Destek paketi seçim yatırımı mı?
27 Aralık 2018Bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hafta içinde açıkladığı “İş Dünyası ve İstihdama Destek” paketi diğer yandan 2019 için asgari ücrete yüzde 26 zam yapılması, hükümetin seçim yatırımlarına başladığı yorumlarına neden oldu. 2018’in son çeyreğinden itibaren küçülmesi beklenen ekonominin 2019’da zorlu bir süreçten geçeceğine işaret eden uzmanlar, “Seçim öncesi verilen destekler, seçim sonrasında vergi ve zam dalgasına dönecek” görüşünde.
Ardı ardında destek paketleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Aralık Salı günü yaptığı yılın son Meclis grup toplantısında hem çalışanlara hem de şirketlere yönelik bir dizi destek açıkladı. Öncelikle doğalgaz ve elektrikte 1 Ocak’tan itibaren yüzde 10 indirim yapılacağını açıklayan Erdoğan, bölgesel istihdam teşvikinin de 1 yıl uzatıldığını, ayrıca işe yeni giren asgari ücretlinin vergisini ve primini devletin karşılayacağını duyurdu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ise birkaç gün önce Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere (KOBİ) yönelik devlet destekli ticari alacak sigortası tarifesini de belirlemiş ve alacaklarını tahsil edemeyen şirketlere 1 Ocak’tan itibaren devlet destekli alacak sigortası imkanı getirileceği açıklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni destek paketini açıkladığı sıralarda 4. kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu da 2019’da uygulanacak asgari ücretin yüzde 26 zamla net 2 bin 20 TL’ye çıkarıldığını duyurdu. Erdoğan da hem şirketlere hem de çalışanlara yönelik bu destekler ile yüzde 11,4 ile son 1,5 yılın en yüksek seviyesine çıkan işsizliğin 2019’da yeniden tek hanelere düşürüleceğini vaat etti.
Ancak, ekonomideki gidişat Erdoğan’ın bu vaadini yerine getirmesinin hiç de kolay olmadığını ortaya koyuyor.
"Boşa harcanmış bir kamu kaynağı”
Açıklanan destek paketlerini DW Türkçe’ye değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, OECD’nin Türkiye’nin 2019’da yüzde 0,4 küçüleceği tahmininde bulunduğunu hatırlatıyor.
Açıklanan desteklerin Türkiye’nin yaşadığı mevcut krizi yumuşatmakta kısmen etkili olacağını belirten Prof. Gürsel, “Seçim öncesinde hane halklarına bir jest olarak hayata geçirilen bu indirim ve destekler, belli bir rahatlama sağlar. Ancak ekonomide küçülme yaşanırken işsizliğin gerilemesini beklememek gerekir” diyor.
Destek paketinin ekonomide ciddi bir canlanma yaratacak potansiyele sahip olmadığını vurgulayan Gürsel, “Belki seçime kadar ekonomik gidişata tepki duymaya başlamış AKP’li seçmeni biraz yumuşatabilir bu destekler. Ama işsizlik 2019 ve 2020’de yükselişini sürdürecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla özellikle hükümetin istihdam teşvikleri, boşa harcanmış bir kamu kaynağı” diyor.
İç talebin dibe vurduğu bir ortamda şirketlerin yeni istihdamdan kaçınacağını, istihdam artışı planlayan şirketlerin ise zaten ihracat odaklı ve sermayesi güçlü şirketler olacağını dile getiren Gürsel, “Yani aslında istihdam desteğine ihtiyaç duymayan şirketlere teşvik vermek, bence işsizlik konusunda hiçbir işe yaramayacak bir adım” diye konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi yönetiminin “durgunluktan çıkış başladı” şeklindeki açıklamalarının gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu ifade eden Prof. Gürsel’e göre, önümüzdeki 2 yılda ekonomide yaşanacaklar 16 yıllık AKP iktidarının en zorlu sınavı olacak.
Bütçe açığı 2019'da 80 milyar TL’yi aşacak
Peki, seçime 3 ay kala hayata geçirilen bu indirim ve destekler, devlet bütçesini nasıl etkileyecek?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bu yılın Ocak-Kasım dönemine ilişkin bütçe verilerine göre, yılın 11 ayında bütçe yüzde 106 artışla 54,5 milyar TL açık verdi. Ekim ayında Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında sunum yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2018 sonunda cari açığın 36 milyar dolar, bütçe açığının ise 72,1 milyar lira olmasını beklediklerini kaydetmişti.
Bakan Albayrak, 2019 yılında bütçe giderlerinin 961 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 880,4 milyar lira olarak hesaplandığını, 2019’daki bütçe açığının ise 80,6 milyar lira olmasının öngörüldüğünü ifade etmişti. Albayrak, bütçe gerçekleşmelerine ilişkin olarak ise "Bütçede gelir tarafından tek seferlik gelir artırıcı tedbir öngörmedik, vergi gelirlerinde artış öngörüyoruz" açıklamasında bulunmuştu.
DW Türkçe’ye konuşan Ekonomist Mustafa Sönmez’e göre, Erdoğan yönetimi yeni indirim ve destekler ile seçim yatırımına start vermiş oldu. Özellikle asgari ücrete enflasyonun üzerinde zam yapılmasının dikkat çekici olduğunu kaydeden Sönmez, buna karşın Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda “asgari ücretin enflasyona endekslenmemesi gerektiği” yönündeki ifadelerine dikkat çekiyor.
"Seçim sonrası acı reçete gelecek”
Sönmez, son dönemde başta enerji olmak üzere ithalat faturasının düşmesi ile birlikte cari açıkta yaşanan iyileşmenin de seçim yatırımları konusunda hükümetin elini bir miktar güçlendirdiğini söylüyor.
Son 3 ayda petrol fiyatlarındaki düşüş ve ithalatta yaşanan azalma ile birlikte cari işlemler hesabı Ekim ayında 2 milyar 770 milyon dolar fazla verdi. Böylelikle, kabaca bir ülkenin ürettikleri ile tükettikleri arasındaki farkı gösteren on iki aylık cari işlemler açığı 39,403 milyon dolara gerilemiş oldu. Cari işlemler hesabı, ağustosta 2 milyar 592 milyon dolar, eylülde ise 1 milyar 830 milyon dolar fazla vermişti.
Hükümetin ardı ardına açıkladığı ekonomik destek paketlerinin seçim öncesinde enflasyonun etkilerini kırmaya dönük bir çaba olduğunu dile getiren Mustafa Sönmez, “Bir yandan ücretli çalışanlara dönük iyileştirmeler yapılırken, diğer yandan şirketlerin aşırı borçlanma sorununu kısa vadede öteleyecek devlet destekleri veriliyor. Açıkçası hükümet seçim öncesinde tüm kesimlere seçim şekeri dağıtıyor” şeklinde konuşuyor.
Saray’ın seçime giden süreçte bütçe açığını görmezden gelerek hareket ettiğini dile getiren Sönmez, şunları söylüyor: “Her zamanki gibi politik hedefler için ekonominin sorunları öteleniyor. 31 Mart’a kadar seçim rüşvetleri sürecek. Ama sonrasında, yani Nisan ayından itibaren para ve maliye politikalarında çok acı bir reçete uygulanacak diye düşünüyorum. Bu kadar indirim ve destekten sonra, seçim sonrasında yeni bir zam ve vergi dalgası kaçınılmaz olacak.”
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe