Eğitim-İş'ten uyarı: Fırsat eşitsizliği derinleşiyor
21 Ağustos 2024Türkiye'de 9 Eylül'de başlayacak yeni eğitim öğretim yılı öncesinde Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ve Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak eğitim masraflarındaki fahiş fiyatlara dikkat çekti.
Ekonomik kriz derinleştikçe, veliler için çocuklarını okula hazırlamanın her geçen gün daha da zor hale geldiğini söyleyen Eğitim-İş Başkanı Özbay, eğitim masraflarındaki fahiş artışın sadece ailelerin bütçelerini değil, aynı zamanda çocukların eğitim hakkını da ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguladı.
"Kırtasiye malzemelerinden kıyafetlere, kitaplardan okul ücretlerine kadar her alanda yaşanan zamlar, özellikle birden fazla çocuğu olan aileleri daha da zor bir durumda bırakıyor" ifadelerini kullanan Özbay, sendika olarak gözlemlerine göre eğitim masraflarındaki artışın enflasyon oranlarının çok üzerinde olduğunu söyledi.
Özbay, eğitim masraflarının yükselmesinin fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirdiği uyarısında bulundu. Özbay şunları söyledi:
"Veliler, çocuklarının temel eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta bile güçlük çekiyor, bu da toplumun geleceğini şekillendirecek nesillerin eğitimden mahrum kalması riskini doğuruyor. Birçok aile, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmişken, eğitim masraflarının bu denli yükselmesi, eğitimde fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirmekte."
Fiyatlandırmalar konusunda acil adımlar atılması gerektiğini belirten Özbay, yapılması gerekenleri "Eğitim materyallerinin fiyatlarının kontrol altında tutulması, temel ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması ve okullarda velilerden kayıt ücreti talep edilmesinin kesinlikle yasaklanması, en öncelikli adımlar olmalı" şeklinde sıraladı.
"Kayıt ücreti Anayasa'ya aykırı"
Eğitimin her çocuğun hakkı olduğunu ve bu hakkın ekonomik kriz bahane edilerek "gasp edilemeyeceğini" vurgulayan Özbay, "Bu kabus gibi ekonomik tablo yüzünden eğitimden geri kalan her çocuk, ülke geleceğinin parlaklığının biraz daha yitip gitmesi demektir. Devlet okullarında 'kayıt ücreti' adı altında velilerden para talep edilmesi ise kabul edilemez bir durumdur. Bu, Anayasa'ya ve Milli Eğitim Temel Kanunu'na aykırı bir uygulamadır. Ücretsiz eğitim hakkı, her çocuğun temel hakkıdır ve bu hakkın ihlal edilmesine kesinlikle izin verilmemelidir" dedi.
"Devlet okullarında okumak ciddi bir maliyet haline geldi"
Bazı devlet okullarında sürdürülen "kayıt ücreti" uygulamasının eğitimi zedelediğini ve toplumsal eşitsizliği derinleştirdiğini söyleyen Özbay, çocukların devlet okullarına gönderilmesinin de "ciddi bir maliyet" haline geldiğini ifade etti. Devlet okullarına yeterince kaynak ayrılmamasını eleştiren Özbay, eskiden kayıt paralarının sadece bağış adı altında ve okul aile birliği aracılığıyla toplandığını, şimdi ise okul yöneticilerinin velilerden para almak için yeni yöntemler bulduğunu aktardı.
"Okul aile birliği hesabı dışında servis, market, temizlik ürünleri mağazası gibi yerlerin hesaplarına yatırmaları isteniyor. Çeşitli mağaza ve marketler aracılığı ile kredi kartı ile ödeme alınıyor. Birçok okulda eğitim dönemi başlarken alınmayan kayıt parası, dönem başladıktan sonra aidat adı altında da alınabiliyor. Böylece sadece dönem başlangıcını inceleyen müfettişler de atlatılmış oluyor" diyen Özbay, bu tablonun sorumlusunun Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu savundu.
Eğitim-Sen: Yüksek enflasyon yoksul aileleri vuruyor
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da çocukları için okul hazırlığı yapan velilerin masrafları karşılama konusunda güçlük çektiğini söyledi. Irmak, "Maalesef yüksek enflasyon yoksulluğu daha da derinleştiriyor. Bunun sonucu yoksulluk da yaygınlaşıyor. Bu durum en fazla okul çağında öğrencileri olan yoksul aileleri vuruyor" dedi.
Okul ihtiyaçlarındaki artışın enflasyonun çok üstünde seyrettiğini belirten Irmak, "Ülkemizde okumak kadar aile bütçesine çok büyük yük olan başka hiç bir kalem yok" dedi. Anayasa'nın 42'nci maddesine göre zorunlu eğitimin herkes için parasız olduğunu hatırlatan Irmak, ancak asgari ücretin 17 bin lira olduğu Türkiye'de ilk ve orta okula giden her öğrenci için aylık 4 bin ila 11 bin lira harcama yapılması gerektiğini belirtti.
"Kıyafet, defter, kalem, kırtasiye giderleri, yemek, ulaşım en büyük gider kalemi" olduğunu söyleyen Irmak, buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitimde tasarrufa gitmesini eleştirdi. Irmak şöyle konuştu: "Milli Eğitim Bakanlığı, önce ikili eğitim yapan okullara taşımalı gelen öğrencilerin yemeğini kesti. Sonra köy okullarında taşıma ile gelen ve öğrenci sayısı 10'un altında kalan okulların öğrencileri ile 30 kilometre uzakta olan öğrencileri taşımayacağı kararını aldı. Bu öğrenciler ya yurtlara yerleştirilecek ya da veliler kendi paraları ile çocukları okula gönderecekler. Diğer seçenek ise bu çocuklar okul dışında kalacaklar. Bu kadar yoksulluğun içinde devletin asli görevi bu çocukların en iyi şartlarda okullaşmasını sağlamakken, tasarruf tedbirleri doğrultusunda özellikle yoksul aile çocuklarının okuma hakkının bizzat Milli Eğitim Bakanlığı eliyle dolaylı da olsa engellendiğine tanık oluyoruz."
ANKA/JD, HT