Erdoğan'a yanıt: Anayasadan önce zihniyet değişikliği lazım
4 Şubat 2021Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti. İki lider, görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasa değişikliği çıkışı ve Boğaziçi Üniversitesi'nde süregelen olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Anayasa değişikliği konusunda bir soruya yanıt veren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin gerçek gündeminin işsizlik, yoksulluk ve intiharlar olduğunu ve Türkiye'nin siyasi kutuplaşma ortamından çıkması gerektiğini belirterek, öncelikle zihniyet değişikliğinin gerekli olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan bir anayasa tartışması başlattı. Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan anayasaya uymanız gerekir. Var olan Anayasa'da Cumhurbaşkanının tarafsızlığı esas mı? Esas. Tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi üzerine yemin edildi mi? Edildi. Buna uyuluyor mu? Uyulmuyor. Peki o zaman biz nasıl mevcut Anayasaya dahi uymayan kişinin verdiği söze ya da davete inanacağız ve güveneceğiz?" sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hak ihlali kararları nedeniyle iktidar kanadından gelen tepkilere işaret ederek "Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir ülkedeyiz biz. AYM kararları uygulanmıyor ve AYM verdiği kararlar nedeniyle suçlu organ haline getiriliyorsa bu kişilerin anayasa değişikliği ya da teklifi ya da düşüncesine nasıl katılacaksınız?" dedi.
Saadet'in taslağı önümüzdeki hafta hazır olacak
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu da öncelikle zihniyetlerin değişmesi gerektiğini belirterek, "Anayasadan da diğer yasalardan da önce zihniyetlerin değişmesine ihtiyaç var. Ondan sonra Anayasayı düzeltirsiniz, yasalarda değişiklik yapabilirsiniz, daha güzelini müzakere edebilirsiniz. Ama zihniyet değişmeden hiçbir görüşmenin de büyük bir faydası olmaz" diye konuştu.
Karamollaoğlu, Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak ilk taslaklarının önümüzdeki hafta hazır olmasını beklediğini belirtti.
AKP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli 50+1 oranına ulaşamayacağı için anayasa değişikliği istediği yönündeki görüşlerle ilgili bir soruya yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi, 'ben iktidarımı nasıl korurum' diye bir arayışa giriyorsa baştan kaybetmiş demektir. '50+1 oldu şimdi acaba bunu nasıl düşürürüz' gibi bir arayışa girmişse artık ülkeyi yönetemez o. Bizim kendisini ve koltuğunu düşünen değil ülkeyi düşünen birine ihtiyacımız var" dedi.
Karamollaoğlu da bunların gündem değiştirmeye yönelik girişimler olduğunu belirterek, "Mecliste bu çoğunluğu bulamayacakları neredeyse kesinken milleti meşgul ediyorlar. Ülkede öncelikle zihniyet değişikliğine ihtiyaç var" dedi.
İki lider, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile yürütülen görüşmeler konusunda iktidar cephesinden gelen tepkilerle ilgili sorulara da yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu: HDP'li meclisi yönetirken beyefendiler rahatsız olmuyor
Kılıçdaroğlu, yasalara göre kurulmuş bütün siyasi partilerin zaman zaman bir araya gelip konuşmasının demokrasinin gereği olduğunu belirterek, "Yasalara göre kurulmuş bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak doğru değildir, ahlaki değildir. Düşmanlaştırmak demokrasiye karşı çıkmak anlamına gelir. HDP bir siyasi partidir, bizimle görüşmek isterse gelir görüşürüz. Düşüncelerimizi paylaşırız. Onlar ayrı parti, biz ayrı partiyiz" dedi.
Kılıçdaroğlu TBMM Başkan vekillerinden birinin HDP'li olmasına atıfla "HDP'li bir kişi TBMM'yi yönetirken beyefendiler rahatsız olmuyorlar da HDP bir parti olarak bizi ziyarete gelince mi rahatsız oluyorlar? Çifte standarda demokrasilerde yer yoktur" tepkisini verdi.
Temel Karamollaoğlu da diyaloğun, hangi niyetle yapılırsa yapılsın iyi bir şey olduğunu belirterek, "Farklı görüşlerde, kanaatlerde bulunan siyasi parti yöneticilerinin bir araya gelip meseleleri görüşebilmeleri ilk ve en önemli adımdır. Birbirlerine hakaret edeceklerine, meseleleri görüşebilmek Türkiye'nin problemlerini çözebilmekte en önemli adım. Bundan dolayı hangi niyetle yapılırsa yapılsın, bize gelen ister AK Parti olsun ister HDP olsun, onlarla da oturup elbette bu meseleleri görüşmeyi işin tabiatı gereği olarak normal karşılıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu: Kim kaybetti? Terörist diyen kaybetti
Boğaziçi Üniversitesi'ne Melih Bulu'nun rektör olarak atanması sonrasında yaşanan gelişmeler de basın toplantısında geniş yer tuttu. Boğaziçi'ne yapılan atamanın tüm teammüllere aykırı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Bulu'yu istifaya çağırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öğrencilere yönelik "terörist" ifadesini eleştiren CHP lideri, "Öğrenciler ne yaptılar Allah aşkına? Cam çerçeve mi kırdılar? Eline silah alıp adam mı öldürdü bu çocuklar, birilerini mi taradılar? Hayır, toplantı ve gösteri yaptılar. Anayasanın verdiği hakkı kullandılar. Anayasanın verdiği hakkı kullandı diye bir insan nasıl teörist ilan edilir?" sorusunu yöneltti.
Bir kişinin terörist sayılabilmesi için mahkeme kararı gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Devletin en tepesindeki kişinin ağzından çıkan sözü tartması lazım. Terörist dediler, serbest bırakıldı. Ne oldu şimdi? Kaybeden kim? Terörist lafını kullanan" ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu da Erdoğan'ın geçmiş söylemlerine atıfla, "Ben sadece şunu söylemek istiyorum, Sayın Erdoğan'ın 2000'li yılların başında gençlere yönelik birkaç tane konuşması var. 'Direnin, pes etmeyin, hangi baskı yapılırsa yapılsın hakkınızı arayın' diye. Çok şiddetli ifadeler kullanmış. Kendisinin de geçmişteki ifadeleri dinlemesine ihtiyaç var. Bugünkü gençleri itham ederken o teşvik etmiş, onu okumuşlardır gençler büyük ihtimalle. 'Sayın Cumhurbaşkanı'nın dediklerini yerine getirelim' demiş olabilirler" diyerek gülümsedi.
Kabe tablosu olayında provokasyon uyarısı
Kabe fotoğrafının yere serilmesine yönelik bir soruya ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "provokasyon" vurgusu yaptı. Kılıçdaroğlu, "Kutsallarımız bizim için değerlidir. Burada siyasi parti farkı yoktur. Hepmiz toplumun kutsal değerlerine saygı göstermek zorundayız. Orada bir provokasyon var. O tabloyu yere atan, fotoğrafını çekip servis eden kişi provokatördür. Onun bulunması lazım. Kayyum rektöre de söylüyorum, orada görev yapan hocalarımıza ve öğrencilerimize de söylüyorum: Onu bulun. Bu tablo kabul edilebiir bir tablo değil. Bu provokasyondur. Sırf öğrencilerin haklı taleplerini gölgelemeye matuf bir provokasyondur ve bu provokasyon birilerinin desteği ve yol göstermesi ile yapılmıştır" ifadelerini kullandı.
DW / BK,ET
© Deutsche Welle Türkçe