Die Zeit: Almanya Türkiye'yi Avrupa oyununda tutmalı
26 Temmuz 2017Hamburg'da yayımlanan Die Zeit gazetesinde yer alan yorumda siyasi gerilime rağmen Almanya'nın Türkiye'yi Avrupa oyunu içerisinde tutması gerektiği vurgulanıyor:
"Tam da eğer Türkiye asla Avrupa Birliği'nin tam üyesi olmayacaksa (ki bunun lehine olan çok şey var) Almanya'nın Türkiye'yi Avrupa oyununun içinde tutma hedefini gütmesi şart. Üyelik müzakerelerinin göstere göstere sona erdirilmesiyle, her ne kadar bu yöndeki arzu anlaşılır olsa da, hiçbir şey elde edilemez. Bunun yerine Ankara'nın ticaret ve vize konusunda arzu ettiği kolaylıkların hükümetin elindeki Alman 'esirlerin' serbest bırakılmasıyla ilişkilendirilmesi gerek. Ölçülü özgüvene sahip bir Alman dış politikasının ilk adımları atıldı. Ancak bu adımların uzun vadede başarılı olup olmayacağı, açıklık ve hatta belli bir derecede alışılmadık sertlik sergilenirken, boş güç gösterilerinden, cezalandırma fantezilerinden vazgeçilmesine bağlı."
Almanya'da "Şeriat polisi" eylemiyle tartışma konusu olan Selefi imam Sven Lau'ya "yabancı terör örgütüne destek" suçundan beş buçuk yıl hapis cezası verildi. Kölner Stadt-Anzeiger mahkemenin verdiği kararı şu sözlerle yorum sütunlarına taşıyor:
"Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi Selefi Sven Lau'yu terör destekçisi olarak cezalandırabildi. Ancak İslam dinine geçmiş olan Lau'nun ceza hukukuyla cezalandırılması mümkün olmayan suçları yine de ağır basıyor. Lau Almanya'nın çok partili yapısında bir kundakçı. Kundaklama malzemesi olarak da kendisi için güya en önemli olanı, İslam'ı kullandı. Lau gibi insanlar için konu din değil, bir zihniyet ve eylem olarak terör. Bunun aşırılık yanlıları için ideolojik bir araç kutusu olduğu için 'İslamla bir ilgisi var'. Ama verilecek mücadelede asıl olan din değil tersine hukuk devletinin sertliği, medeni cesaret ve özgürlüğün gücü."
Frankfurter Allgemeine'de yer alan yorumda Selefi imam Sven Lau gibi kişilerin nefretlerini serbestçe yayabilmelerinin Alman toplumuna zarar verdiği vurgulanıyor:
"Federal Emniyet Teşkilatı Başkanı kısa süre önce Almanya'da en büyük rizikonun sayıları sürekli artmakta olan tehdit unsuru taşıyan İslamcılardan kaynaklandığını söyledi. Buna ek olarak Musul'da 4 genç kadının Alman pasaportuyla IŞİD'e katıldıkları öğrenildi. Tüm bunların mümkün olmasında Selefi imam Lau gibilerin nefretlerini toplumumuz içerisinde yıllarca herhangi bir engelle karşılaşmadan yayabilmeleri de rol oynadı. Bunun hesabını vermiş olmadı. Wuppertal'de Şeriat polisinin başlatıcısı olan Lau bir provokatör olarak meydana çıktı ve cihadı yüceltti. Bu manevi kundaklama, davanın bir parçası değildi."
Aynı konuyla ilgili Braunschweiger Zeitung'da yer alan yorumda Almanya'da Şeriat'ın savunulmasının toplumun ihmalini gözler önüne serdiği belirtiliyor.
"Yargının bu hükümle şiddete hazır İslamcı kesime bir uyarı ateşi açmış olması mümkün. Mahkeme hükümlerinin böyle bir karakteri de olabilir. Ancak bu tarzdaki her hüküm yine de acı veriyor. Adil olmadığı için değil, devletin başarısızlığını ortaya koyduğu için. Alman vatandaşı olup da Şeriat'ı savunanlara demokrasinin yüce değeri aktarılamamış demektir. Toplumun bir ihmali olduğu burada kendini gösteriyor."
©Deutsche Welle Türkçe
EC/BK