1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dış kaynak endişesi, TL’yi eritiyor

7 Mayıs 2020

Türk Lirası’nın ABD Doları karşısındaki değer kaybı, tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Ekonomistlere göre, hükümetin kısa zamanda dış kaynak bulamaması halinde dolardaki yükseliş sürecek.

https://p.dw.com/p/3bsrj
Türk ekonomisinde dalgalanma sürüyor
Türk ekonomisinde dalgalanma sürüyorFotoğraf: picture-alliance/dpa/F. May

Koronavirüs salgınının Türkiye ekonomisinde yarattığı dalgalanma, Türk Lirası’ndaki değer kaybını hızlandırdı. Merkez Bankası rezervlerinin düşük oluşu ve salgının etkilerinden korunmak için gereken dış kaynak ihtiyacının henüz karşılanmamış olması, dolar kurunu Türk Lirası karşısında tarihin en yüksek seviyesine çıkardı. Bu sabah saatlerinde dolar kuru 7,24 TL seviyesini aşarak, Ağustos 2018’deki Brunson krizi dönemindeki seviyeyi de geride bırakmış oldu. Türkiye'nin beş yıllık kredi iflas takası (CDS) primi ise geçtiğimiz günlerde 650 baz puanı aşarak 2008 finansal krizden bu yana en yüksek seviyeyi görmüştü. Ocak ayında 240 puana kadar düşmüş olan Türkiye’nin risk primi şu anda 620 puan seviyesinde.

DW Türkçe’ye konuşan piyasa uzmanları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde salgın sonrasında doların güç kazandığına işaret ederek, Türkiye’deki kur artışının ise ekonomideki sorunlar nedeniyle daha sert olduğuna işaret ediyorlar. Uzmanlara göre, ekonomi yönetimi yakın zamanda Türkiye’nin kaynak ihtiyacını karşılayacak bir formülü hayata geçirmezse, Türk Lirası’ndaki değer kaybı devam edecek. 

Albayrak: Swap görüşmeleri sürüyor

Dün uluslararası yatırımcılar ile telekonferans yöntemi ile biraraya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yatırımcılara Türkiye ekonomisine ilişkin güven verici açıklamalarda bulunsa da, piyasalarda Türkiye’ye ilişkin endişeler artıyor.

Yaptığı açıklamada Türkiye’nin rezervlerinin ‘fazlasıyla yeterli’ seviyede olduğunu vurgulayan Bakan Albayrak, Türkiye'nin G-20 ülkeleri içerisinde ticaret açığı verdiği ve serbest ticaret anlaşması olduğu ülkelerle birebir swap görüşmeleri yaptığını dile getirdi. Albayrak, "Sonuçlanmadan yorum yapmak doğru değil, ama birden fazla olma olasılığı yüksek" dedi. Albayrak, yatırımcılara en kötü senaryoda bile ekonomik aktivitenin yılın ikinci yarısında normale döneceğini söyledi. BDDK’nın swap işlemlerinin kısıtlanması kararını da değerlendiren Albayrak, Türkiye'de asla sermaye kontrolü olmayacağını vurguladı. Ancak pek çok ekonomiste göre swap işlemlerinin kısıtlanması ve TL’nin yurtdışına çıkarılmasına engel konulması da ‘sermaye kontrolü’ anlamına geliyor.

Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Ekonomist Murat Sağman
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Ekonomist Murat SağmanFotoğraf: privat

Dış kaynak konusunda gelişme yok

Albayrak’ın açıklamalarını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Ekonomist Murat Sağman, Albayrak’ın "swap hattı konusunda birden fazla yer ile görüşmeler sürüyor” sözlerine rağmen dış kaynak konusunda hala somut bir gelişme olmadığına dikkat çekiyor. Uluslararası standartlara göre Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli borçlara denk olması gerektiğinin altını çizen Sağman, “Türkiye şu anda bu standardı karşılayamıyor. Swap ile ilgili henüz anlaşma olmaması ve IMF’ye tamamen kapıların kapanması da piyasadaki endişeleri artırıyor” diye konuşuyor. 

“Fed, Türkiye ile swap hattı kurmaz”

BDDK ve Merkez Bankası’nın attığı adımların piyasada kafa karışıklığına neden olduğunu da ifade eden Sağman, “Çok fazla kural değişikliği yapılıyor. Piyasa oyuncuları da daha az ve güven verici değişiklikler bekliyor” diyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Amerikan Merkez Bankası Fed’in swap hattına girebileceğini düşünmediğini kaydeden Murat Sağman, şunları söylüyor: “Fed siyasi değil tamamen finansal kurallar ile karar veriyor. Türkiye’nin elinde sadece 2,8 milyar dolarlık ABD tahvili var. Bu çok düşük bir miktar. Ayrıca Fed swap için Merkez Bankası’nın rezervlerinin sağlam ve bağımsız olmasını bekliyor.”  

