Brexit mi? Hangi Brexit?
1 Şubat 2024Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin oylamaya sunulduğu 2016 yılındaki referandumun ardından tek konuşulan konu Brexit'ti. Birleşik Krallık'ın resmen AB'den ayrıldığı 2020 Ocak'ından bu yana ise vatandaşların sırtından bir yük kalkmış gibi. Artık komşular ve arkadaşlar arasında sert tartışmalar yaşanmıyor; aile büyükleri ile zıtlaşma da sona erdi.
Kamuoyu enstitülerinin araştırmalarına göre, Birleşik Krallık'ta AB ve Brexit ile ilgili konular insanları en çok ilgilendiren konular listesinde ilk ona dahi girmiyor. Ipsos şirketinin son araştırmasına göre de, ekonomi ve enflasyon bu listenin ilk sıralarını paylaşırken, görüşüne başvurulanların yalnızca yüzde 5'i Avrupa'nın kendileri için önemli bir konu olduğu görüşünü dile getirdi.
AB nostaljisi? Hissedilmiyor...
Brexit yanlıları kazandı ve artık bu kimseyi rahatsız etmiyormuş gibi görünüyor. Ülkede Brexit'i geri döndürmeyi vaat eden hiçbir siyasi güç de yok. Üstelik İngiltere'nin AB ayrılmasının ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nı uzun dönemli olarak yüzde dört oranına küçültecek olmasına ve halkın yarısından fazlasının bu karardan pişmanlık duyduğunu dile getirmesine rağmen.
Peki İngiltere bu yeni kazandığı bağımsızlıkla ne yapabilir? Kings College London Üniversitesi uzmanlarının hazırladığı, "UK in Changing Europe" (Değişen Avrupa'da Birleşik Krallık) raporuna göre, ülkenin yapabileceği çok da fazla bir şey yok. Ekonomist Jannike Wachowiak, "Boris Johnsonyeni özgürlükleri kullanmaktan sık sık bahsediyordu. Ancak şu ana kadar bunların çok azı uygulamaya geçirildi" diyor.
Ekonomik avantajlar sınırlı
Şu ana kadar geri döndürülen düzenlemeler yalnızca sembolik nitelikte; şarabın artık bira şişelerinde satılabilmesi gibi... Yetkili bakan, yeni yasayı bir ilerleme gibi göstermeye çalışsa da bu tür kararların ekonomik açıdan ne kadar fayda sağladığı meçhul.
Brexit'in şimdiye kadar ortaya koyduğu ekonomik avantajlar da çok sınırlı. En önemli ticaret ortakları ile yeni engeller oluştu. Brexit'in nasıl bir etkiye yol açacağını kestiremeyen şirketler yeni yatırımlardan kaçındı. Birçok Brexit seçmenini üzecek şekilde, ülkedeki göçmen sayısı da AB'den ayrılmadan öncekinden daha yüksek: Bir yılda 700 binin üzerinde yeni göçmen... Rekor bir sayı.
Hasta bakıcılar artık Afrika veya Asya'dan geliyor
Özellikle sağlık sektörü yurt dışından gelen kalifiye iş gücüne bağımlı. İngiliz hükümeti bir yıl içinde doktorlara, hemşirelere ve diğer sağlık uzmanlarına 100 bin vize vermek zorunda kaldı.
Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi Enstitüsü'nün araştırmasına göre, bu sayı hiç olmadığı kadar fazla. İşe alınan uzmanların çoğu ise eskiden olduğu gibi AB ülkelerinden değil, Asya ve Afrika ülkelerinden geliyor.
Nokta atışı göçmenlik mi?
Ekonomist Julian Jessop'a göre yeni sistem bazı iyileştirmeleri beraberinde getiriyor. Jessop, geçmişte olduğu gibi AB'den sınırsız göçe izin vermek yerine, şimdi iyi eğitimli göçmenlerin kalifiye eleman açığı olan alanlarda değerlendirilmek üzere ülkeye alınabileceğine işaret ediyor.
Brexit'e destek veren az sayıda ekonomistten biri olan Jessop'a göre, geçmişte şirketler yeni teknolojilere yatırım yapmak yerine sırtını çok fazla AB'den gelen ucuz işgücüne dayadı. Uzman, bunun da İngiltere'de verimliliğin düşük olmasının nedenlerinden biri olduğuna dikkat çekiyor. Brexit'in eyleme geçmek için daha fazla alan açtığını belirten uzman, mevcut hükümetin bu alanı kullanma konusuna aşırı temkinli bir tutum içinde olduğunu ifade ediyor.
AB'ye göre hareket etmenin, Brüksel'in kurallarını benimsemenin akılcı olmayacağını ifade eden Jessop, bu şekilde davranıldığı takdirde fırsatların kaçabileceği uyarısında bulunuyor. Amacın ABD gibi ülkelerle yeni ticaret anlaşmaları yapmakolduğunu ifade eden uzman, finans sektöründe veya yapay zeka alanında ABD'yi yakınlaşmanın daha fazla fırsat sunacağını belirtiyor.
Bağımsızlığın sınırları
Ekonomist Jannike Wachowiak da Birleşik Krallık'ın yapay zeka alanında gelecekte başarı sağlayabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor ancak uzman artık önemli görüşmelerde yer alınmadığına dikkat çekiyor: AB ve ABD'nin bakanlar düzeyinde küresel gelişmeleri düzenli olarak ele aldığı Ticaret ve Teknoloji Konseyi gibi.
Ayrıca uzmana göre Brüksel etkisi de hissediliyor; AB büyük bir ekonomik güç olarak diğer ülkelerin kendisine ayak uyduracağı şekilde standartlar oluşturabilir; Birleşik Krallık'ın ise böyle bir olanağı yok. AB sürekli gelişen dinamik bir sistemken Birleşik Krallık ise bu değişikliklere uyum sağlayıp sağlamayacağı konusunda karar vermek zorunda.
Ancak tüm bu sorunlar artık barlar ve doğum günü kutlamaları yerine uzmanların katıldığı toplantılarda konuşuluyor. İngilizler artık Brexit hakkında kimsenin tartışmak istemediğini ifade ediyor.