"Eleştirilerin seviyesi Türkiye'ye yakışmıyor"

2 Haziran'da Alman Federal Meclisi'nden geçen tasarıyla 1915 olaylarına soykırım denmesi kabul edildi. Nürnberger Nachrichten gazetesinin kararla ilgili yorumu şöyle:

“Kimse parlamentonun kararını desteklemek zorunda değil ve bu kararın Türkiye ile Ermenistan'a barışı getirip getirmeyeceği daha uzun süre tartışılabilir. Ama Türk siyasilerin ve Türk medyasının Almanlara ve Türk kökenli Federal Meclis milletvekillerine eleştirilerini yerlerde sürünen bir seviyeyle dile getiriyor olması, bu büyük ülkeye hiç yakışmıyor. Ermeni meselesi Türkiye'de artık tabu bir konu değil ama ülke, tarihinin karanlık sayfalarına samimi bir şekilde dönüp bakmaya niyetlenmiyor.”

Bild gazetesi cumartesi günü yayımlanan haberinde Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olmayacağını iddia etti. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin konuyla ilgili yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Şayet bunun aslı varsa, bunu gerçekten akıllıca bir karar olarak tanımlayabiliriz. Zira Gauck hem şahsının hem makamının saygınlığının doruğunda gitmiş olacak. Çünkü önceki iki cumhurbaşkanının süresinden önce ayrılması cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını olumsuz etkilemişti. Horst Köhler, Alman ordusunun yurtdışı görevleriyle ilgili yaptığı açıklamalara yönelik gelen eleştirilerle baş edemeyerek, Christian Wulff da Savcılık hakkında soruşturma başlatmış olduğu için görevi erken bıraktı. Joachim Gauck'un adaylığı ilk aşamada Angela Merkel tarafından engellendi ve sonrasında ister istemez sineye çekildi. Ancak özgürlük haklarını eski rahip olmasının verdiği bir konuşma üslubuyla savunan Gauck, bu makama yönelik saygıyı yeniden gün yüzüne çıkardı.”

Hafta sonu çıkan Alman gazetelerinde ağırlık bulan başka bir konu da olumsuz hava koşulları. Yoğun yağış ve seller Avrupa'nın diğer bölgelerinde ve Almanya'da can ve mal kaybına yol açtı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un bu konudaki yorumu şöyle:

“Geçtiğimiz günlerde seller nedeniyle meydana gelen can kayıplarına üzülürken başka bir gerçeği de görmezden gelemeyiz. Erken uyarı sistemimiz çuvalladı. Sistemler meteorolojik izleme ve felaket anında görev yapacak personel sayısının yetersizliği nedeniyle çuvalladı. Burada önemli olan suç unsuru tartışmalarından çok olaya yaklaşımı biçimi ve kayıtsız kalma durumu. Çünkü aslında mevcut sistem -çok nadir meydana geldiği için- yüzyılın meteorolojik felaketlerine yönelik olarak kurulmuş değil, bu durumlara uygun felaket planları ya da gerekli personel yok.”

Hannoversche Allgemeine Zeitung da olayın farklı bir boyutuna dikkat çekmiş:

“Zorlu hava şartlarıyla nasıl baş edilmesi gerektiği önemli bir konu. Erken uyarı sistemlerinin yeniden gözden geçirilmesi bu konuda fayda sağlayabilir. Ancak en iyi uyarı sistemi bile bu konuda kendi üstümüze düşen sorumluluğu üstlenemez. Bavyera'daki sellerde bazı insanlar cep telefonlarıyla sellerin fotoğraflarını çekmeye çalışırken hayatlarını tehlikeye attı. Yardım ekipleri sel altında kalmış köylere bisikletle ulaşmaya çalışan bazı meraklıları son anda engelleyebildi. Hava şartlarına ve doğaya karşı biraz daha duyarlı olmayı baştan öğrenmesi gereken pek çok kişi var.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz