Eğitimde Covid-19 sancısı büyüyor
7 Eylül 2020“Öğrenci kayıtlarını aldılar. Velilerden ücret de topladılar. Ama bizimle saat pazarlığı yapıyorlar. Sonunda da dersler sıfırlanıyor. Başka okulun kapısını çalıyoruz iş bulmak için.”
Bu sözler Ankara’da beş yıldır özel okul öğretmenliği yapan N.S’ye ait. Türkiye’de koronavirüs salgınının görüldüğü Mart ayına kadar haftada 24 buçuk saat derse giren N.S, eğitime online devam edilince haftada 6 saat ders verebildi.
Türkiye’de pandemi yüzünden ders yılının ilk yarısında yüzyüze eğitime ara verip uzaktan eğitimle (online) yarıyı tamamlayan Milli Eğitim Bakanlığı, ikinci yarıyı da uzaktan eğitimle açtı. Bu süreçte öğrenciler kadar öğretmenler de sıkıntıdaydı. Öğretmen N.S. bu sıkıntıyı şöyle özetliyor:
“Biz özel okul öğretmeniyiz. Verdiğimiz ders saati kadar ücret alabiliyoruz. İnternet üzerinden çok ders veremeyeceğimizi biliyorduk. Çok düşük ücretlere çalıştık. Dönem bitti. Yeni dönem başladı. Şimdi de çok ders veremeyeceğimizi öngörüp bize 3-4 saat ders parası vermek istiyorlar. Geçinemeyeceğimizi söylüyoruz. İşsiz kalıyoruz. Okulların açılmasına dönük belirsizlik sürdüğü sürece de işsiz kalacağız. İşsiz ve yorgunuz”
“50 bin öğretmen işsiz”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) de, uzun bir süre yüzyüze eğitime geçilemeyeceği öngörüsünden hareketle özel okulların öğretmenlerle sözleşme yenilemediğini duyurdu. Eğitim-Sen’e göre bu durum yaklaşık 50 bin öğretmenin fiili olarak işsiz kalması anlamına geliyor.
DW Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Yönetim Kurulu üyesi Özgür Bozdoğan, uzaktan da olsa yeni eğitim dönemine geçilmesine karşın özel okulların öğretmenlerle sözleşmelerini yenilemediklerini söylüyor.
Bozdoğan, “Geçtiğimiz haftadan itibaren Türkiye’nin farklı illerinden gelen bilgiler bize gösteriyor ki özel okul sahipleri sözleşme imzalamak için beklettikleri arkadaşlarla sözleşmeleri imzalamıyorlar. Esasında yaşanan fiili bir işten çıkarma durumuna dönüşüyor. Bu fiili işten çıkarma durumu da işverenin özellikle güvencesiz, düşük ücretle, uzun sürelerle çalıştırmasına yol açıyor” diyor.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde 18 milyon 241 bin 881 öğrenci; 54 bin 715’i devlet, 13 bin 870’ü özel okul, 4’ü açık öğretim okulu olmak üzere toplam 68 bin 589 okulda eğitim görüyor. Devlet okullarında 942 bin 936, özel okullarda da 174 bin 750 öğretmen olmak üzere toplamda 1 milyon 117 bin 686 öğretmen görev yapıyor.
Eğitim-Sen Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözleşmesi yenilenmeyen öğretmenler konusunda acil eylem planı geliştirmesini, özel okulların uyarılmasını ve öğretmenlerin ücretlerinin makul bir seviyede tutulmasını istiyor.
“Anlayış” isteyen özel okullar
Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal okulların açılması geciktikçe sorunların daha da büyüyeceğini, sorunlar üzerinde durulurken özel okul yöneticilerinin, sahiplerinin de düşünülmesi gerektiğini savunuyor.
Nurullah Dal DW Türkçe’ye “300 bin kişilik bir sektörden bahsediyoruz. 200 bini öğretmen. Özel okullara saldırılıyor ama okullar neden açılmıyor. Okullar açılmazsa, bu okullar öğretmenlere verecek parayı nereden bulacak. Çok sıkıntılı bir süreçten geçiliyor. Özel okullara da anlayışla yaklaşılması gerekiyor” diyor.
Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel de DW Türkçe’ye, özel okulların 17 Ağustos’ta, devlet okullarının da 31 Ağustos’ta uzaktan eğitime başladığını hatırlatıyor. Taşel’e göre bu süreçte öğretmenlerle ilgili haberler tamamen “karalama” amaçlı.
Taşel, “Eğitime eksiksiz başladık, eksiksiz devam ediyoruz. Öğretmenlerin sözleşmeleri Ağustos’ta yenilendi. Sözleşmelerin yenilenmediği haberleri tamamen yalan, karalama. Hepsine karşı hukuki işlem başlatacağız” çıkışında bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de özel okullarda neler yaşandığı ile ilgili kamuoyuna düzenli açıklama yapıldığını, yeni iddialarla ilgili de yapılacağını söylemekle yetiniyor.
Okullar 21 Eylül’de açılacak mı?
Öğretmenlerin durumu öğrenci velilerini de yakından ilgilendiriyor. “Hepimiz zor ve farklı günler yaşıyoruz. İnternet üzerinden eğitimde öğretmenlerin kritik bir rolü var” diyen öğrenci velisi Anıl Ergin, bir anda bilgisayar üzerinden eğitime geçmeyi genel anlamda öğretmenlerin başardığını düşünüyor.
Ergin, salgının ekonomik anlamda herkese büyük zararlar verdiğini, herkesin tasarrufa, kısıtlamaya gittiğini ancak eğitimin, okulların ve öğretmenlerin bunun dışında tutulması gerektiğini savunuyor.
Ergin, “Öğretmenler işlerine devam etmeli. Sistem onların üzerinden dönüyor. Bu dönem eninde sonunda geçecek ama biz öğretmenlerimizi kırarsak bu noktadan sonra normal düzene döndüğümüzde ne yapacağımızı kestiremeyiz ve asıl krizi de o zaman yaşayabiliriz. Lütfen öğretmenler kırılmasın, onlarla ilgili bir tasarrufta bulunulmasın, derslerine devam etsinler” çağrısı yapıyor.
Okulların 21 Eylül’de yüzyüze eğitime başlayacağını duyuran Milli Eğitim Bakanlığı, Covid-19 vakalarının artışını dikkate alarak yeni bir değerlendirme yapacak olan Sağlık Bakanlığı’nın kararını bekleyecek. Sağlık Bakanlığı’nın kararı doğrultusunda yüzyüze eğitimle ilgili yeni süreç belirlenecek.
Ancak bu konu ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada “Eğitim öğretime, salgın şartlarını dikkate alarak yüz yüze ve uzaktan eğitimi birlikte gerçekleştireceğimiz bir sistemle devam edeceğiz. Ailelerin tercihine göre okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğrencilerinden başlayarak okullarımızı eğitim öğretime açıyoruz" ifadelerini kullandı.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe