Dışişleri Vakfı: Neden kuruluyor, eleştiriler neler?
30 Mayıs 2024İktidar ile muhalefeti karşı karşıya getiren Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının kurulmasına yönelik yasa teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda dün gece kabul edilerek yasalaştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Bakanlık yönetiminin kurumun özellikle finansal açıdan güçlendirilmesini sağlamak için kurulmasını istediği Vakıf muhalefet tarafından eleştiriliyor.
Vakıf fikri nereden ortaya çıktı?
Vakıf ile ilgili TBMM'ye gönderilen yasa teklifinde temel amaç "Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve personelin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi hedeflerine yönelik olarak kaynak üreterek katkıda bulunmak" olarak anlatılıyor.
DW Türkçe'nin Meclis ve diplomasi kulislerinden edindiği bilgilere göre vakıf kurmanın arkasındaki hedefler birkaç başlıkta toplanıyor.
Bunlardan birisi yabancılara verilen vize işlemlerinden elde edilen gelirin Bakanlığın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik kullanılması ve dövizdeki yükseliş ile de kurumun giderek artan maddi sıkıntılarının hafifletilmesi.
Yurt dışından Türkiye'ye gelmek isteyenler için Dışişleri Bakanlığı şu anda 58 ülkede 12 farklı şirketten vize aracılık hizmeti alıyor. Vize başvurularında çok sayıda başvuru ve evrak olduğu için bunların tasnifi ve işleme alınmasına konsolosluk çalışanlarının yetişmesi mümkün olmuyor ve bu nedenle Türkiye dahil pek çok ülke aracı şirketlerle çalışıyor.
Bu şirketlerin çoğu ile eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu döneminde sözleşme imzalanmıştı. Yeni dönemde ise kişilere yakın özel şirketlerle çalışmak yerine bu işlemler Vakıf çatısı altında, daha şeffaf ve kurumsal bir şekilde sürdürülmek isteniyor.
Teklifin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında verilen rakamlara göre 2023 yılında vize aracı şirketlerinin yıllık geliri 5,5 milyar lira olurken bu miktarın 1,1 milyarı Hazine'ye devredildi, kalan 4,4 milyar TL ise aracı şirketlere kaldı.
Vakıfla ilgili bir diğer hedef ise Türkiye merkezli, uluslararası yapıda orta ya da yüksek öğretim kurumunun kurulmak istenmesi.
Vakıf neleri yapabilecek?
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yasa ile Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Dışişleri Bakanlığının hizmet kalitesinin artırılması amacıyla her türlü taşınır ve taşınmazı alabilecek, kiralayabilecek, inşa edebilecek ve gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen Bakanlığa bırakacak.
AKP Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey'in teklif görüşmeleri sırasında verdiği bilgiye göre Dışişleri Bakanlığının şu anda yurt içinde 53 tane arsası, 10 tane de binası var. Yurt dışında ise 36 arsası, 242 binası bulunuyor.
Yasayla Vakıf her türlü taşıtı da alıp kiralayabilecek ve gerektiğinde Bakanlığa tahsis edebilecek.
Ayrıca Vakıf, Bakanlığa ait veya tahsisli olup güncel olarak ihtiyaç duyulmayan taşınmazların ilgili mevzuat hükümlerine uyulmak suretiyle Bakanlık yararına değerlendirilmesine yönelik çalışmalar da yapabilecek.
Bunun yanı sıra yükseköğretim kurumları kurabilecek olan Vakıf personelin niteliklerinin ve temsil kabiliyetinin geliştirilmesini destekleyecek.
Vakfın yetki alanında farklı finansal işlemler de bulunuyor. Yasaya göre Vakıf takas, trampa, ipotek tesisi ve benzeri tasarruflarda bulunmak; taşınmaz inşa etmek ve ettirmek, devlet iç borçlanma senetleri ve Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama Anonim Şirketi tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, şirket tahvilleri, hisse senetleri ve sair menkul kıymetler almak, satmak; şirket ve ticari işletme kurmak, işletmek, işlettirmek faaliyetlerini de yürütecek.
Eleştiriler neler?
Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kurulmasına yönelik süreç içinde muhalefet partilerinden eleştiriler ve çekinceler sunuldu.
Eleştirilerin bir kısmı böyle bir vakfa neden ihtiyaç duyulduğunun tam olarak anlaşılamaması, şirket kurmanın Bakanlığa zarar vereceği, Vakfın denetiminin güçlü olmadığı ve teklifin Dışişleri Komisyonu'nda görüşülmemesi hususlarına odaklandı. Vakfın aynı zamanda anayasaya aykırı olduğu ve "Bakanlığa paralel bir yapı" kurulmuş olacağı da belirtildi.
Teklife dair uzun bir muhalefet şerhi hazırlayan CHP'nin İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli DW Türkçe'ye açıklamasında öncelikle usul açısından teklifin tali komisyon olan Dışişleri Komisyonu'nda ele alınmamasını doğru bulmadığını belirtti.
Teklif TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınmış, tali komisyon olarak Dışişleri Komisyonu'nda ise görüşülmemişti.
