1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dolardaki yükseliş sürecek mi?

28 Şubat 2024

Geçen yıl dolar karşısında yaklaşık yüzde 37 eriyen TL'nin yıl başından bu yana kaybı ise yüzde 6'ya yaklaştı. Peki kurdaki artış devam edecek mi? Uzmanlara bu artışın nedenlerini ve sonuçlarının ne olacağını sorduk.

https://p.dw.com/p/4czyR
Dollar-Note in einer Geldbörse
ABD DolarıFotoğraf: Ralph Goldmann/picture alliance

Dolar/TL kuru bu sabah 31,38'e yükselerek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Geçen yıl dolar karşısında yaklaşık yüzde 37 değer yitiren TL'nin yıl başından bu yana kaybı ise yüzde 6'ya yaklaştı.

Haziran 2023'ten Ocak ayına dek 8 kez faiz artırımına giden Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 900 baz puanlık artışla yüzde 45'e çıkarmıştı. Banka bu ay ise faizi sabit tutma kararı almıştı. 

Peki dolar, TL karşısında neden yükseliyor? Para politikasındaki sıkılaşma, kuru dizginlemek için yeterli değil mi?

DW Türkçe'ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, Merkez Bankası'nın Ocak 2023'ten itibaren yürüttüğü stratejiye paralel döviz mevduatların TL mevduata doğru kaydırılması yönünde bir yöneliş olduğunu, genel seçimler sonrası yeni Merkez Bankası yönetiminin de bu stratejiyi sürdürdüğünü belirtiyor. 

Mevduat faizleri geriledi

Bankaların özellikle aralık ayında çok ciddi TL mevduat faizleri verdiğine işaret eden Alçın, Merkez Bankası'nın genel seçim sonrasında uyguladığı politikaların da etkisiyle ekim-aralık döneminde kısa vadeli yabancı sermaye girişi ve net hata noksanda görülen girişler ile birlikte döviz rezervlerinde de artış ortaya çıktığını, buna bankaların yıl sonu yüksek mevduat faizlerinin de eklenmesiyle birlikte içeride dövize dönük talepte azalma olduğunu hatırlatıyor.  

Sinan Alcin
Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan AlçınFotoğraf: privat

Alçın, "Fakat uluslararası kurumların Merkez Bankası'nın halihazırda devam eden politikalarının yerel seçim sonrasında terse dönebileceği yönünde beklentilere yol açan değerlendirmeleri, diğer yandan bankaların aralık ayında biraz da bol keseden verdikleri mevduat faizini ocak ayıyla birlikte tekrar düşürmeye başlaması ve bunlara ek olarak da ekim-aralık dönemindeki yabancı sermaye girişindeki trendin terse dönmüş olması, yani döviz rezervlerinin tekrar azalmaya başlamış olması hem içerideki yerleşiklerin döviz talebini artırdı, hem kamunun üzerindeki baskıyı artırmış oldu" diyor.

Döviz rezervleri azaldı

Merkez Bankası'nın brüt döviz rezervleri, en son açıklanan 22 Şubat haftasında bir önceki haftaya göre 719 milyon dolar azalarak 134 milyar 208 milyon dolara geriledi.

Alçın'a göre kurlarda son bir hafta 10 gündür görülen yükselişin gerisinde esas itibariyle genel seçim sonrasında olduğu gibi yerel seçim sonrasında da döviz kurunun "adil değerine" doğru hareket edebileceği yönünde beklentiler yatıyor.

Çeşitli kurumların yayımladığı raporlarda şu anda 30'ların başında olan dolar değerinin 40'a doğru ulaşabileceği yönünde bir beklenti olduğuna işaret eden Alçın, "Bu da bir anlamda piyasada şu an satın alınıyor. Yani aslında yurttaşlar, kendini güvence altına almak için yerel seçim sonrasında tekrar ortaya çıkabilecek döviz hareketi karşısında biraz daha güvenli limana doğru hareket ediyor. Güvenli liman da dolar, diğer döviz cinsi birikim ve altın. Nitekim özellikle gram altında da ciddi yükselişleri besleyen bir eğilim var" diye ekliyor.

Türk parasının dolar karşısındaki değer kaybı sürüyor
Türk parasının dolar karşısındaki değer kaybı sürüyorFotoğraf: picture-alliance/E.Oprukcu

"Kurların artacağı beklentisi hakim"

Eylül 2023'te açıklanan Orta Vadeli Program'a (OVP) göre de dolar/TL kurunun yıllık ortalama değerleri 2024'te 36,8 TL, 2025'te 43,9 TL, 2026'da ise 47,8 TL olarak tahmin ediliyor.

TCMB enflasyon tahminleri ise yıllık enflasyonun yıl ortasına doğru yüzde 70-75 bandına çıktıktan sonra 2024 yılını yüzde 36 seviyesinde tamamlayacağı yönünde.

Ancak Alçın, Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon beklentisinin ve yine döviz kuru beklentisinin piyasada satın alınmadığına işaret ediyor: "Bunun tersine döviz kurunun yerel seçime kadar tutulduğu ve yerel seçim sonrasında olması gereken yere doğru hareket edebileceği yönündeki beklentinin ağır bastığını anlıyoruz."

Seçime yaklaştıkça gerilimin de artabileceğini düşünen Alçın, aralık ayında yatırılan 3 aylık TL mevduatların da martta çözüleceğini belirterek "Onun için yerel seçime yaklaşıldıkça, adım adım, özellikle psikolojik temelli ve döviz rezervlerindeki azalmaya bağlı döviz ihtiyacının artmış olması nedeniyle bu eğilimde güçlenme görebiliriz" diye konuşuyor. Alçın'a göre Merkez Bankası'nın yerel seçime kadar yeni bir faiz artırımına gitmeyeceği beklentisi de bir şekilde döviz üzerindeki yukarı yönlü beklentileri besliyor.

