Bundesliga'daki Türk kökenli yıldız adayları
2 Kasım 2010Ekici'nin tercihi Türkiye
Hollandalı teknik adam bu açılımının ilk olumlu neticesini aldı bile: Sezon başından beri oynadığı futbol, attığı ve attırdığı gollerle takımını sırtlayan Nürnbergli Mehmet Ekici bundan böyle Türk Milli Takımı formasını giyecek. Daha önce çeşitli yaş gruplarında Almanya adına mücadele eden ve son olarak üç maçta Alman U-21 forması giyen 20 yaşındaki başarılı futbolcu, tercihini Türkiye'den yana kullandığını ve artık Almanya adına forma giymeyeceğini Alman Futbol Federasyonu'na resmen bildirdi. Bu sezon lig ve kupada toplam 11 maçta oynayan Ekici, 3 gol ve 3 asiste ulaştı. Hücuma dönük orta saha oyuncusu olarak görev yapan Mehmet Ekici, her iki ayağını da iyi kullanması ve duran toplardaki başarısıyla dikkat çekiyor. Bu arada hemen hatırlatalım: Ekici aslında Bayern Münih’in futbolcusu ve deneyim kazanması için bir yıllığına Nürnberg’e kiralandı. Bastian Schweinsteiger’in gelecek sezon takımdan ayrılması halinde onun Bayern’deki boşluğunu Mehmet Ekici’nin doldurması pek uzak bir ihtimal değil.
İlkay Gündoğan Almanya’ya meyilli
Mehmet Ekici ile birlikte Nürnberg’i sırtlayan bir diğer isim olan İlkay Gündoğan’a da milli takım daveti yapan Guus Hiddink, henüz net bir yanıt almadı ama Alman basınında çıkan haberlere bakılacak olursa Gündoğan’ın “Panzerleri” tercih etmeye daha sıcak baktığı bildiriliyor. Tıpkı Mehmet Ekici gibi 1990 doğumlu olan İlkay Gündoğan orta sahada “ön libero” olarak tabir edilen mevkide görev yapıyor. Hem rakip atakları kesmede hem de oyun kurmada son derece başarılı olan genç yıldız, geçen sezon yakaladığı çıkışın tesadüf olmadığını bu sezon attığı 3 gol ve yaptığı 1 asistle ispat etti. Defansif orta saha oyuncusu olmasına rağmen uzaktan attığı şutlarla sık sık rakip kaleyi yoklayan Gündoğan’ın piyasa değeri hâlihazırda 6 milyon euro.
Ömer Toprak: Türkiye’yi seçtiğim doğru değil
Guus Hiddink’in Bundesliga’daki bir diğer gözdesi de Freiburg’un başarılı stoperi Ömer Toprak. Türk basınında Toprak’ın tercihini Türk Milli Takımı’ndan yana kullandığına dair haberler Alman basınına da yansıyınca genç futbolcu, kulübü SC Freiburg aracılığıyla bir basın açıklaması yayınladı ve bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Açıklamada, Ömer Toprak’ın hafta sonu kesin karar vererek bundan böyle Almanya yerine Türkiye formasın giyeceğine yönelik haberlerin kesinlikle doğru olmadığı kaydedildi. Toprak, iki yıl önce Alman U-19 Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonu olmuş, birbuçuk yıl önce geçirdiği bir go-kart kazasının ardından uzun süre sahalardan uzak kalmıştı. Almanların efsanevi defans oyuncularından Jürgen Kohler, Ömer Toprak için "Son yıllarda Almanya'da yetişen en iyi stoper" ifadesini kullanmıştı.
Bu gençlerde hayat var!