Türeli, ayrıca teklifin anayasanın 160 ve 161. Maddelerine aykırı olduğunu söyleyerek, "2024 yılı bütçesinden Dışişleri Bakanlığına aktarılan kaynak 31,4 milyar TL. Eğer ihtiyaç varsa Dışişleri Bakanlığı olarak tahsis edilen bütçe artırılabilir. Siz bunu yapmıyorsunuz ve Dışişleri Bakanlığı bütçesinden bir vakfa kamu kaynağı aktarıyorsunuz" diye konuşuyor. Anayasanın 160 ile 161. maddeleri genel bir anlatımla Sayıştay denetimi ve bütçe ve harcamaları ile ilgili hükümler içeriyor.
CHP'ye ve diğer muhalefet partilerine göre böyle bir vakfın kurulması ile "bütçe birliği" ilkesi de deliniyor. Türeli, "Karşımızda bir süper vakıf var. Amaçlar ile faaliyetler arasında bir uyumsuzluk gözleniyor" diyerek, Vakfın bu yetkilerle kamu kaynağını kullanarak ticaret yapan bir kurum olacağını kaydediyor.
Türeli "Sadece taşıt ve bina alma, bunları kiralama değil. Hisse senedi almak, satmak, takas, trampa, ipotek tesisi gibi faaliyetler de var" derken, bu Vakfın kurulmasının diğer bakanlıklar için de örnek teşkil edebileceği ve bütçe birliği dışına çıkılabileceği uyarısında bulunuyor.
Bakanlık yetkilileri ise teklifte Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının amaç ve faaliyetlerinin net şekilde tanımlandığını belirterek, eleştirileri "Vakfın kâr amaçlı bir şirket olmadığı açıktır. Vakfın şirket gibi hareket edeceğine yönelik bir madde de kanun teklifinde yer almamaktadır. Vakıf tarafından şirket kurulması, Vakfın faaliyetleri açısından zorunludur" sözleriyle yanıtlıyor.
Vakfın amacının, devlet hazinesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığından herhangi bir destek almadan gelir üreterek, amaçlarına yönelik faaliyetlerde bulunmak olduğunu söyleyen aynı yetkililer, kamu yararına faaliyet gösteren diğer vakıfların da şirketler, ortaklıklar, iştirakler vasıtasıyla gelir elde etmekte olduğunu belirtiyor.
AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş de dün geceki görüşmelerde Vakfın gelirlerinin Dışişleri Bakanlığı bürokratlarının geliştirilmesinde kullanılacağını söyleyerek, "Bundan önce kurulmuş TSK Vakfı örnek projelere imza attıysa bu vakıf da benzer projelere imza atacaktır" örneğini verdi.
Vakfın denetimini kim yapacak?
Kurulması öngörülen Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı ile ilgili en çok eleştiri olan bir diğer konu ise denetimi konusu.
Yasaya göre Vakıf, Dışişleri Bakanı'nın başkanlığını yapacağı ve üyelerini atayacağı, en az 5 üyesi Bakanlıktan olan Bakan dahil 10 kişilik mütevelli heyeti tarafından yönetilecek.
Kurumu denetleyecek organın üyeleri de yine bakan tarafından belirlenecek.
Yasaya göre Vakfın tüm çalışma ve işlemlerini Dışişleri Bakanı denetleyebilecek. Ancak muhalefete göre aynı zamanda mütevelli heyetinin başkanı olan Bakan'ın bu denetimi gerçek anlamda yapması mümkün değil.
CHP'li Türeli, karar verme, yönetme ve denetleme yetkilerinin hepsinin bir biçimde mütevelli heyetinde toplanmış olacağına dikkat çekerek, "Sonuç olarak burada ciddi bir denetim olmayacak. Dışişleri Bakanlığının dışına çıkıldığı için de denetime tabii olmayacak" diyor.
Vakıf faaliyetlerinin Sayıştay Kanunu ve TBMM denetimine tabii olmaması da sorun olarak görülüyor.
Teklifin Meclis Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri sırasında söz alan Saadet Partisi Milletvekili Mustafa Kaya "paralel yapı kurulduğu" eleştirisini yaparak, "Bu vakıf aslında Dışişleri Bakanlığına paralel bir yapı inşa etmektir. Böylece hangi kararın kim tarafından alınacağı ve sınırlarının ne olacağına dair tartışmalar çıkacaktır" diye konuştu.
Teklif sahibi AKP Milletvekili Canbey ise eleştirileri Vakfın devlet bütçesine yük olmadan ilave gelir ve kaynak yaratmak için kurulacağını belirterek, "Dışişleri Bakanlığının bir yetki devri falan yok. Bakanlık zaten iş ve işlemlerini istediğinde yurt dışında herhangi bir şirkete veriyor. Bunu Vakfın kurduğu şirkete verecek" diyerek yanıtladı.
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde Vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra Vakfa bırakılmak üzere Dışişleri Bakanlığı bütçesinden bir kereliğine 10 milyon TL aktarılacak.