Bulutlardaki dosyalar

Artık ofislerde dağ gibi kâğıt birikmeyecek. Yeni bir bilgisayar programının yardımıyla önemli evrakı internet şebekesinde arşivleyip elektronik yönetime bağlamak mümkün olacak. Doo adlı aplikasyon akıllı telefonun dosya dolabı olmasını sağlayacak.

Bonn’daki Doo adlı küçük bilişim şirketinin bu alanda geliştirdiği yenilik, kurum içi kayıtlara en kısa zamanda ulaşılabilmesinde çığır açacağa benziyor. Sahibi, bilişim şirketinin adını taşıyan Doo aplikasyonunun Facebook’a taş çıkaracak kadar yaygınlaşacağı iddiasında.

Frank Thelen’in yazı masası darmadağınık. Bu yüzden çok belge kaybolmuş. Bu durumdan bıkan Bonn’lu işadamı kötü durumu tersine çevirip iyi bir netice almak için ne yapabileceğini düşünmüş ve aklına orijinal bir fikir gelmiş.

“Hem evdeki hem de işyerimdeki yazı masam artık kâğıt almaz oldu, sürüyle fatura kaybettim, sözleşmeleri bulamadım” diyen Thelen düzensizliğini fırsat bilip bu problemi çözmek için şirket kurmuş.

Frank Thelen’in şirketi, her türlü dokümanla başa çıkabilen özel bir bilgisayar programı tasarlamış. Şirketin adını taşıyan Doo adlı program bütün evrakı kendiliğinden tanıyor, dosyaları düzenleyip sıraya sokuyor. Diğer cloud çözümleriyle arasındaki fark da bu.

Dağınıklığa son

Şimdiye kadar denemelik beta versiyonu olan yeni bilgisayar programı Windows 8 sürümüne uygun modeliyle bir ay önce aplikasyon piyasasına çıktı. iOS ve Android sistemleriyle uyumlu sürümleri henüz hazırlık safhasında.

İki binden fazla dokümanı ya da bir gigabayttan fazlasını cloud hafızasına yüklemek isteyen depoladığı miktara göre şirkete ayda 5 ila 25 Euro ücret ödeyecek. Bu gelirle finansmanını garantiye almayı amaçlayan şirket küresel internet camiasının tanınmış isimleri arasına girme azminde. Thelen, “İnternette artık ayakta kalabilmek için küresel oyuncu olmak şart. Örneğin Facebook, sadece Almanya’daki kullanıcıya hitap eden sosyal internet medyasını ezdi geçti. Çünkü Facebook beynelmilel bir isim. Biz de bu nedenle dokümancılığı uluslararası alana yaymak istiyoruz. Amaç, özel bir internet uygulaması olarak piyasa boşluğunu doldurmak. Bunun için de dünya çapında standart belirleyici olmak gerekiyor. Aksi takdirde internetin oyun kuralları sizi eler, kaybolursunuz”, diyor.

Frant Thelen yeni işini kurarken yılların tecrübesinden yararlanıyor. İnternetin emekleme yıllarından beri bilişim dünyasında isim yapmış bir işadamı. İlk şirketi IP Labs geliştirdiği fotoğrafçılık yazılımını 2008 yılında milyonlarca Euro’ya Japon Fujifilm’e satmış. Piyasada tutulan üç önemli aplikasyonu işleten şirketlere risk sermayesi sağlamış ve aynı zamanda danışmanlıklarını da yapıyor.

Facebook kadar orijinal

Doo adlı şirketinde yazılım tasarımlarını yine kendi yürütüyor. Şirketinin ilerde Facebook ile aynı ligde oynayacağını söyleyecek kadar da iddialı. Bonn'lu işadamı neden iddialı olduklarını şöyle anlatıyor: “Facebook, ailemle ve dostlarımla birçok şeyi paylaşabileceğim bir sosyal site. Örneğin, ‘şimdi parktayım, işte size güzel bir fotoğrafı’ diyebileceğim, yani anında iletişim kurabileceğim bir medya. Bizim programda ise, ‘Dosyalı evrakımı nereye koymuştum?' diye hayıflanmanızı önleyecek bir çözüm sunuyoruz. Banka, sigorta, iş sözleşmesi, ne olursa olsun bütün dokümanları en kısa zamanda bulabilecek şekilde ve yüzde yüz güvenli olduğu için bütün endişelerinizi giderecek bir program hazırladık.”

Frank Thelen bu iddialı girişim için sermaye piyasasından 10 milyon dolar toplamış ve 40 uzman bilgisayarcı çalıştırıyor. Haziran ayında dünyanın en iyi 150 genç şirketi arasına girmiş ve Amerikan teknoloji borsası Nasdaq tarafından projesini anlatması için New York’a davet edilmiş. Aynı zamanda Alman bilişim sektörünün ve internet altyapısının nasıl iyileştirilebileceği hakkında Başbakan Angela Merkel’e danışmanlık da yapmış. Her yerde takdir gören Alman işadamının en büyük tutkusu enformasyon ve komünikasyon teknolojisi.

Takdir edilmenin hoşuna gittiğini, ancak asıl teknoloji tiryakisi olduğunu belirten Frank Thelen tasarladıkları aplikasyonu mutlakla tamamlamak, Bonn'da gecesini gündüzüne katıp arkadaşlarıyla program yazmak, tasarım yapmak ve harika bir şey yaratmak istediğini, belirtiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Klaus Ulrich / Ahmet Günaltay

Editör: Başak Özay