Ahlatçı Yatırım Araştırma ve Kurumsal Finansman Müdürü Barış Ürkün
Ahlatçı Yatırım Araştırma ve Kurumsal Finansman Müdürü Barış ÜrkünFotoğraf: privat

Mart’tan bu yana yüzde 14 değer kaybetti

Koronavirüs salgını ile birlikte tüm dünya ekonomilerinde baş gösteren olumsuzluklar nedeniyle Türkiye gibi gelişmekte olan ülke para birimlerinden çıkışlar yaşandığını ve ABD Doları’na olan talebin arttığını dile getiren Ahlatçı Yatırım Araştırma ve Kurumsal Finansman Müdürü Barış Ürkün de, "Mart ayı başından itibaren baktığımızda Türk Lirası yaklaşık yüzde 14 değer kaybı yaşadı. Bu değer kaybına karşılık kamu bankalarının döviz satışlarını gerçekleştirmesi ve bu durumun uzun süre sürdürülemeyeceğine dair endişeler de kurdaki yükselişin bir diğer nedeni” diyor.

“Swap anlaşması olmazsa kurdaki yükseliş sürer”

Bununla birlikte Türkiye’nin Amerikan Merkez Bankası Fed’in birçok ülke ile açtığı swap hatlarında yer almamasının da kur üzerindeki baskıyı artırdığına işaret eden Ürkün, “170 milyar dolarlık kısa vadeli dış borcun finansmanı için oluşan döviz ihtiyacının bu yaz yurtdışı turizminin de olumsuz etkilenecek olması nedeniyle kurda yukarı yönlü baskı yarattığını söyleyebiliriz” diye konuşuyor. 

Türkiye’de ikinci bir dalga yaşanmaması halinde koronavirüs salgını sonrasında diğer ülkelere göre daha hızlı bir ekonomik toparlanma yaşanabileceğini kaydeden Ürkün, orta-uzun vadeli periyotta risklerin azalmasıyla kurda yeniden aşağı yönde hareketler gözlenebileceğini söylüyor. Kısa vadede ise döviz ihtiyacı nedeniyle gerçekleşmesi beklenen swap anlaşmalarının önemine dikkat çeken Barış Ürkün, “Buna ilişkin somut haberler gelmediği sürece kurda yukarı yönlü baskı sürebilir” diyor.

Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya
Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus KayaFotoğraf: privat

Merkez'in döviz rezervi ekside

29 Nisan itibariyle Merkez Bankası’nın net döviz rezervi 16,2 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Ancak swap işlemleri ile sağlanmış 29.6 milyar dolarlık geri ödeme nedeniyle Merkez Bankası’nın net döviz rezervi gerçekte eksiye düşmüş durumda. Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya’ya göre, bir yandan Merkez Bankası rezervlerinin azalması bir yandan yoğun dış borç ödeme dönemine girilmesi kur konusunda endişeleri artırıyor. Covid-19 salgınının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisinin de giderek arttığını vurgulayan Kaya, "Ticari kredileri bir kenara bırakırsak Mayıs ayında 9.5 milyar dolar ve Haziran ayında 8.1 milyar dolarlık dış borcun vadesi doluyor. Bu iki ay, 2020 içinde en yüksek borç ödeme dönemi olacak” diye konuşuyor.

"Önümüzdeki 2 ay kritik”

Piyasadaki ortak görüşün dış kaynak bulunamaması halinde önümüzdeki 2 ayda TL’deki değer kaybının devam edeceği yönünde olduğunu vurgulayan Yunus Kaya, şunları söylüyor: “Ancak swaplarla TCMB’nin döviz kaynağının artması halinde, bir bolluk ortamının oluşmasıyla kurun 7 TL’nin altına inmesi de mümkün olabilir. Üstelik ben Hazirandan sonraki borçlar konusunda rahat dönemde kurun gerileme ihtimalini daha fazla görüyorum. Yeter ki şu iki aylık dönemi geçelim.”

Türk Lirası'nın ABD Doları karşısındaki değer kaybı rekor kırdı

Aram Ekin Duran

© Deutsche Welle