çalışıyoruz. Ama İstiklal’de bloke edilmiş bir şekilde bekliyoruz. Çünkü buradan iki saat kadar önce TOMA’lar geçti ve hiç beklenmedik şekilde iki taraftan gaz atıldı ve gözlerimiz yaşardı. Burada karşı tarafta kaldırımda oturan bazı kişileri kaldırıp gözaltına alıp götürdüler. Akşam gazetesinden birisi yine polis tarafından gözaltına alınıp götürüldü. Dolayısıyla olanları şaşkınlıkla izliyoruz. Tek yapmak istediğimiz barışçıl şekilde protesto etmek, Taksim'e gidebilmek. Sokağa çıkma yasağı yok, şu anda ben dâhil hiçbirimiz suç işlemedik. Elimizde taşlar yok, sadece kafamızı korumak için bu baretleri takıyoruz. Ama şu anda sokaklarda mahsur kalmış şekilde ne olacak diye bekliyoruz.”
İstanbul’un göbeğini savaş alanına döndüren eylemlerin daha ne kadar devam edeceği belirsiz. Ancak polisin kullandığı orantısız güce ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sert tutumuna tepki gösteren herkes akşam 21:00’de tenceresini, tavasını alıp cama çıkmaya devam ediyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Haber: Hülya Schenk / İstanbul
Editör: Ercan Coşkun
"DW Türkçe'yi Facebook (https://www.facebook.com/dwturkce), Twitter (https://twitter.com/dw_turkce) ve Youtube (http://www.youtube.com/deutschewelleturkish) üzerinden de takip edin!"