Hablemitoğlu davası: Bulgaristan'dan Göktaş'ın iadesine ret
29 Kasım 2022Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da öldürülen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin 20 yıl sonra iddianame hazırlamasının ardından kritik bir gelişme yaşandı. Davanın firari sanığı olan ve 8 Haziran 2022’den bu yana aranan emekli Albay Levent Göktaş, kaçtığı Bulgaristan’da tutuklanmış ve Türkiye'ye iadesi talep edilmişti. Bulgaristan’da bulunan Hasköy Bölge Mahkemesi, Göktaş’ın iade talebini Türkiye'de "insan haklarına uygun ve adil biçimde yargılanmayabileceği" gerekçesiyle reddetti. Bulgar savcılığının bu karara karşı itirazının üst mahkemede sonuçlanmasının ardından karar kesinleşecek.
Karar Türkiye'de nasıl yankı buldu?
DW Türkçe'ye konuşan Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, suçlamaların siyasi olduğu ve yargılamanın adil yargılama ilkelerine uygun olmayacağına ilişkin savunmaları "dayanaksız" gördüğünü kaydetti. Ersan Barkın, şunları kaydetti:
"Ortada bir siyasal müdahale varsa; Levent Göktaş hakkında yurtdışına çıkış yasağı varken, operasyonun 4 ay geciktirilmesi ve operasyon sırasında sanığın emniyet güçlerinin elinden kaçırılmasında aranmalıdır. Aynı biçimde İstanbul-Antalya seyahati sırasında çok sayıda MOBESE görüntüsü olmasına karşın sanığın yakalanmaması ve yine İstanbul, oradan da Bulgaristan’a kaçmasına olanak verilmesi sorgulanmalıdır."
Barkın, "Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Hablemitoğlu davasında verdiği görevsizlik kararının gerekçesinde sanıkların FETÖ/PDY ilişkisine dair yer alan ifadelerinin bu davanın ülkedeki onbinlerce FETÖ davasından biri olarak değerlendirilmesine neden olmaması" gerektiğini belirtti. "Bu, hem iddianamenin maddi dayanağını zayıflatır hem de sanıklara yargılamanın siyasal etkiye açık olduğunu söyleme olanağı vererek adil yargılama ilkeleri bakımından temelinin sorgulanmasına neden olur" diyen Barkın, dosya içeriğinin sanıklar arasındaki iletişimi açıkça ortaya koyduğunu, bu yönüyle iddianamede isnat edilen suçlamalara ilişkin dayanakların hukuken yerinde ve yeterli olduğunu vurguladı.
Göktaş’ın avukatı: Türkiye'deki durum kararı etkiledi
Mahkemenin görüşüne katılan Levent Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz ise müvekkilinin Ergenekon davasında 5 yıl 3 ay hapis yattığını ve sonunda beraat ettiğini anımsattı. Türkiye'de adil yargılanma hakkı ihlali olduğunu belirten Ersöz, bu konuda Osman Kavala davasını örnek gösterdi. Levent Göktaş’ın Bulgaristan’daki avukatlarının da başta Osman Kavala kararı olmak üzere AİHM ve AYM’nin kararlarının Türkiye'de uygulanmadığını mahkemede örnek gösterdiğini anlatan Ersöz, şu görüşü ifade etti:
"Bir gerçek var ki Türkiye'de ifade özgürlüğü ve insan hakları ihlali olarak çok ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıyayız. Her geçen gün özellikle yargı bir sopa olarak kullanılarak ne yazık ki adil yargılanma hakkına aykırı bir takım soruşturma ve yargılama süreçleri yaşıyoruz. Bu sebeple de Bulgar mahkemelerinin Türkiye'deki bu konjonktürden ve bu uygulamalardan hiç haberdar değilmiş, bunları hiç gözlemlemiyormuş gibi bir yaklaşım içerisinde girmemek lazım."
Soylu’nun Bulgaristan’a telefonu
Avukat Ersöz, iade davası sürecinde "rahatsız edici bir durum daha yaşandığını" belirterek, Süleyman Soylu'nun Bulgar İçişleri Bakanı’nı aradığına dikkat çekti. Ersöz, "Daha mahkemeler bu konuda karar vermeden iki siyasinin kendi arasında yaptığı görüşmenin 'iade edileceğini düşünüyorum' şeklinde incelenmiş olması, bu sürece bir siyasi müdahale olarak da oradaki avukatlar tarafından mahkeme nazarında dile getirildi. Bunun karara tam olarak etkisi var mıdır, yok mudur bilemeyiz ama bu vicdani kanıya varılmasında ben bir etkisi olduğunu düşünüyorum" görüşünü kaydetti.
