Delta varyantı: Türkiye'de ne kadar yaygın?
22 Haziran 2021Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Delta varyantının dünyada baskın hale geldiğini duyurmasının ardından Türkiye'de bu varyantın yaygınlığı tartışılıyor. DW Türkçe, Delta varyantının Türkiye'de ne kadar görüldüğünü, alınan önlemleri, kullanımdaki aşıların bu varyanta karşı ne kadar koruyucu olduğunu uzmanlara sordu.
Delta varyantı nedir?
İlk kez Hindistan’da tespit edilen, başta Hint varyantı olarak bilinen, daha sonra Delta olarak adlandırılan bu yeni varyant, şu ana kadar 80’in üzerinde ülkede görüldü. Daha bulaşıcı olduğu tahmin edildiği için, İngiltere başta olmak üzere, birçok ülkede Covid-19 enfeksiyonlarının yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri olarak gösteriliyor. İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock 7 Haziran’da Delta varyantının yüzde 40 daha fazla bulaşıcı olduğu bilgisini paylaşırken Dünya Tabipler Birliği Başkanı Frank Ulrich Montgomery, bu yeni varyantın karakterini “Bu varyantın en sinsi özelliği, enfekte olanların boğazlarında çok hızlı bir şekilde, çok yüksek bir viral etkiye yol açması. Böylece insanlar enfekte olduklarını fark etmeden virüsü başkalarına bulaştırabiliyor" şeklinde tanımladı. Söz konusu varyant kaynaklı Covid-19 vakalarının, daha farklı klinik semptomlarla kendini gösterebildiği ve bazı hastalarda daha ağır seyredebildiği de belirtiliyor.
Türkiye'de ne kadar yaygın?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Nisan ve Mayıs aylarında Delta varyantının Türkiye'de olduğunu dile getirmişti. Ancak Türkiye'de tespit edilen vakaların kaçının bu varyant kaynaklı olduğuna ilişkin bütünlüklü bir veri kamuoyuyla paylaşılmadı.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Bilim Kurulu Üyesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Kenan Midilli “Şu an için Delta varyantının Türkiye'de yaygın olduğunu gösterecek bir veri yok. Mevcut vakalarda Alfa varyantı (İlk olarak İngiltere’de tespit edilen) baskın olmaya devam ediyor. Türkiye'de tespit edilen vakaların yüzde 90’ından fazlasınının Alfa varyantı kökenli olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. Delta varyantının, aşılama artıp vakalar azaldıkça daha görünür olacağı öngörüsünü paylaşan Midilli, “İngiltere’de nüfusun büyük bölümü aşılandı ve şu anda toplumda baskın olarak Delta varyantı görülüyor. Bu varyant, toplumda yayılmaya devam ediyor. İngiltere’de büyük bir vaka artışına yol açmadı. Bunun nedeni de yaygın aşılama ve alınan önlemler” uyarısını yaptı.
Alınan önlemler neler?
Delta varyantının dünyada yayılmaya başlamasının ardından Türkiye'de de bir dizi önlem alındı. Bunların başında bu varyantın görüldüğü ülkelere yönelik seyahat kısıtlaması geliyor. Şu anda Türkiye, diğer virüs varyantlarının yaygın olduğu Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin yanı sıra Delta varyantının yoğun görüldüğü Hindistan, Nepal, Pakistan gibi ülkelerden gelen yolculara bazı kısıtlamalar uyguluyor. Bu ülkelerden gelen kişilerin 72 saat önce alınmış negatif sonuçlu PCR test raporu ibraz etmesi gerektiği gibi, kişiler aynı zamanda valiliklerce belirlenecek yerlerde 14 gün süreyle karantinaya alınıyor. 14 günün sonunda yapılacak PCR testi sonucunun negatif çıkması durumunda karantinalarını sonlandırabiliyorlar. Ancak yine Delta varyantının yaygın olduğu İngiltere’den gelecek yolculara karantina uygulaması yok. Bu kişilerin 72 saat önce alınmış negatif sonuçlu PCR test raporu ibraz etmesi yeterli. Yine Delta varyantının yaygın olduğu Rusya ile uçuşlar 22 Haziran’dan itibaren başlıyor. Ancak bu kişilerin de son 72 saatte alınmış negatif PCR testi sonucu veya 48 saat önce alınmış hızlı antijen testi sonucu göstermeleri yeterli olacak.
Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, halk sağlığı önlemlerinin alınması halinde hiçbir varyantın korkutucu olmayacağının altını çiziyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Prof. Davutoğlu Şenol, “Bu önlemler başlangıçta alınanlardan farklı değil. Ama bu kadar görüldüğünü, hangi bölgelerde çoğaldığını fark etmek gerekir. Bunun fark edilip edilmediği konusu endişe veriyor doğrusu. Ama gerekli önlem alındığında hiçbir varyanttan korkmaya gerek yoktur” yorumunu yapıyor. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, bu varyantın özellikle aşısızlar ve tek doz aşılılar arasında yayıldığına dikkat çekerek, varyantın yaratabileceği etkinin kırılması için toplumda iki doz aşılıların artması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kullanımdaki aşılar ne kadar etkili?
Türkiye'de şu anda aşılamada kullanılan Pfizer/BioNTech aşısının Delta varyantına karşı korumada etkisine yönelik daha önce çalışmalar yapıldı. İngiltere Halk Sağlığı Kurumu'nun (PHE) yaptığı çalışmada, Pfizer/BioNTech ve AstraZenaca aşılarının Delta varyantı kaynaklı Covid-19 hastalığının ağır seyretmesine karşı "çok iyi" koruduğu ortaya çıkarıldı. PHE'ye göre bu iki aşıdan birini iki doz olmuş kişilerde virüs bulaşsa bile hastaneye yatma riski aşılanmamış kişilere oranla yüzde 90'dan daha az. Ancak SinoVac aşısının Delta varyantına karşı koruyuculuğu konusunda henüz kamuoyuna yansıyan bilimsel bir çalışma yok. En son Endonezya’da Delta varyantı kaynaklı olduğu düşünülen vaka artışlarının yoğun olarak gözlendiği Kudus bölgesinde bir araştırma yapılmış, bu çalışmada CoronaVac ile aşılanan 350 sağlık çalışanlarının yeniden hastalığa yakalanmasına rağmen (Delta varyantı kaynaklı olabileceği öngörülüyor) aralarından hiç bir ölümün rapor edilmemesi, CoronaVac aşısının da, Delta varyantına karşı koruyucu olduğu şeklinde yorumlanmıştı.
Ne yapılması gerek?
DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, yaygın aşılama ile birlikte maske ve mesafe önlemlerine devam edilmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Prof. Dr. Kenan Midilli “Aşılar çift dozdan sonra büyük oranda koruyucu. Aşılanmış kişilerin, özellikle de tek doz aşı olanların rehavete kapılmaması gerekiyor. Maske ve mesafe önlemlerine devam etmeleri, mümkünse gerekli olmayan sosyal ilişkilerden kaçınmaları şart” diyor. Bu varyant sebebiyle toplumsal bağışıklık hedefinin de gözden geçirilebileceğini belirten Prof. Dr. Midilli, “Delta çok daha bulaşıcı. Dolayısıyla olabilecek en kısa süre içinde ne kadar yüksek aşılanma oranlarına ulaşırsak o kadar iyi. İki doz aşılanmış kişilerde Delta’ya bağlı enfeksiyonlar çok daha az ve enfeksiyonlar daha hafif. İngiltere’de hastaneye yatış oranları ve süreleri daha kısa. Ama asıl etkilenen grup aşılanmamış olan çocuklar ve genç yaş grupları. Çocuklarda daha ağır seyrettiğine dair veriler var. Klinik tablo da değişmiş gibi gözüküyor. Örneğin daha çok nezle benzeri, burun akıntısı gibi semptomlarla ortaya çıkıyor. Sonbaharda bu durum, aşılanmamış çocuklar açısından sorun oluşturabilir. Aşılamada gerekli düzeyi yakalarsak çok büyük bir pik yaşanmayacaktır” değerlendirmesini yapıyor.
Deniz Barış Narlı
© Deutsche Welle Türkçe