Büyük adımın 40'ıncı yıldönümü
20 Temmuz 2009Tarih 20 Temmuz 1969. Amerikan Hava ve Uzaycılık Dairesi NASA’nın Houston’daki yer kontrol merkezi uzaya ve Apollo 11‘in Eagle (kartal) adlı ay aracına sesleniyor. Araçta Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins adeta nefes kesen manevraya hazırlanıyorlar. Armstrong ve Aldrin aya ayak basacaklar. Ama umulmadık problemler çıkıyor. Ayya otomatik inişi yönetecek bilgisayar hata yapıyor. Astronotlar ya uzay gemisine dönecek ya da ay aracını otomatik pilottan alıp kendileri sürecekler. Astronotlar inişi kendileri yapacaklar. Zamanla yarış başlıyor. Küçük ay aracının yatıkı tükenmek üzere.
Houston, ’60 saniyeniz kaldı’ diyor. Dünyanın 380 000 km. uzağındaki astronotlar bir dakika sonra yakıtsız kalacaklarını anlıyorlar.
Houston henüz 30 saniye sinyalini vermişken Armstrong ve Aldrin aya yumuşak inişi başarıyorlar.
Neil Armstrong ay yüzeyinden uzay merkezine, aracın aya indiği telsizini gönderiyor. İniş kıl payı farkla tamamlanıyor. Depoda sadece 25 saniye yetecek kadar yakıt kalmışken ay aracı manevrayı tamamlıyor.
Houston astronotlara aya adım atmadan önce bir şeyler yiyip dinlenmelerini tavsiye ediyor.
Bundan tam 40 yıl önce gerçekleşen aya inişi yarım milyar dünyalı televizyondan izliyor.
John. F. Kennedy’nin tarihi konuşması
Japonya’da uzaydan gelen siyah beyaz görüntüler nefes kesiyor. Fransa’da meraklılar, televizyon yerleştirilmiş vitrinlerin önünde birikiyor. Kimi dua ediyor, kimi nefesini tutmuş bekliyor.
Aya yolculuk macerası 1961 yılının 25 Mayıs’ında zamanın başkanı John. F. Kennedy’nin Kongre’de yaptığı ve on yıl zarfında bir Amerikalının aya ayak basacağını duyurduğu konuşmasıyla başlamıştı.
Kennedy daha sonra Houston'da, ‘ay yolculuğuna kolay değil, zor olduğu için karar verdiklerini’, söyleyecekti. Amerikalılar nihayet sevinebilecek bir şey bulmuştu. Soğuk Savaş devam ediyordu ve 1960’lı yılların başlarında Sovyetler Birliği uzay rekabetinde öne geçmişti. George Washington Üniversitesi Uzaycılık Politikası Enstitüsü’nün eski direktörü John Logsdan Amerika’nın kendine güvenini kaybettiğini anlatıyor:
“Sovyetler Birliği ilk uyduyu göndermiş, Yuri Gagarin uzay boşluğunda uçan ilk astronot olmuştu. Başkan Kennedy, uzaydaki üstünlüğü Sovyetlere bırakmanın ABD’nin çıkarına olamayacağına karar vermişti.”
John Logsdon, rekabetin uzaydaki üstünlük arayışıyla sınırlı olmadığını da belirtiyor:
“Soğuk Savaş’ın kuralları bu kararı gerektiriyordu. Sovyetler birliği uzaydaki başarılarını toplumun gelişmişlik düzeyine kıstas almaktaydı.”
Ve uzay yarışı başlıyor
Bu nedenle Amerikalılar her ne pahasına olursa olsun aya gidecekti. Uzay yarışı başlamıştı. 1961 yılından aya inildiği güne kadar, yani sekiz yıl boyunca 400 000 kişi Kennedy’nin hayalini gerçekleştirmek için çalıştı. Hemen hemen dünya ile ay arasındaki mesafenin her kilometresine bir kişi düşüyordu. 1963 yılının Ağustos ayında zencilerin, beyazlar tarafından ayrımcılığa uğratılması karşısında verdikleri mücadele doruğuna ulaşmıştı.
Martin Luther King Washington’da toplanan 250 bin kişiye hitaben o ünlü konuşmasını yapıyor ve hayallerinden söz ediyordu. Aynı yılın kasım ayında Başkan Kennedy suikasta kurban gitti.
“Bugün Dallas’ta Başkan Kennedy’nin konvoyuna üç el ateş edildi.”
Apollo programıyla aya yolculuğun temellerini atan Kennedy ölmüştü. NASA, Kennedy’nin çizdiği süre içinde komşu gezegende astronot dolaştırma gayretlerini daha da arttırdı. Gözleri uzayda dolaşan uzmanların ülkenin sorunlarına ayıracak vakti yoktu.
Bütün ABD 1965 yılında yüz binlerce kişinin katıldığı Vietnam savaşını protesto gösterilerine sahne oldu. Siyah Amerika’nın medeni haklar hareketinde önemli rol oynayan Martin Luther King’in 1968 yılında vurularak öldürülmesi ırk çatışmalarına yol açtı.
“Amerika’nın çölleri gibi”
Ama NASA yolundan şaşmıyor ve Apollo uzay programını mutlaka sonuçlandırmaya çalışıyordu. 20 Temmuz 1969 gelip çattığında bütün dünya ilk insanın aya adım atarak, kolektif hafızaya kazınan şu kelimeleri söylemesini bekliyordu:
İnsan için küçük, insanlık açısından dev bir adımdı. Apollo 11’in misyonunu başarmasına bütün dünya sevindi.
Aya ayak basan ilk insan Neil Armstrong hantal astronot kıyafetiyle ayın düzeyinde ilk ayak izini bırakırken dünyaya, ayın apayrı güzelliğinden etkilendiğini sesleniyordu: “Amerika’nın çölleri gibi. Burası çok farklı ama çok da güzel.”
ABD ay yarışını kazandı, Sovyetler Birliği’ni mağlup etti. Aya yolculuk yaklaşık 25 milyar Dolar’a mal oldu. 1960’ların sonlarında bu muazzam bir rakamdı. Uzaycılık Politikası Enstitüsü eski direktörü John Logsdan, ABD’nin kendine güvenini yeniden kazanmasına değdiği görüşünde:
“1969 yılında en az beş yaşında olan herkes, Armstrong’un insanlığın dev adımını nasıl attığını hatırlar. Bu 20. yüzyılın en büyük hadiselerinden biriydi.”
Apollo 11’in ardından aya beş sefer daha yapıldı. Aya toplam on iki astronot ayak bastı. Ama Armstrong’un ‘ilkinden’ sonra ABD’nin ve dünyanın ay uçuşlarına ilgisi azaldı. Eugene Cernon 1972 yılında aya şimdilik son çıkan astronot oldu. Apollo programı sona ermiş ama Sovyetler Birliği uzay yarışında yenilmişti. Bu dev programdan geriye 380 kilo ay taşı, resimler, filmler ve yanmaz elbise, kordonsuz matkap ve bir de çok güzel bir melodi kaldı.
Anna Angelke / Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Topcu