1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan’ın reform paketinde neler var?

9 Ocak 2021

Pakette yer alan ekonomiye ilişkin bazı maddelere Erdoğan, hukuk reformuna ilişkin bazı düzenlemelere de Bahçeli soğuk bakıyor. Reform paketinin detaylarını Erdal Sağlam, DW Türkçe için yazdı.

https://p.dw.com/p/3nitg
Fotoğraf: Reuters/Presidential Press Office

Haftalardır konuşulan ekonomi ve hukuk alanında yapılacak reformlar artık şekillenmeye başlıyor. Ekonomi alanında atılacak adımlarla daha çok iş çevrelerinden gelen taleplerin karşılanacağı anlaşılırken; hukuk alanında atılacak adımların yetersiz kalması halinde, ekonomide atılacak adımların da sonuç vermeyeceğinden korkuluyor.

Geçtiğimiz hafta sonundan itibaren özellikle ekonomide atılacak adımlar konusunda somut tedbirler ortaya çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeliile bir hafta içinde yaptığı üç görüşmenin ardından, özellikle hukukta atılacak adımlar konusunda kulislere bazı detaylar sızmaya başladı.

Ekonomide atılacak adımların daha çok iş çevrelerinden gelen talepler üzerine yatırım ortamının iyileştirilmesi, haciz, anlaşmazlıkların çözümü, bazı vergi düzenlemelerini kapsadığı görülüyor. Basına ilk sızan haberlerde, yatırımcılar için yeni çerçeve kanun düzenlenmesi, yatırım izin süreçlerinin kısaltılması, sözleşmelerde tahkim şartının teşviki, ticari uyuşmazlıklarda mahkeme yerine tahkimlerin teşvik edilmesi, geçici verginin bir süre kaldırılması, vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi sağlanması, hacizle ilgili şartların yumuşatılması gibi somut maddeler yer alıyordu.

Erdoğan’ın soğuk baktığı maddeler

Yatırımcının işini kolaylaştıran özellikle küçük işverenlerin vergi yükünü geçici olarak hafifletecek kararların ekonomik önlemler arasında yer alması zaten bekleniyordu. Ancak ekonomik alanda başarılması zor olan düzenlemelerin yapısal tedbirler ve tasarruf tedbirleri olduğu görülüyor. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ın ekonomide güven sağlanabilmesi için bütçede ve kamu harcamalarında tasarruf edilmesini istediği, mali disiplini bozacak biçimde değiştirilen mali kontrol yasasında değişiklik planladığı belirtiliyor. Bunun yanında Bakan Elvan’ın programın kredibilitesi için, artan istisnalarla uygulanamaz hale gelen kamu ihale yasasındaki istisnaların kaldırılması gerektiği görüşünde olduğunu da biliyoruz. İş dünyasının ısrarla üzerinde durduğu, düzenleyici kurumların bağımsızlığının artırılması, mali kontrol yasası ve ihale yasasında düşünülen sıkılaştırmaların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından geçip geçmeyeceği ise şimdilik bilinmiyor.

Bu arada yeni ekonomi yönetiminin “devr-i sabık” kaygısının öne çıktığını görüyoruz. Berat Albayrak’ın bakanlığı döneminde yapılan yanlışlara, Cumhurbaşkanı’nın isteği üzerine fazla girilemediği, özeleştiri yapılamadığı için programın piyasalarda beklenen etkiyi yaratamamasından endişe ediliyor. Bunun da etkisiyle, Albayrak dönemindeki “Yeni Ekonomi Program” (YEP) gibi iddialı bir isim yerine, salgından çıkışta avantajlı hale gelmek için mevcut programın revizyonu gibi lanse edileceği anlaşılıyor. 

Paketteki asıl sorun hukuk reformlarında

Ekonomide yapılacakların belirginleştiği görülürken; sadece yapısal tedbir algısı yaratacak mali kontrol, ihale yasası, harcamaların kısılması gibi konularda Cumhurbaşkanı’nın onayı beklenecek. Asıl sorun ise hukuk reformlarında görülüyor. Hukuk alanında özellikle AB’yi tatmin edecek düzenlemelerin yapılamaması halinde ekonomik reformların etkisinin de kaybolacağı, piyasalardaki iyileşmenin de tersine döneceği belirtiliyor. TÜSİAD başta olmak üzere, iş kesiminin bu nedenle özellikle hukuk reformları üzerinde durduğu görülüyor.

Ekonomi alanında atılacak adımları tek başına Erdoğan belirleyecek ama hukuk reformlarında ittifak ortağı MHP’yi ikna etmesi gerekecek. Bu nedenle AB’yi tatmin edecek reformlarda uzlaşılması daha zor görünüyor.

Bu arada hukuk alanında yapılacakların mevzuattan çok uygulamada yapılması gereği de işleri zorlaştırıyor. Örneğin yargıda üst mahkeme kararlarının uygulanması zaten şart ama uygulanmıyor ve buna nasıl çözüm bulunacak belli değil. Bazı iş insanları bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat devreye girip teminat vermesi gerekeceğini söylemeye başladılar.

Erdoğan, Bahçeli’yi neye ikna etmek istedi?

Erdoğan-Bahçeli görüşmelerinden kulislere ilginç detaylar da sızdı. AKP 2023’te seçime gidilirken seçim sisteminin değiştirilmesi, yeni partilerin ittifaka dahil edilmesi, AB’yi tatmin etmek için bazı adımların atılması gerektiğini düşünüyor. MHP’nin bu adımlara izin vermesini sağlamak için Erdoğan ile Bahçeli’nin bir haftada üç kez baş başa görüşme yaptığı konuşuluyor.

Bu arada “MHP’nin bazı bakanların arkasında durmaktan vazgeçmesi” gibi bir talebin Cumhurbaşkanı tarafından dile getirildiği de kulis haberlerinde yer aldı. Hukuk alanında yapılacakların daha çok eyleme baktığı, bu nedenle örneğin güvenlikçi politikaların sembolü haline gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görevden alınabileceği, bu adımın kabinede köklü değişiklikler yapılarak hayata geçirilebileceği ve reformlara olan güvenin arttırılmasına çalışılacağı bile konuşulmaya başladı.

Özetle; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde iki aylık kritik bir süre bulunuyor. Reformları en geç şubat ayı başında açıklayıp, martta AB ve ABD’nin yeni yönetimiyle masaya oturup kapsamlı müzakereler yapması gerekecek. Geçen kasımda ekonomi yönetiminde yapılan değişiklik ile piyasalarda olumlu hava esmeye başladı ama reformlar kabul görmediği takdirde bu hava tümüyle tersine dönebilir.

Erdal Sağlam

© Deutsche Welle Türkçe