Bundesliga’daki yetenekli Türk gençleri sadece Mehmet Ekici, İlkay Gündoğan ve Ömer Toprak’la sınırlı değil elbette. Gerek birinci gerekse ikinci ligde top koşturan çok sayıda Türk kökenli oyuncu, geleceğin Türk A Milli Takımı’nda boy gösterebilecek kapasitede. İşte bu isimlerden bazıları:
Tunay Torun (Hamburg):
1990 yılında Hamburg’da doğan Tunay Torun, forvet mevkiinde oynuyor. Her iki ayağını da iyi kullanabilen Torun, özellikle kanatlardan yaptığı bindirmelerle rakip defansları yıpratıcı bir oyuncu profili çiziyor. 1.79 boyundaki futbolcu son derece süratli ve güçlü. Bir de gol vuruşlarını geliştirebilirse, geleceğin en önemli yıldızlarından biri olabilir. Geçen sezon 19 birinci lig maçında 2 gol atıp 2 de asist yapmayı başaran futbolcu, UEFA Avrupa Ligi’nde 6 maçta 1 gol pası verirken, Hamburg’un PAF takımıyla çıktığı 5 maçta rakip fileleri 3 kez havalandırdı. Son üç sezondaki verileri toplandığında 81 maçta 20 gol ve 8 asist değerlerine ulaşıyor. Torun, U-16’dan başlamak üzere Türk Milli Takımı formasıyla bugüne kadar 37 maça çıktı ve 18 gole imza attı. Geçen sezon sonunda çapraz bağları kopan ve uzun bir tedavi döneminin ardından birkaç hafta önce yeniden antrenmanlara başlayan genç forvet oyuncusunun piyasa değeri 1,5 milyon euro.
Cenk Tosun (E.Frankfurt):
1991 doğumlu Cenk Tosun, forvet hattında görev yapıyor. 1.83 boyundaki Tosun, U-17 yaş grubundan buyana Almanya adına mücadele ediyor. Milli takımlar düzeyinde toplam 24 maça çıkan ve 13 gol kaydeden Tosun, Almanların gelecek adına en çok güvendiği oyuncuların başında geliyor. Geçen yıl profesyonel olan genç forvet, bu sezon daha ziyade Eintracht Frankfurt’un PAF takımında forma giyiyor. 10 maçta 8 gol atan Tosun, geçen sezon biri Bundesliga’da olmak üzere toplam 19 maçta forma giymiş ve rakip fileleri toplam 14 kez havalandırmıştı. Cenk Tosun’un piyasa değeri şu anda 250 bin euro. 2012 yılına kadar kulübü ile sözleşmesi bulunan Tosun’un bu performansını sürdürmesi halinde piyasa değerini çok kısa sürede 4-5 katına çıkarması işten bile değil.
Taner Yalçın (Köln):1990 kuşağının bir diğer temsilcisi... Köln doğumlu orta saha oyuncusunu Christoph Daum keşfederek takıma kazandırdı. Futbolseverler, onu sezon başındaki hazırlık maçında Fenerbahçe’ye attığı mükemmel gollerle hatırlayacaktır. 1.87’lik boyu ve güçlü fiziğiyle orta sahada tam bir “dinamo” görevi gören Taner Yalçın lig ve kupada bu sezon 9 kez forma giydi ve 2 gol attı. Geçen sezonsa 11 maçta 1 gol ve 1 asistle oynadı. Her iki ayağını da kullanabilen Yalçın’ın piyasa değeri 1,5 milyon euro. Almanya doğumlu Türk kökenli futbolcular genelde önce genç takımlar düzeyinde Almanya adına oyayıp, daha sonra Türkiye’yi seçerken, Taner Yalçın, tam tersini yaptı: U-18 ve 19 gruplarında Türkiye adına 4 maçta forma giyen ve 1 gol atan Yalçın, daha sonra tercihini Almanya’dan yana kullandı ve “Genç Panzerler” adına 8 maça çıktı. Ancak henüz A Milli olmadığı için teorik olarak yeniden Türkiye adına forma giyme şansı mevcut. Guus Hiddink bu nedenle Yalçın üzerinde de ısrarla duruyor. Ancak Yalçın’ın kısa bir süre önce Spox.com adlı internet portalına yaptığı açıklamada “Şu anda Alman U-21 Milli Takımı formasını giyiyorum. Bunda da bir değişiklik olmayacak” şeklinde konuşması, Hiddink’in olumlu cevap alma ihtimalinin hayli düşük olduğunu gösteriyor.
