Bundan yaklaşık 10 gün önce Almanya Başbakanı Angela Merkel'in veda ziyaretleri kapsamında Türkiye'ye de geleceği duyurulduğunda, kendime "Neden?" diye sordum. Sonunda Erdoğan ile eğri oturup, doğru konuşmayı mı planlıyor? Belki de bu, geçen yıllarda gerçekten kalbinden geçenleri Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a söylemek için son fırsat olabilir. Zira Türkçe'de bir deyim vardır: "Dost acı söyler." Ancak ortak basın toplantısında her zamanki gibi yine alışıldık "dostane ifadeler" kullanıldı. Merkel, Türkiye'nin önemli bir müttefik olduğunu ve Avrupa'ya göçü düzenlemek için Türkiye ile AB arasındaki mülteci mutabakatının devam ettirilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, bir sonraki Alman hükümetiyle de yine iyi bir işbirliği sergilemek istediğini vurguladı. Merkel'den eleştirel çıkışlar bekleyenler ise büyük bir hayal kırıklığına uğradı.
Konu çoktu, önemli noktalar es geçildi
Erdoğan, 2005'te göreve gelmesinden itibaren Merkel ile sıkı ve karşılıklı saygıya dayalı bir diyalog oluşturduklarını söyledi. Merkel yönünden bakıldığında bunu doğrulamak mümkün. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı, konuşmalarında Merkel'e ve Almanya'ya oldukça sık verdi veriştirdi. Sürekli Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlara yönelik ırkçılığı suçladı. Mültecilerin Avrupa'ya akın etmesi için tekrar tekrar yaptığı sınırları açma tehditlerini de unutmamak lazım... Erdoğan şimdi ise Merkel'in geçen 16 yıldaki ortak toplantılarında hep ölçülü ve çözüm odaklı bir duruş sergilediğini söyledi. Ayrıca görev süresince Avrupa Birliği'nin içinden geçtiği krizlerin üstesinden başarıyla geldiğini de... İşte tam da bu noktada Başbakan Merkel'in elini kaldırıp "Evet bunu yaptım. Peki, siz ne yaptınız Sayın Cumhurbaşkanı?" demesi gerekirdi. Elbette Merkel asla böyle bir şey yapmaz, ne yazık ki. Almanya Başbakanı, her zaman her soruna ve her devlet başkanına pragmatik ve ölçülü şekilde yaklaşır. Pragmatik ve ölçülü olmak... Bunlar Türkiye Cumhurbaşkanı'ndan da beklenirdi.
Merkel'den diplomasi örneği
Gerek Türkiye gerekse Almanya'daki birçok kişi, bu son buluşmada sadece dostlar arasında konuşulacak konulara da yer verilmesini isterdi. Başbakan'ın Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarına değinmesi olumlu bir şey olabilir, ancak yeterli değil. Zira Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının sayısı "çift haneli rakamlarla" ölçülüyor. Merkel "Konu terörizm olduğunda bazen çok farklı görüşlerimiz var" derken adeta diplomasinin tipik bir örneğini verdi.
"Her şeyi biliyoruz ama görüşlerimiz farklı." Bu noktada başbakana hak vermek lazım. Türkiye Cumhurbaşkanı'na göre onu veya hükümetini eleştiren herkes terörist. Parasını dövize yatıran, terörist. Neredeyse tüm muhalif politikacılar terörist. Bazı Covid önemlerini yeterli olmamakla eleştiren doktorlar terörist. Yurtların, kalacak yerlerin yetersizliğinden dem vuran öğrenciler, onlar da terörist. Neredeyse yüzde 95'i aynı şeyi yazan Türk basınına dahil olmayan gazeteciler de terörist. Başbakanın basın toplantısında işte tüm bu konulara, basın, fikir ve toplanma özgürlüğüne değinmesini beklerdim. Zira ne demişler: "Dost acı söyler!"
Erkan Arıkan
© Deutsche Welle Türkçe