1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CHP'nin ekonomi vizyonu nasıl karşılandı?

4 Aralık 2022

CHP'nin dün açıkladığı ekonomi vizyon çalışmasını ekonomistler "iktisat bilimine dönüş"olarak görüyor. Siyaset bilimciler ise bu politikaların sahada halka aktarılmasının önemine dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/4KRpL
Dünyaca ünlü ekonomist Jeremy Rifkin de Kılıçdaroğlu'nun ekonomi danışmanları arasında yer alıyor.
Dünyaca ünlü ekonomist Jeremy Rifkin de Kılıçdaroğlu'nun ekonomi danışmanları arasında yer alıyor.Fotoğraf: ANKA

CHP ekonomiye dair uzun zamandır beklenen politikalarını ve sorunlara çözüm önerilerini alanında yetkin ekonomistlerin de katkısıyla "İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması" adı altında dün açıkladı. Çalışmayı ekonomistler "iktisat bilimine dönüş" olarak değerlendirirken, siyaset bilimciler ise bu politikaların sahada halka aktarılmasının önemine dikkat çekiyor.

CHP'nin dünkü ekonomi politikaları toplantısında açış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu'nun ardından CHP'li ekonomi kurmayları Faik Öztrak, Selin Sayek Böke ve Hacer Foggo'nun yanı sıra Endüstriyel Dönüşüm alanındaki Başdanışmanı dünyaca ünlü ekonomist Jeremy Rifkin, MİT'de çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Hakan Kara ve Prof. Dr. Ufuk Akçiğit de birer sunum yaptı.

Arzova: İktisat bilimine dönüş

Alanlarında yetkin olan bu isimler Türkiye'nin doğru politikalarla içinde bulunduğu ekonomik sorunlardan kurtulabileceği mesajı vererek, buna ilişkin çözüm önerilerini paylaştı. Peki, iktisatçılar bu mesajları nasıl gördü?

Ekonomist Burak Arzova, kendisi gibi uzmanların Türkiye'de son dönemde "dünyada eşi benzeri bulunmayan, garip bir ekonomi politikasının" uygulanmakta olduğuna sürekli dikkat çektiğini hatırlatarak, CHP'nin açıkladığı vizyonu aslında bir çeşit "iktisat bilimine, Ortodoks politikalara ve normale dönüş" olarak değerlendiriyor.

Arzova, "Türkiye’de şu anda uygulandığı söylenen para politikası aslında dünyadan tamamen kopuk. Her şey Kur Korumalı Mevduat'a (KKM) bağlanmış durumda. Dün sunum yapan hocaların bize bahsettiği ise özü itibariyle anlaşılabilir politikalara dönüş. Bu dönüş sırasında da dışarıdan getirilen bir modelin komple uygulanması değil, Türkiye'nin geçmiş hata ve tecrübelerini de dikkate alarak ayakları daha yere basan, TCMB'nin bağımsızlığının ön planda olduğu, maliye politikasının daha adil olduğu bir politikaya dönülmesi" şeklinde konuşuyor.

Arzova, sunum yapan isimlerden Gürkaynak'ın da dediği gibi Merkez Bankası'na bağımsızlık sağlanması durumunda uygulanacak olan politikalarla bu krizden çıkılabileceğinin işaretinin verilmesinin önemli olduğunu söyleyerek, "Doğrudur, bu bizim için çizilmiş bir kader değil ve bu mesajın verilmiş olmasını ben önemsiyorum" diyor.

Gürkaynak dünkü sunumunda "Uzmanlıkla 'Türkiye'de enflasyon düşecek' diyebiliyorum. Bunun nasıl yapılacağını biliyoruz. Zor değil. İhtiyacımız olan şey bunu yapacak niyet ve irade" diyerek, enflasyonunu kalıcı olarak düşürmeyi başaran Uganda örneğini vermişti.

Arzova, bunun yanı sıra Türkiye'de devam eden kısır çekişmelerin yerine Prof. Akçiğit'in ve Acemoğlu'nun dikkat çektiği "verimlilik artışının" tartışılması gerektiğini belirterek, vizyondaki bu unsurun Türkiye için yeni ama aslında çok önemli olduğunu, üniversiteler dahil olmak üzere tüm kurumların verimliliğinin doğru bir büyüme ve kalkınma için çok zaruri olduğunu belirtiyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni ekonomi vizyonunu dün kamuoyu ile paylaştı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni ekonomi vizyonunu dün kamuoyu ile paylaştıFotoğraf: ANKA

Tunca: Küresel bakış açısını önemsiyorum

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , dün yaklaşık 4,5 saat süren vizyon toplantısının açılışında "Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi mevcut tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değilsindir. Bugün bizden bambaşka bir sistemin altyapısını dinleyeceksiniz" dedi.

Peki iktisadi açıdan hedeflenen altyapı dünkü çalışmada var mıydı?

DW Türkçe’nin konuştuğu ekonomist Arda Tunca, uzun bir süreden sonra ilk kez gündeme yapısal reform nitelikli bir konunun oturduğunu ve bunu çok önemsediğini belirterek, "Bu konunun Türkiye'nin sadece iç dinamikleri ile ele alınmamış olmasına da ayrı sevindim. Dünkü çalışmada küresel bir bakış açısı vardı. Çünkü dünya şu anda son 40 yılın neoliberal ekonomi politikalarını sorguladığı ve bunlardan bıkkınlığını ifade ettiği bir dönemde" diyor.

