Sanal dünyaya taşınıyor
17 Aralık 2012
Stephanie Rudolph, Frankfurt Goethe Üniversitesi'ne bağlı Ekoloji Enstitütüsü'ndeki bilgisayar ekranındaki resimleri gösteriyor. Ekranda, ateş kırmızısı bardaklardan, rengi yeşile dönmüş yumurtalara ve sünger lifini andıran resimlere kadar birçok ilginç resim var. Tüm bunlar Rudolph'un düzenlediği "Yeni başlayanlar için mantarlar" adlı sanal öğrenim platformundan kareler. Üniversitede biyolog olarak çalışan Rudolph, bu platformu öğrencileri için düzenlemiş. Rudolph, platformu şu sözlerle anlatıyor:
"Aslında bu fikir, ben biyoloji okurken kafamda oluşmaya başlamıştı. Üniversitenin ilk dönemlerinde mantarla çalışmanın ne demek olduğunu hayal bile edemiyordum. Çünkü bu konuda az sayıda ders vardı ve sürekli adı geçen bilimsel terimlerin ne olduğunu anlamıyordum. ‚Keşke bu bilgileri vermenin daha kolay bir yolu olsaydı da, insanlara mantarların sadece sap ve şapkadan oluşmadığını anlatabilseydim. Belki o zaman bu konu ile ilgilenen insanların sayısı da artardı’ diye düşünüyordum.”
Sanal platformlar
Doktora öğrencisi olan Stephanie Rudolph’un amacı sadece mantar bilimi hakkında öğrencilerin merakını uyandırmak değil. Rudolph, bu bölümü okuyan öğrencilerin derslerinde kullanabileceği ek bilgiler sunmayı da amaçlıyor. Bu sayfada öğrenciler mantarların sistematiği ve oluşumu hakkında bilgi alabiliyor ya da küçük sınavlarla bilimsel terimler ve açıklamalar konularındaki bilgilerini test edebiliyorlar. Stephanie Rudolph'un bürosunun yanında danışmanı Prof. Meike Piepenbring oturuyor. Piepenbring, öğrencisinin projesinden oldukça memnun:
"Stephanie Rudolph öğrenciyken benim derslerime giriyordu ve bana böyle bir platform oluşturmak istediğini söyledi. Açıkçası bu teklif benim de çok işime geldi. Çünkü derslerin öncesinde ve sonrasında yapılan hazırlıklar, dersin verimliliği açısından çok önemli. Bu özellikle yüksek lisansa başlayan öğrenciler için çok önemli. Çünkü bazı öğrenciler mantarlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmuyorlar. Diğer öğrencilerin seviyesine gelmek için bu bilgileri hızlıca öğrenmeleri gerekiyor. Böyle durumlarda sanal platformlar gerçekten işe yarıyor."
Profesör Piepenbring, gelecek yıldan itibaren bu platformdan derslerde de yararlanmayı planlıyor. Böylece öğrenciler sınava hazırlanırken buradaki bilgileri kullanabilecek. Fakat Piepenbring, bu tip platformların derslerin yerini alamayacağını, sadece ek bir hizmet olarak kalacağının da altını çiziyor.
Öğretim görevlilerinin çekinceleri
Platformların sadece ek hizmet olarak kalması gerektiğini savunanlardan biri de Claudia Bremer. Bremer, "studiumdigitale" adlı elektronik öğrenim merkezinin yöneticiliğini yapıyor. Almanya'nın bir çok üniversitesinde bulunan bu merkezler, öğretim görevlilerine sanal öğrenim platformları kullanabilmeleri için destek sunuyor. Fakat Bremer, hâlâ birçok öğretim görevlisinin bu hizmetten yeterince faydalanmadığını belirtiyor. Bremer, "Örneğin öğretim görevlileri bir forum açıyorlar ama öğrencilerden kimse bu forumlara yazı yazmıyor. ‘Zaten her hafta hocamı ve arkadaşlarımı görüyorum. Neden bu foruma yazayım ki?’ diye düşünüyorlar" diye konuşuyor.
Yüksek eğitimde sanal platform kullanımında başı çeken ülke Amerika. Buna karşın Frankfurt'taki Goethe Üniversitesi'ndeki öğretim görevlilerinin sadece 4'te biri sanal imkânları kullanıyor. Diğer yandan, sanal platformların her fakülte için yararlı olmayacağını savunanlar da var. Örneğin tarih bölümü öğretim görevlisi Peter Garzolla, sosyal bililmlerde soru-cevap şeklindeki bir öğrenme tekniğinin işe yaramayacağını savunuyor. Öğrencilerinin sorgulamacı düşünmesini isteyen Garzolla, onları bir sanal platformada grup tartışmasına davet etmiş. Ancak öğrencilerin tepkisi beklediği gibi olmamış. Peter Gorzolla, "Sevmediler. Yani ya düşüncelerini başkalarıyla paylaşmak istemiyorlar ya da düşündüklerini hocalarıyla paylaşmaya alışmışlar" diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Bianca von der Au / Nalan Şipar
Editör: Başak Özay