‘Esad’ın günleri sayılı mı?’
25 Temmuz 2012Esad’ın varlığı kadar yokluğu da soru işaretleri yaratıyor. Suriye yönetiminin, elindeki kimyasal silahları asla kendi halkına karşı kullanmayacağı, ancak dış müdahale durumunda devreye sokabileceği yönündeki açıklaması, endişelere yeni bir boyut getirdi.
Suriye'nin en güçlü müttefiki Rusya, Suriye'nin Cenevre Protokolü'nde imzası bulunduğunu hatırlatarak Suriyeli yetkililerin bu tür silahların kullanımını reddeden uluslararası yükümlülüklere sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam etmeleri uyarısında bulundu.
Suriye'deki kimyasal silahlardan en fazla tedirgin olan ülke ise şüphesiz İsrail. Ancak İsrail'in endişesi bu silahların Esad'ın kontrolünden çıkıp ‘yanlış' ellere geçmesi.
"İyi bir haber"
Ortadoğu uzmanı Joseph Keçeciyan da, Suriye'nin kimyasal silah açıklamasının iyi bir haber olduğu görüşünde. Keçeciyan El Cezire televizyonuna verdiği demeçte İsrail'in içinde bulunduğu ironik duruma dikkat çekti: “Suriyeli sözcünün vermek istediği en önemli mesaj, Şam'da karar alma mekanizmasında oturanların aklının başında olduğu. Yetkililer kimyasal ve biyolojik silahları tamamen kontrol altında bulundurdukları güvencesi veriyorlar. Ve bu da iyi bir haber.”
İsrail açısından en büyük tehlike, silahların Lübnan’dan İsrail’in kuzeyine roket saldırıları düzenleyen İran destekli Hizbullah'ın eline geçmesi. İsrail yönetimi bu tehlike karşısında Suriye'deki cephaneliği askerî operasyonla yok etme tehdidinde bulunmuştu.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Suriye uzmanı Eyal Zisser, sadece İsrail değil, ABD, Ürdün ve Türkiye’nin de zehirli kimyasal silah cephaneliği konusundaki endişeyi paylaştığını vurguluyor: “Bu sadece İsrail’in sorunu değil. Türkiye, Ürdün ve diğer bazı Arap ülkeleri, Amerikalılar ve hatta Ruslar’ın da sorunu. Bölgesel işbirliği ya da uluslararası diyalog çerçevesinde bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özgür Suriye Ordusu’nun Türkler ve Suudiler tarafından finanse edildiğini, buna ABD’nin de katıldığını unutmayalım. Tehdit açıklamaları yapmak ya da tek taraflı askerî operasyona girişmek yerine bu yönde çalışmanın İsrail için daha iyi olacağını düşünüyorum.”
Etnik gerilimi körükleyebilir
Beşar Esad'ın devrilmesi durumunda ülkede şiddet olaylarının daha da artması ve etnik gerilimin körüklenmesi olasılığı çok yüksek olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Esad'ın iktidarı gönüllü olarak bırakması için baskı sürüyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dün yaptığı açıklamada bu çağrısını yineleyerek, Beşar Esad'a ‘iktidarı devretmek için çok geç değil' mesajı verdi.
Baba ve oğul Esadlar 40 yılı aşkın bir süredir yönetimi elinde bulunduruyor ve kilit pozisyonlarda Esadların da mensubu bulunduğu Alevî azınlık bulunuyor. Esad’ın devrilmesi halinde Sünnî çoğunluğun intikam ve misilleme eylemlerinden endişe ediliyor.
Hamburg Üniversitesi Barış Araştırmaları ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü’nden siyaset bilimci Margret Johannsen, DW’ye şu değerlendirmede bulundu: “Esad rejiminin devrilmesi durumunda şiddet olaylarının yaşanması olasılığı son derece büyük. Giderek tırmanan bir iç savaşla karşı karşıyayız. Ülke etnik ve dinî olarak parçalara ayrılmış durumda. Ve Esad’ın gidişi bu durumu değiştirmeyecek. Esad sonrasında çok ağır çatışmaların yaşanması, yani ganimet için savaşılması olasılığı çok yüksek.”
©Deutsche Welle Türkçe
Kerstin Knipp/Tania Kraemer / Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Başak Özay