Levent Göktaş kararı davayı nasıl etkileyecek?
Peki, Levent Göktaş’ın Türkiye'ye iade talebinin reddedilmesi, Necip Hablemitoğlu davasını nasıl etkileyecek?
Dönemin Özel Kuvvetler Komutanlığı Muharebe Alay Komutanı olan emekli Albay Levent Göktaş, iddianamede "suç örgütü" kurarak Fethullah Gülen'in talimatıyla Hablemitoğlu’nu öldürtmekle suçlanıyordu. Davanın diğer asker sanıkları olan Nuri Gökhan Bozkır, Fikret Emek, Tarkan Mumcuoğlu ve Mehmet Narin ise "Levent Göktaş suç örgütü"nün üyesi olarak gösteriliyordu.
Levent Göktaş yakalanmadığı için Hablemitoğlu davası gıyabında yürütüyecek. Ancak bu durum, diğer sanıkların savunmasının alınmaması için engel değil. Diğer sanıkların savunması alındıktan sonra mahkemenin haklarında bir karar vermesi bekleniyor.
Levent Göktaş yönünden Necip Hablemitoğlu davasında zamanaşımı 2032 yılında dolacak. Mahkeme, Göktaş’ın yakalanmaması halinde karar verirken diğer firari sanıklar Fethullah Gülen ve Mustafa Özcan ile birlikte dosyasını ayırmak zorunda. Göktaş, bu zamana kadar Türkiye'ye iade edilmezse dava 2032'de zamanaşımı nedeniyle düşecek.
DW Türkçe'nin ulaştığı Ankara Adliyesi kaynakları, Göktaş’ın kaçışının Hablemitoğlu davasında diğer sanıklar yönünde aleyhe bir durum yaratacağına işaret etti. Göktaş’ın gelip mahkemede konuşması gerektiğini belirten kaynaklar, "Gelip savunma yapmazsa hakkındaki iddialar doğru kabul edilecek" dedi. Kaynaklar, Bulgaristan’ın ret kararını ise "sürpriz" olarak nitelendirdi.
Avukatlar ne düşünüyor?
Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, Göktaş’ın iadesinin reddedilmesinin yargılamaya herhangi bir etkisinin olmasını beklemediğini kaydetti.
Levent Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz de Göktaş’ın iade edilmemesinin davaya olumsuz bir etkisi olmayacağını belirterek, "Bunun birçok örneği var. Bu tür toplu yargılamalar Türkiye'de çok fazla yapılıyor. Ve yargılama süreçlerinde yakalamalı bir sanık varsa onun dosyası ileriki aşamada ayrılır ve kendisi Türkiye'ye dönünceye kadar ve yakalanıncaya kadar devam eder. Diğerleri arasında Mustafa Levent Göktaş’ın konuyla ilgili beyanlarının mahkeme tarafından tespit edilmememiş olması, bir handikap olabilir mi, doğrusunu söylemek gerekirse görmüyorum" dedi.
Avukat Ersöz, davanın itirafçı sanığı eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır’ın beyanlarının bir kısmının iddianameye delil olarak girmesine karşılık bir kısmının savcı tarafından reddedilmesini eleştirirken, bunu "handikap" olarak nitelendirdi. Ersöz, "Seneler öncesinde gerçekleşmiş bir siyasi suikast var. Ve bu siyasi cinayetin aydınlatılması için de somut, elle tutulur, nesnel bir takım delillerin gösterilmesi gerekir" ifadesini kullandı.
Ersöz, iddianamede, geçmişten bugüne alınmış bir takım tanık beyanlarının yanı sıra etkin pişmanlıktan faydalanmış ve beyanlarının bir kısmına itibar edilmemiş olan Nuri Gökhan Bozkır’ın açıklamalarının sadece cep telefonu sinyal bilgileriyle desteklenmeye çalışıldığını anlattı; "Ama bu bir cinayet davasında ne kadar inandırıcı olur veya tek başına delil olarak kabul edilebilir doğrusunu söylemek gerekirse bir ceza hukukçusu olarak bu konuda ben de bir takım şüpheler taşıyorum" diye konuştu.
Hablemitoğlu iddianamesi için mahkeme aranıyor
Bu arada Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Hablemitoğlu iddianamesinde Fethullah Gülen'in de sanık olması nedeniyle yargılamayı terör mahkemesinin yapması gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermişti. Ancak henüz üst mahkeme, buna ilişkin kararını açıklamadı. Mahkemenin görevsizlik kararının şuan davanın taraflarına tebliğ edilme sürecinin yaşandığı, tebliğden sonra gelecek itirazlara göre Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılamayı yapacak mahkemeyi belirleyeceği öğrenildi.