Selin Sayek Böke ile Hacer Foggo'nun dünkü sunumlarında kamu yararı, eşitlik, adil bölüşüm ve sosyal adalet ön plana çıkan unsurlardan olmuştu. Böke, "Daha çok kazananın daha çok vergi ödediği adil bir düzen kurulacak" demişti.

Tunca, dünkü sunumların ve CHP'li yetkililerin önerilerinin genel olarak iktisadi açıdan iyi politikalar olduğunu ancak uygulamasının da önem kazanacağına dikkat çekerek, "Bu fizik ve fizik mühendisliği arasındaki fark gibi bir şey. Fizik nedir? Bilimdir. Ama fiziğin kullanışlı hale getirilmesini sağlayan mühendislik tarafıdır. İşte iktisadı kullanışlı hale getirecek mekanizma da siyasettir" benzetmesi yapıyor.

Yabancı yatırımlar Türkiye'ye döner mi?

Kılıçdaroğlu'nun dünkü kapanış konuşmasında altını çizdiği hususlardan birisi de Türkiye'ye temiz yabancı parayı getirebilecekleri yönündeki vaadi oldu. Kılıçdaroğlu, "İktidarımızın ilk üç yılında yüz milyar dolar yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim" ifadelerini kullandı.

Peki şu anda Türkiye'den kaçan yabancı yatırımcılar şartların değişmesi durumunda geri gelir mi?

Tunca, eğer Türkiye doğru bir vizyonla, dünyadaki değişimi de iyi anlayan yeni bir yola girecek olursa kaynak sorunu olacağını düşünmüyor. Tunca, "Kaynak sorunu ancak mevcut politikaların devam etmesiyle olur ki şu anda Türkiye'de bu var. Ama bu kaynak sıkıntısı Türkiye, Türkiye olduğu için değil, politikalarındaki sorunlardan dolayı var" diyor.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak dünkü konuşmasında "Türkiye’ye kral değil kural gerekli. Temiz enerjiyle, temiz üretimle, temiz fonlarla, temiz toplumla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz. Biz hazırız. Milletimiz hazır" demişti.

Arzova da şu anda Türkiye’nin yabancı yatırımcı çekmekte zorlandığını, çünkü buraya gelen yatırımcıların geleceği görmekte zorlandığını söyleyerek, şu yorumu yapıyor:

"Ancak ‘şu kadar para getiriyorum’ demek ilk etapta iktisadi açıdan çok doğru olmayabilir. Çünkü bu birçok şarta bağlı. Yabancı yatırımcılar ilk başta biraz sizin uygulayacağınız politikaları da görmek ister, yani iktidar değişikliği olunca 'hemen geleyim' demezler. Ama doğru politikaları uygularsanız ve bunlarda kalıcı, inandırıcı olur, hukuku da yanına eklerseniz tabi ki gelir, çünkü Türkiye'nin potansiyeli çok yüksek."

Tunca dünkü toplantının parasal kaynaklar açısından mesajı vermesi gereken yerlere verdiğini belirterek, "Belki köyde kahvede oturan bir vatandaşa şu an net mesaj veremedi, ki onu da vermesi gerekir. Orası artık işin siyaset kısmı. Ama biz teknik iktisatçılar mesajı net anladık" diyor. 

Korkmaz: CHP'nin artık somut politikaları var

Peki, CHP'nin dünkü vizyon toplantısı iktisatçılar tarafından böyle yorumlanırken, siyasi açıdan nasıl bir mesaj içeriyor?

Toplantıyı yerinde takip eden Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, Cumhur İttifakı'nın Türkiye'ye vereceği bir vaat olmadığını ve bu nedenle şu anda sınır ötesi operasyonlar ve güvenlik gibi konularla bir politika çizmeye çalıştığını belirterek, "Diğer taraftan iktidarın CHP'yi 'eski Türkiye' ile özdeşleştirme çabasına karşılık İkinci Yüzyıl sunumu ile Cumhuriyet değerlerinden kopmayan ama onu dünyanın ve çağın gereklerine uyarlayan bir vizyon ortaya konuldu" yorumu yapıyor.

CHP'nin alanında uzman isimlere yaptırdığı sunumları ise Korkmaz "AKP’nin güçlü kadroları bulmakta zorlandığı, liyakatsizliklerin kurumları esir aldığı bir dönemde en parlak beyinleri bir araya getirmek umut verici. Siyaset dışı ülkenin geleceği için çalışan insanların bir araya gelebileceğini gösterdi" sözleriyle değerlendiriyor.

CHP'nin bu sunumun ardından artık somut politikalarının olduğunu ve bunların nasıl etkili anlatılabileceğinin Böke ve Foggo’nun sunumlarında net şekilde görüldüğünü belirten Korkmaz, bundan sonra bu politikaların sahada anlatılmasının önemli olacağını söylüyor.   

Korkmaz, diğer yandan iletişim dili açısından ise toplantının 4,5 saat sürmesini doğru bir yöntem olarak görmediğini söyledi. Ortaya çok iyi bir kadroyla çıkıldığını ve içi dolu projelerin anlatıldığını ama çok uzun sürmesi nedeniyle ana mesajın verilmesinde zorlanıldığını belirten Korkmaz, bu nedenle izleyicinin ilgisinin zaman zaman dağıldığını da hatırlattı.

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.