"Paritedeki artış enflasyonun gerisinde"

DW Türkçe'ye konuşan iktisatçı Prof. Dr. Oğuz Oyan ise dolar kurunda son dönemde rekorlar görülse de paritedeki artışın halen enflasyonun gerisinde olduğuna işaret ediyor. Yıl başından bu yana dolar kurunun yüzde 6,7 arttığını, ocak ayındaki enflasyonun da yüzde 6,7 olduğunu söyleyen Oyan, "Bu artış ocak ayındaki enflasyonun karşılığı olabilir. Oysa şu anda şubat ayının sonuna gelmiş vaziyetteyiz. Yani bütün rekorlara rağmen kur enflasyonun altında hareket ediyor" diyor.

Geçen sene de dolar/Tl paritesinin eşit kalması için TL'nin yaklaşık yüzde 62 değer yitirmesi gerektiğini, ancak paritedeki artışın yavaş kaldığını, şimdiki ile benzer bir tablonun söz konusu olduğunu vurgulayan Oyan, "İktidarın seçimlere kadar dolar çığırından çıkmasın gibi bir hedefi var. Önce 31 lirayı geçmesin hedefi vardı, şimdi 32'yi geçmesin. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın ön ya da arka kapısından döviz satışları devam ediyor. Kurların kontrolden çıkması bir anlamda önlenmiş oluyor" diye konuşuyor.

"Seçimlerden sonra kurun önü açılacaktır"

Seçim sonrasında bu barajların kalkacağı, kura müdahalenin olmayacağı ve TL'de daha hızlı bir değer kaybı ortaya çıkacağı yönünde bir beklenti olduğunu ifade eden Oyan, Orta Vadeli Program'da ortaya konan 36,8 TL'lik ortalama kur beklentisine göre de kurdaki artışın hızlanacağı görüşünde. Belirtilen bu ortalama kurun da enflasyon beklentisinin gerisinde kaldığını ekleyen Oyan'a göre kurun yukarı gitmesine dönük iç ve dış sermaye çevrelerinden de bir baskı var.

Türkiye'nin bir yılda çevirmesi gereken borç miktarının 271 milyar doları bulduğuna işaret eden Oyan, "Bu yüzden de kurların ve faizlerin yukarı gitmesi yönündeki tercihlere ve baskılara direnmeleri zor gözüküyor. Dolayısıyla kurun önü açılacaktır. Seçimlerden sonra baraj kalacaktır" diye konuşuyor.

Öte yandan Merkez Bankası'nın yüzde 36'lık yıl sonu enflasyon tahminini de iyimser bulan Oyan, IMF'nin yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 47 olduğunu, kendisi dahil birçok iktisatçının da enflasyonun yüzde 50'nin altına inmeyeceğini öngördüğünü ekliyor. Oyan'a göre politika faizi de yeni artışlarla yüzde 50-55'i bulabilir. Ancak faiz artışlarıyla dizginlenemeyecek bir enflasyon söz konusu. Oyan, "Eylül 2022'de 'faiz neden enflasyon sonuç' gibi seçim kazanmaya dönük denklem ortaya konmadan önce enflasyona müdahale faizler üzerinden mümkündü" diyor.

Gıda fiyatları artıyor.
Gıda fiyatları artıyor.Fotoğraf: Ädil Toffolo/Cover-Images/imago images

"Gıda fiyatları yükselecek"

Enflasyonun artması yerel paranın değerinin aşınması anlamına geldiği için kurda bir artışa yol açarken, kurdaki artış da enflasyonu besliyor.

Peki dövizdeki yükselişin enflasyon üzerindeki sonuçları ne olacak?

Prof. Dr. Oğuz Oyan, kurdaki yükselişin girdi fiyatları üzerinden gıda fiyatlarını etkilediğine dikkat çekiyor.

Türkiye'nin mazot, gübre, ilaç, yem gibi tarımsal girdilerde dışa bağımlı olduğunun altını çizen Oyan, gıda fiyatlarındaki artışın dünyadan negatif ayrıştığını ve ortalama enflasyonun üzerinde seyrettiğini vurguluyor. 

"Tarım fiyatlarında yeni bir zam dalgası olacağını şimdiden söyleyebiliriz. İlkbahar ortalarına doğru hızlanacaktır. Çünkü bu fiyatlarla üretim yapmak mümkün değil" diyen Oyan, bunun da vatandaşın hissettiği enflasyonun daha yüksek olmasına yol açacağına işaret ediyor. 

"Üretim yapısı değişmeli"

Prof. Dr. Sinan Alçın da Türkiye'nin enerji bağımlılığı, ham madde ve ara malı bağımlılığı devam ettiği sürece döviz ihtiyacının arttığını ve döviz fiyatının da yükseldiğini vurguluyor.

Alçın, "Hammadde ve ara malı sanayi üzerinden düşündüğümüzde sanayi her ne kadar tarımdan bağımsız ayrı bir sektör gibi düşünülse de aslında doğrudan tarıma dayalı ve tarımın üzerinde yükselen bir sektör. Yani sanayinin birçok ham maddesi tarımdan besleniyor. Tarım politikaları da sadece son yirmi yılda değil, son 40 yılda adım adım tarımsızlaşma politikasına döndüğü için doğal olarak Türkiye hammadde ve ara malında dışarıya bağımlı bir ülke haline gelmiştir ki buraların esas problem alanları burası" diyor. 

Alçın'a göre enerji, hammadde ve ara malı bağımlılığının yani dövize bağımlılığın azaltılması için ise üretim yapısının daha az enerji sarfiyatı olan sektörlere doğru dönüşmesi gerekiyor. 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker