FR: İtalya yeni bir krize sürükleniyor
5 Mart 2018Frankfurter Rundschau, İtalya'da parlamento seçimlerinde hiçbir partinin tek başına iktidara gelecek oyu alamamasını değerlendiriyor. Seçimlerde aşırı sağcı ve popülist partilerin oy oranını artırmasını gazete şöyle yorumluyor:
"İtalya tercihini yaptı ve elde edilen sonuçlar Avrupa Birliği için bir mesaj olmalı. Seçimlerin kazananı sol ve sağdaki popülistler. Beş Yıldız sandıktan en güçlü siyasi hareket olarak çıktı. Fransa'daki aşırı sağcı Ulusal Cephe'yi örnek alan Kuzey Ligi ise merkez-sağ ittifaktaki zaferini yaşıyor. Bu seçimlerin kazananı sistem karşıtı partiler. En büyük kaybeden ise demokrasi. Silvio Berlusconi'nin İtalya İleri partisinin (Forza İtalya) beklenenden daha az oy alması, bu seçimin tek teskin edici tarafı olabilir. Hiçbir parti ya da hiçbir ittifak tek başına hükümeti kurabilecek durumda değil. Ve bu partiler ve ittifaklar seçimler öncesinde koalisyona gitmek istemediklerini ilan ettiler. İtalya bir kez daha siyasi güvensizliğin hakim olduğu üzücü bir dönemle karşı karşıya. Euro Bölgesi'nin üçüncü büyük ekonomisi yeni bir krize doğru sürükleniyor, Avrupa Birliği'ni de beraberinde sürüklüyor."
Stuttgarter Zeitung ise İtalya'daki seçimlerle ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
"Önümüzdeki günler ve haftalarda İtalya'nın geleceğinin nasıl olacağı belirlenecek. Sosyal Demokrat Partito Democratico bu seçimlerin en net kaybedeni. Bütün partilerin toz pembe sözler verdiği bir seçim kampanyasında ılımlı sol reform politikalarıyla alaşağı oldu. Hükümet partisi, seçmenler tarafından çok acımasızca cezalandırıldı ve yüzde 18,7 oy alarak yüzde 20 sınırının altına düştü."
Alman gazetelerinin ele aldığı bir başka önemli konu ise Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyelerinin yeni hükümete yeşil ışık yakmasının ardından hükümet kurma çalışmalarının ivme kazanması. Neue Osnabrücker Zeitung yeni hükümet kurma çalışmalarını şöyle yorumluyor:
"SPD yeni hükümette birçok bakanlık almasına rağmen parti üyelerinin üçte biri büyük koalisyona karşı oy kullandı. Gelecekteki hükümette görev alacak SPD'li bakanlar bu nedenle daha sıkı denetlenecek. Hem kendilerinin hem de partilerinin kaderi, koalisyon sözleşmesinde yer almasını sağladıkları noktaların yerine getirilip getirilmeyeceğine bağlı. Burada önemli olan başarıların iyi pazarlanması ve eskiden olduğu gibi tipik yoldaş tarzı açıklamalarla bu işlerin küçük, basit işler gibi aktarılmaması. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Merkel ve büyük koalisyonun Sosyal Demokratların en büyük sorunu olduğu söylemi doğru değil. Çünkü Sosyal Demokratlar kendileri için en büyük zorlukları bizzat kendileri yaratıyor."
Berliner Zeitung ise Berlin'de kurulacak büyük koalisyonda CDU'nun kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) üstleneceği bakanlıkları analiz ediyor:
"CSU'da yenilenme şöyle görünüyor: CSU'nun üstleneceği üç bakanlığın üçü de erkeklere gidiyor. Birilerine bu durum biraz olsun komik gelmiş olmalı ki gidişatı değiştirmiş. Şimdi CSU'lu bir kadın siyasetçiye de Başbakanlık'ta bir çeşit yönetici pozisyonu verildi. CSU'lu beyler en önemli görevleri kendi aralarında paylaşmaya devam ediyor."
dpa/HT,HS
© Deutsche Welle Türkçe