"İklim mücadelesi bilinçli bir değişim gerektiriyor"
9 Ağustos 2019Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin (IPCC) son raporunun ortaya koyduğu vahim senaryo tüm dünyada ciddi endişeye yol açtı. Reutlinger General Anzeiger’daki yorumda, uzun süredir üzerine konuşulan ama atılmayan adımların ne derece ivedi olduğunun bir kez daha vurgulandığına dikkat çekiliyor:
"Dünya iklim raporu oldukça sarsıcı, ancak bilimsel çıkarımları kabul etmeyi inatla reddeden bazı iktidar sahipleri dışındakiler için sürpriz değil. Araştırmacılar ve çok sayıda öğrenci uzun süredir alarm zillerini çalıyor. Şimdi ise problemlerin ne derece ivedi olduğu etkili bir biçimde vurgulanmış oldu. Almanya’da herkesin küresel ısınmayı durdurmak ya da en azından sınırlandırmak için yapabileceği çok şey var. Üstelik bunun için zevk aldığımız her şeyden feragat edip sıkıcı bir yaşam sürmemize de gerek yok."
Frankfurter Rundschau'da bireylerin günlük hayatlarında yapacakları farklı tercihlerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünün azımsanmaması gerektiğine dikkat çekiliyor:
"Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli şunu kesin olarak ortaya koydu: Bu böyle devam edemez. Ormanların yok edilmesine bir son verilmeli, tarım daha iklim dostu hale getirilmeli. Bunun için konseptler mevcut. Mesele bunların nasıl uygulamaya konulacağı. Trump ve Bolsonaro gibi iktidar sahibi erkekler bunun tam tersini istiyor: (Yağmur) ormanlarında balta rolünü üstleniyorlar ve endüstriyel tarımcılığı el üstünde tutuyorlar. 'Ekolojik öncü' Almanya için de tarımcılık koşulları hiç de 'yeşil' sayılmaz. Yine de birçok kişi en azından özel hayatında şinitzel yemek yerine alternatif olarak 'beyondmeat' (yapay et) üzerine düşünüyor. Bu da iklim katillerine karşı bir mesaj niteliğinde."
Die Welt’te yer alan yorumda adeta bir tokat niteliğindeki raporun ve diğer uyarıların doğru politikayla iklim değişikliğiyle mücadelede teşvik edici olabileceği savunuluyor:
"İlerlemeyi canlı tutan silkelenmedir. Engeller ne kadar yüksek ise, atlayış da o derece atletik olmalı. İklim krizi küresel kapitalizmi kaynaklarını daha ihtiyatli kullanmaya, aynı zamanda yenilikçi güçle iklim değişikliğinin sonuçlarını hafifletmeye ve en ideali de süreci tersine çevirmeye zorluyor. Değişim için başka bir alternatif yok: İlerlemenin kovalanması gerekiyor. Bilinçli bir değişim yalnızca (sürecin) en başında olabilir, en sonunda değil. Yaşam biçimimizi gözden geçirmemizin gerekliliğini yalnızca bu rapora değil, materyalizm ve çirkin tüketimi dillendiren toplumsal ve kültürel hareketlere borçluyuz. Tüm bu meseleler etik, suçluluk (hissi) ya da fedakarlıkla ilgili değil; iklim araştırmacılarının kendilerini paniğe sevk etmesine izin vermeyen, ancak öncü bir engelleme sürecini hayata geçirmeye hevesli, olgun bir politika gerektiriyor. Durum ciddi; ama umutsuz değil."
Almanya’da bir sağlık sigorta şirketinin ülkedeki aşı açığına ilişkin verilerini açıklamasından sonra Sağlık Bakanı Jens Spahn zorunlu aşı planının elzemliğini bir kez daha dile getirdi. Kölner Stadt-Anzeiger’da yer alan yorumda aşı yaptırıp yaptırmama kararının ebeveynlerin inisiyatifine bırakılamayacağı savunuluyor:
"Çocuklarına aşı yaptırmayanlar yalnızca kendi çocuğunu değil, başkalarının çocuklarını, özellikle de bebekleri de tehlikeye atıyor. Sağlık Bakanı Jens Spahn bu nedenle haklı olarak zorunlu aşıyı uygulamaya koymaya yönelik planlarını bir kez daha vurguladı. Ebeveynlerin kendilerinin karar verme hakkı üzerinden konuyu tartışmak bu noktada doğru değil. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların temel sağlık hakkını güvence altına alıyor. Devletin de, çocukların yararına bu hakkın gözetilip gözetilmediğini denetleme işlevi bulunuyor."
Schwäbische Zeitung'daki yorumda kızamık gibi hastalıkların vücutta kalıcı hasarlara yol açabileceği ve bu nedenle bu hastalıklara karşı ciddi bir mücadele gerektiği görüşü dile getiriliyor:
"Artık mesele tüm çıplaklığıyla ortada: Almanya’nın düşünülenden çok daha büyük bir aşı problemi var. ‘Çocuk hastalıkları‘ olarak tanımlanan hastalıklar vücut için bir çocuk oyunundan çok daha fazlası. Kızamık dahi ölümcül olabilir ya da kalıcı hasarlar bırakabilir. Bu nedenle Sağlık Bakanı Jens Spahn, yeni verileri henüz görmeden Almanya çapında anokullar ve kreşlerde kızamağa karşı aşı zorunluluğu getiren bir yasa tasarlamıştı. Aşı açığının ortaya çıkmasından sonra ise yasal düzenleme, kızamık aşısının yanı sıra kabakulak ve kızamıkçığı da içine alacak şekilde sertleştirilmeli. Ancak bu şekilde bu üç hastalığa karşı ciddi bir mücadele verilebilir."
DW/SÖ,AÜ
© Deutsche Welle Türkçe