Burak Kaplan (B.Leverkusen): Köln doğumlu kanat oyuncusu da hayli verimli olduğu anlaşılan 1990 kuşağından. Her iki ayağını da başarıyla kullanabilen 1.68 boyundaki Burak Kaplan, bu sezon UEFA Avrupa Ligi’nde iki maçta toplam 135 dakika forma şansı buldu. Geçen sezon Birinci Lig’de 4 maçta 259 dakika sahada kalan Kaplan, bu kısa süreye 2 gol ve 2 asist sığdırmıştı. Kulüp ve milli takımlar düzeyinde 33 maça çıkan genç yıldız, 10 gol ve 4 asiste ulaştı. U-17’den başlamak üzere Türk Milli Takımı ile 4 maça çıkan ve gol kaydına muvaffak olamayan Burak Kaplan’ın piyasa değeri 600 bin euro.
Deniz Naki (St.Pauli): 1990 yılında Almanya’nın batısındaki Düren kentinde doğan Deniz Naki, geçen sezon St. Pauli’nin birinci lige çıkmasını sağlayan futbolcuların başında geliyor. U-19 yaş grubundan itibaren Almanya adına ter döken Naki, hâlihazırda Almanya’nın U-21 kadrosunun futbolcularından. Milli takımlar düzeyinde 23 maça çıkan ofansif orta saha oyuncusu 13 gole imza attı. Geçen sezon ikinci lig ve kupada toplam 32 maçta oynayan Deniz Naki, 9 gol ve 11 asiste ulaştı. Bu sezon 8 maçta 405 dakika sahada kalan Naki’nin henüz gol ve asisti bulunmuyor. Oyuncunun piyasa değeri 2 milyon euro.
Onur Ayık (W.Bremen): 1990 doğumlu bir diğer yıldız adayı Onur Ayık forvet mevkiinde oynuyor. 1.83 boyundaki Ayık, U-16 yaş grubundan başlamak üzere uzun yıllardan buyana Türkiye adına ter döküyor ve milli takımlardaki performansıyla Almanların da iştahını kabartıyor. U-18 ve U-19 milli takımlarında göz dolduran ve giderek olgunlaşan Onur Ayık, milli formayla çıktığı 17 maçta 7 gol atmayı başardı. Bu sezon biri Bundesliga’da olmak üzere Werder Bremen formasıyla 14 maça çıkan Ayık, henüz gol atamadı ancak 4 asist yapmayı başardı. Piyasa değeri 300 bin euro olan Onur Ayık, geçen sezon bir kez Bundesliga, bir kez de Avrupa Ligi’nde olmak üzere toplam 35 maçta forma giyerken 11 gol atmayı başardı. Kendini aynı hızla geliştirmeye devam ederse hem Werder Bremen hem de Türk Milli Takımı’nın gelecekteki en önemli gol ayaklarından biri olabilir.
Deniz Yılmaz (B.Münih): Almanya’nın şampiyonluk rekortmeni Bayern Münih’in yıldızlar topluluğu kadrosunda yer bulabilmek hiç de kolay değil. Bunu, zaman zaman yedek kulübesinde hatta tribünde oturmak zorunda kalan Miroslav Klose, Mario Gomez, Martin Demichelis, Hamit Altıntop, İviça Oliç ya da Anatoli Timoşçuk gibi milli oyuncular da acı bir şekilde tecrübe ediyor. Böyle bir kulüpte genç yaşına rağmen ara sıra da ilk 18’e girmeyi başaran genç oyuncuların ise gerçekten olağanüstü meziyetlere sahip olması gerekiyor. İşte Deniz Yılmaz’ı da bu kategoriye dâhil edebiliriz. 1988 doğumlu ve 1.80 boyundaki Yılmaz, aslında Bayern’in rezerv takımının oyuncusu. Ama zaman zaman “ağabeyleriyle” birlikte antrenman yapıyor, hatta maç kadrosuna girerek yedek kulübesinde oturuyor. Bu bezon 3’üncü ligde Bayern Münih II formasıyla 13 maçta 3 gol ve 2 asiste ulaşan Deniz Yılmaz, geçen sezonsa aynı ligde 29 maça çıkarak 13 kez fileleri havalandırmış, 5 golün de pasını vermişti. Yılmaz’ın piyasa değeri 400 bin euro.
