Demirtaş ve Yüksekdağ neden hakim karşısına çıkmıyor?
22 Eylül 2017HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi’nde tutuklu. Diyarbakır’da yürütülen soruşturma kapsamında Kasım 2016’da tutuklanan Demirtaş hakkında “terör örgütü kurma, yönetme, örgüt propagandası, suç ve suçluyu övme” suçlamalarıyla 142 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Davanın güvenlik gerekçesiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi kararlaştırılmıştı, ama 6 Eylül 2017’de yapılması beklenen ilk duruşma gerçekleşmedi. Demirtaş’la ilgili dava bir “cinayet davası” olarak bilinen Yasin Börü dosyasıyla birleştirilmek istenince, dava dosyası mahkemeler arasında gidip gelmeye başladı. Dosyayla ilgili son kararı Ankara Bölge Adliyesi 5.Ceza Dairesi verdi ve iki davanın birleştirilemeyeceğine hükmetti.
Demirtaş’ın davası Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek, ancak mahkeme sürecinde neler yaşanacağı hem siyasette hem de kamuoyunda merak konusu. Çünkü Demirtaş, hakkında açılan bir başka dava için SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi), bir çeşit video konferans sistemi ile ifade vermek yerine duruşmaya katılmak istemişti. Ancak Edirne’den Ankara’ya kelepçeyle getirilmeye çalışılınca, kelepçeyi reddetti ve duruşmaya katılamadı.
Kesinleşmiş hapis cezası olduğu için vekilliği ve parti üyeliği de düşürülen bir diğer tutuklu HPD Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da tutuklu olarak yargılandığı davanın duruşmasının Sincan Cezaevi’nde küçük bir salona taşınmasını protesto ederek davaya katılmadı. Mahkeme, Yüksekdağ’ın “Kaçma şüphesi nedeniyle tutukluluk halinin devamına” karar verdi.
HDP’li Beştaş: Hukuk uygulanmıyor, katlediliyor
HDP yönetimi bu davalardaki uygulamaların “hukuk ihlali” olduğu, hükümetin de “baskı kurup yargıyı kontrol etmeye çalıştığı” görüşünde. HDP’nin hukukçu vekillerinden Meral Danış Beştaş, DW Türkçe’nin “Uygulamaları neden hukuk ihlali olarak görüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Dava dosyaları görülürken, birdenbire Adalet Bakanlığı mahkemelere bir dosya gönderiyor ve mahkemelere nasıl davranmaları gerektiği konusunda baskıda bulunuyor. Dava dosyaları, soruşturmaların açıldığı illerde görülmüyor da başka yerlere gönderiliyor. Yargılamaların küçük salonlarda yapılması isteniyor. Kelepçe dayatılıyor. Demirtaş bir türlü mahkeme önüne çıkarılamadı. “
Dava uygulamalarıyla ilgili tüm sürecin daha önceden hükümet tarafından değerlendirilip hayata geçirildiğini belirten Beştaş, “Dava süreçlerinde yaşananlar, iktidarın dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte başlattığı HDP’yi meclis dışına itme operasyonunun bir parçasıdır. Hukuk uygulanmıyor, katlediliyor” diye konuşuyor.
Figen Yüksekdağ’ın avukatlığını yapan Gülseren Yoleri de HDP’liler hakkında açılan davaların en başta Anayasa’nın 83. maddesinin ihlali olduğunu söylüyor. Yoleri, dava sürecinin özellikle vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğiyle başlatıldığını, çünkü bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi denetimine açık olmadığını belirtiyor. Yoleri, yargılama uygulamalarını da “Savunma hakkı kısıtlanıyor. Mahkemeler savunma hazırlamak için istenilen süre taleplerini reddediyor. Duruşmalara avukat ve izleyici katılımı engelleniyor, bunun için valiliklerden yasak kararları çıkartılıyor. Savunma ve adil yargılama hakkı doğrudan kısıtlanıyor” sözleriyle eleştiriyor.
Hükümet eleştirileri reddediyor
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı AKP’li Ahmet İyimaya DW Türkçe’nin “Duruşmalarda hukuk ihlali sözkonusu mu?” sorusunu yanıtlarken, “40 yılı aşkın hukuk mesleği yürüttüm. Şu noktada; işleyiş olarak hukukun ihlal edildiğini düşünmüyorum” diyor.
Yargılama uygulamalarına dönük itiraz ve kanun yollarının açık olduğuna vurgu yapan İyimaya, HDP’nin istediği itirazları gerekli mercilere yapabildiğini ve istedikleri sonuçları da alabildiğini dile getiriyor. “HDP’lilere özgü bir uygulama yok” diyen İyimaya, hükümetin “adil yargılama” ilkesini uygulama konusunda özel çaba harcadığını söylüyor.
CHP'den HDP'ye destek
CHP’nin hukukçu vekillerinden Şenal Sarıhan ise “adil yargılama” ilkesinin olmadığını belirtiyor. Sarıhan, DW Türkçe’ye “Yargılamada yüz yüzelik ilkesi vardır. Hakim sanığı görür, öyle kararını verir. Demirtaş, Edirne’de tutuklu. Neden, Diyarbakır’da tutuklu değil. Yargılaması da Diyarbakır’da olmalı. Milletvekili kabul etmediği halde neden SEBSİS’le ifadesi alınıyor. Cezaevlerinde, ziyaretler düzgün gerçekleşmiyor. Duruşmalar da sürekli yer değişikliği yaşanıyor” diyor.
CHP’nin bu soruları aylardır gündeme getirdiğini, ancak “Neden HDP’lilerin hakkını savunuyorsunuz?” tepkisini aldığını anlatan Sarıhan, “Yaşanan sorunu teşhir etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biz bütün yargılamaların adil olmasından yanayız” görüşünü paylaşıyor.
DW Türkçe’nin görüşlerine başvurduğu MHP’li vekiller ise “Bu konuda zaman zaman genel başkanımız Bahçeli konuşuyor ve Türkiye’de hukukun üstünlüğünü vurguluyor. Biz konuşmayacağız” açıklaması yaptı.
“Eleştiriye yer vermeyecek uygulamalara gidilmeli”
Peki HDP davalarındaki uygulamaların ceza hukukundaki yeri ne? TOBB Üniversitesi'nden ceza hukukçusu Doç. Olgun Değirmenci, DW Türkçe’ye “Video konferans (SEGBİS) ifade almak için kullanılabilir, ama kişi hakimin karşısına çıkmak istiyorsa buna saygı duyulmalıdır. Sanık mahkemenin huzuruna çıkacak ki, hakim doğrudan sanığı görecek ve ceza hukukunun doğrudan doğruyalık ilkesi gerçekleşecek” dedi.
Değirmenci, mahkeme salonlarının darlığı konusunda yapılan eleştiriler için de “Halka açıklık ilkesi uygulanmalı ancak mahkeme salonlarının da bir kapasitesi olduğu unutulmamalı” yorumu yaptı.
Kelepçe konusundaki tartışmalar için “Tutukluların Türkiye’de hep böyle getirilip götürüldüğü görüldü” diyen Değirmenci, “Başka bir siyasi dava olsaydı, tartışmalar bu kadar büyümeyecekti” tespiti yaptı. Değirmenci, hem iktidar hem de HDP açısından dava uygulamalarındaki tartışmaların azaltılması, sıkıntıların giderilmesi için “Eleştiriye yer vermeyecek uygulamalardan yana olunmalı. Dava sürecinde daha şeffaf davranılmalı” uyarısında bulundu.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe