'Böyle evsahipliği olmaz'
29 Nisan 2014"Türkler misafiri ‘Tanrı misafiri' sayıp baş tacı ederler. Türk misafirperverliği bir başkadır. Hele misafir Almanya'dan geliyorsa, konuk değil, dosttur. Ama bu durum maalesef değişeceğe benziyor. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck daha ülkesine dönmeden ikili ilişkilerde açtığı yara, onun iyi bir evsahibi olmadığını gösterdi. Zararı asgaride tutmak görevi de şimdi diplomatlara düşüyor.
Erdoğan konuk Cumhurbaşkanı'na yaptığı münasebetsizlikle Gauck'un daha önceki açıklamalarına gösterdiği tepkiye anlayış bulma şansını da yitirmiş oldu.
Gauck da eleştirilerinde aşırıya kaçıp kaçmadığının muhasebesini yapmalı. Kendisine komünist Almanya yıllarını hatırlatan antidemokratik uygulamaları üniversite öğrencilerinin önünde değil de başka bir yerde eleştiremez miydi? Mesela şerefine verilen bir ziyafette içini dökemez miydi?
Ama olan olmuş ve Türk – Alman dostluğuna gölge düşmüştür. Erdoğan'ın, Almanya'nın en yüksek temsilcisine hitaben dile getirdiği ve kabul edilmesi mümkün olmayan azar niteliğindeki sözler ne yazık ki İstanbul'daki Türk – Alman Üniversitesi'nin açılışına gölgede düşürdü. Gauck'un kendini hala rahip sandığını söylemek, diplomatik nezaketsizliğe varan bir çıkış olmuştur.
Rövanş 24 Mayıs'ta. O tarihte Erdoğan AKP'ye yakınlığıyla tanınan Avrupa Türk Demokratlar Birliği adlı derneğin 10'uncu kuruluş yıldönümü vesilesiyle Köln'deki Avrupa'nın en büyük kapalı salonunda 18 bin Türk'e hitaben bir konuşma yapacak. Erdoğan'ın bu buluşmada cumhurbaşkanı adaylığı için yapacağı propagandanın yanı sıra tekrar Almanya'ya ve Alman politikacılarına sözlü saldırıda bulunmaması temennimizdir.
Umarız, Almanya'da yaşayan Türklerle Almanlar arasındaki ilişkiler zarar görmez. Alman aşırı sağcılarının cinayetleri yüzünden ağır yara alan Türk – Alman ilişkileri hassasiyetini koruyor. İnsani münasebetlerin siyasi ve dini aşırıların propagandasına alet edilmesine imkân tanınmamalıdır.
Almanya Cumhurbaşkanı da Erdoğan'ın diktatörlüğü andıran yönetim tarzına haklı olarak yönelttiği eleştirileri gerekli ince ayarı yapmadan dillendirmemeyi akıl edebilirdi. Çünkü Almanya ve Alman emniyet makamlarının Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresiyle ilgili kovuşturmada yapılan hatalardan dolayı iyi not almadığı unutulmadı. Bu nedenle Almanya, Türkiye ile söz düellosunda önemli bir açık vermiş oldu.
Krizden çıkış yolu, Almanya'nın Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki yakınlaşmaya öncülük etmesi olabilir. Avrupa'nın Türkiye'ye çıkardığı engeller azalmadığı sürece modern değerlerin denkleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Demokrasi hareketinin, sivil toplum kuruluşlarının ve muhaliflerin sansür ve keyfi idareden arınmış Türkiye arayışlarında bu desteğe ihtiyaçlarının olduğu unutulmamalıdır."
© Deutsche Welle Türkçe
Baha Güngör