... ve diğerleri
Şimdiye kadar bahsettiğimiz oyuncular genelde Bundesliga’nın en yüksek kademesinde, yani birinci ligde mücadele eden kulüplerin kadrosunda yer bulmayı başaranlar. Tabii bir de ikinci lig ve diğer alt liglerde top koşturan onlarca Türk kökenli yetenek de keşfedilmeyi bekliyor. Bayern’in rezerv takımından Cüneyt Köz ve Taygun Kuru, Alemania Aachen’den Alper Uludağ ve Tolgay Arslan, Duisburg’dan Olcay Şahan ve Burakcan Kunt, FSV Frankfurtlu Tufan Tosunoğlu ve Bielefeld’den Ensar Baykan ilk akla gelen genç yetenekler. Tabii Eintracht Frankfurt’un profesyonel takımının üçüncü kalecisi ve zaman zaman PAF takımında da boy gösteren Aykut Özer’i de unutmamak gerek.
Diğer Avrupa ülkeleri de takip edilmeli
2,5 milyondan fazla Türk’ün yaşadığı Almanya, elbette genç futbolcular açısından en büyük seçeneği sunuyor. Ama Türklerin yoğun olarak yaşadığı Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya ve İsviçre gibi ülkeler başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerindeki ligler de çok geniş bi arama-tarama çalışmasına tâbi tutulmalı. Özellikle dünyanın dört bir yanından genç yetenekleri bünyesinde barındıran İngiltere ligleri bu konuda müthiş bir potansiyele sahip.
İngiltere’de göze batan birkaç Türk kökenli oyuncudan kısaca söz edelim: Örneğin18 yaşındaki “Kızıl Ronaldo” lâkaplı Gökhan Töre... Almanya’nın Köln kentinde doğdu ve birbuçuk yıl önce Chelsea’nin altyapısına transfer oldu. İki kez Türkiye U-21 Milli Takım formasını giydi. Ancak Almanlar da Töre konusunda hâlâ umutlarını yitirmiş değil.
Yine İngiliz ekiplerinden Arsenal’in rezerv takımında forma giyen bugüne kadar Hollanda’nın genç milli takımları adına başarıyla mücadele eden Oğuzhan Özyakup, İngiliz Championship (ikinci lig) ekiplerinden Reading’den Cem Paul Karacan ve Portsmouth forması giyen Hollanda U-17 oyuncusu Nadir Çiftçi, takip edilmesi gereken yıldız adayları.
Kuşkusuz bir ülkenin mili takımı sadece 19-20 yaşındaki gençlerden oluşamaz. İstikbâli parkak genç oyuncuların yanı sıra onlara “ağabeylik” yapacak deneyimli yıldızlardan oluşan dengeli bir karışım, başarının yegâne reçetesi olabilir. Bunu 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’nda en iyi uygulayan ülkelerden biri olan Almanya, turnuvayı üçüncü bitirerek doğru yolda ilerlediğini gösterdi.
Anlayış farklı, kültür farklı!
Bu yazıyı okurken aklınıza “İyi de, bütün milli takımı Avrupalı Türklerden mi kuracağız? Nereden kaldı milli duygular?” diye bir endişe gelebilir. Bu tip endişeler günümüz futbol dünyasında kesinlikle yersiz. 2002 Dünya ve 2008 Avrupa Şampiyonası hariç, Türk Milli Takımı’nın bugüne kadar uluslararası turnuvalarda pek fazla varlık gösteremeyeşinin en önemli nedenlerinden biri de futbolcuların uluslararası maç deneyiminin az olması ve profesyonel bir futbolcu gibi yaşamamaları. Tabii bunun istisnaları vardı ama genelde “Yürü koçum, hadi aslanım” diye sırt sıvazlayarak “gaza getirilen” futbolcular aşka gelip, sürekliliği olmayan bazı başarılar yakaladılar. Oysa Avrupa’da yetişmiş oyuncuların hayata ve futbola bakış açıları çok daha farklı oluyor. Daha açık bir tabirle: Rakip oyuncuların mentalitesi nasılsa, Avrupa’da yetişmiş Türk futbolcuların mentalitesi de aynı oluyor. Zaten bugüne kadar Türkiye’nin futboldaki sorunu kötü futbolculardan ziyade mental olarak rakiplerinden daha geride olmalarıydı. İşte Avrupalı futbolcuların kadroda çoğunlukta olması, bu sorunun da kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
“Hain” damgası vurmak insafsızlık
Bu noktada çok önemli ve hassas bir konuya vurgu yapmadan geçemeyeceğiz: Geçen ay Berlin’de oynanan Almanya-Türkiye milli maçında stadı dolduran yaklaşık 50 bin Türk taraftarının, Mesut Özil’e revâ gördüğü “zulüm” bir daha tekerrür etmemeli. Özil, kariyeri için en uygun tercih olduğuna inandığı için Almanya’yı seçti ve bugün ulaştığı nokta kendisini haklı çıkarıyor. Real Madrid’de ilk onbirin değişmez elemanı olmak her babayiğidin harcı değil. Bunu Arien Robben’den Robinho’ya, Benzema’dan Sneijder’e, van der Vaart’tan Kaka’ya onlarca dünya yıldızı bizzat tecrübe etti. Bugün Mesut eğer Real’de başarılıysa, bundan Alman Milli Takımı’nda yakaladığı başarılı performans ve aldığı Alman disiplininin payı inkâr edilemez.
Eğer Nuri Şahin de kalbinin sesine kulak vermeyip Almanya’yı tercih etmiş olsaydı, bugün Mesut Özil’in yanında Real Madrid’de forma giyen isim Sami Khedira değil Nuri Şahin olacaktı. Çünkü Şahin, kuvvetle muhtemel Alman Milli Takımı’nın banko isimleri arasında bulunacaktı. Peki o zaman Nuri’yi de mi ısıklamamız gerekecekti? Yarın İlkay Gündoğan, Ömer Toprak ya da Taner Yalçın tercihlerini Almanya’dan yana kullanırsa, bu onların “vatan haini” olduğunu mu gösterir? Kesinlikle hayır! Nasıl ki Altıntop kardeşler, Yıldıray Baştürk, Nuri Şahin ya da son olarak Mehmet Ekici gibi oyuncular Türkiye’yi seçerek doğup büyüdekleri, ekmeğini yedikleri Almanya’ya nankörlük etmediyse, aksi yönde tercihte bulunan Mesut Özil, Serdar Taşçı ve onları takip edecek diğer Türk kökenli “Alman” oyuncular için de böyle bir suçlama yapmak haksızlığın, insafsızlığın en büyüğüdür.
Futbolun sadece bir oyun olduğunu, Vatan-Millet-Sakarya edebiyatına kesinlikle futbolda yer olmadığını artık anlamamız gerekiyor. Bu çocuklar ekmeklerini profesyonel futbolculuktan kazanıyor. İşte bu yüzden de kariyerleri için doğru olduğuna inandıkları adımı atmak da en doğal hakları. Tabii bu adımı atarken kimisi bir çeşit “mantık evliliği” yapabiliyor, kimisi de “kalbinin sesine” kulak veriyor. Onlar ersin muradlarına, biz çıkalım kerevetlerine...
© Deutsche Welle Türkçe
Haber-Analiz: Murat Çelikkafa
Editör: Nihat Halıcı