1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'AB'nin Balkanlaşmasını istemeyiz'

2 Temmuz 2016

Almanya Başbakanı Merkel Bosna Hersek troykasıyla buluştu. Balkan ülkesi yıllardır siyasi ve ekonomik çıkmazdan kurtulamıyor. Siyaset bilimcisi Michael Brand krizin perde arkasını DW’ye anlattı.

https://p.dw.com/p/1JHHu
Fotoğraf: Präsidium Bosnien und Herzegowina

Balkanları ve özellikle de yüksek öğrenimini tamamladığı Bosna Hersek'i yakından tanıyan siyaset bilimci ve Alman Hristiyan Demokrat Birlik partisi milletvekili Michael Brand DW'nin Bosna Hersek'in AB'ye entegrasyonunu konu alan sorularını yanıtladı.

Deutsche Welle (DW): Başbakan Angela Merkel AB üyeliğinin Balkan ülkelerini istikrara kavuşturacağını söylüyor. Brexit Bosna Hersek'in AB üyeliğini tehlikeye sokar mı?

Michael Brand: Avrupa ve Almanya, Bosna Hersek'e karşı ahlaki sorumluluk taşıyor ve aynı zamanda istikrarın korunması Avrupa'nın da çıkarınadır. Ancak BH yönetiminin siyasi vaatlerini yerine getirmemesi Avrupa'nın canını sıkıyor. Siyasi değişime direnmesi bu ülkenin önemini arttırmaya yaramıyor. Güvenlik, iltica ve Brexit gibi büyük problemlerle uğraşan AB BH yönetiminden ev ödevlerini bir an önce tamamlamasını bekliyor.

DW: Bosna Hersek'in çetrefilli bir statüye kavuşmasında Dayton anlaşmasını hazırlayan devletlerin de payı oldu.Başbakan Angela Merkel'in Bosna Hersekli politikacılardan ümidi kesip, Yüksek Temsilciye ‘Bonn Yetkilerini' kullanması için yeşil ışık yakması doğru olur mu?

Michael Brand
Michael BrandFotoğraf: picture-alliance/dpa/Michael Brand

Michael Brand: Bosna Hersek'teki siyasetçilerin blokaj politikasından şikayetçi olduklarını sanmıyorum. Bunun bedelini Bosna Hersekliler ödüyor. Dayton anlaşmasının Bosna Hersek'i selamete kavuşturamayacağını defalarca söyledim. Ama devletin işletilememesinden kârlı çıkan epey politikacı var. Reformdan söz ediyorlar ama somut adımlar atılmıyor. Göz boyamacalar Avrupa başkentlerinin gözünden kaçmıyor. Yargı, hukuk devleti ve idari reformlarda ilerleme sağlanamıyor. BH yolsuzluğun hüküm sürdüğü ve parti üyesi olmadan hastane kapıcılığına bile alınılmadığı bir ülke haline geldi.

Bosna Hersek'li politikacılar üzerlerine düşeni yapmadıkları sürece AB üyeliğinin gerçekleşemeyeceğini anlamalılar. Onlardan, partinin ve kendi cebini doldurmanın değil halkın çıkarlarına sahip çıkılmasının önemli olduğunu kavramalarını talep ediyorum.

DW: Üçlü devlet zirvesinin Sırp üyesi AB ile hazırlanan istikrar ve ortaklık anlaşmasını ret ediyor. Almanya bu durumda nüfuzunu nasıl kullanabilir?

Michael Brand: Anlaşma bloke edildiği sürece ilerleme olmayacaktır. Başbakan Merkel gerekli adımların atılması için elinden geleni yapacaktır ama daha önce de dediğim gibi sıra Almanya ve AB'de değil Bosna Hersek'in siyasetçilerindedir. Yönetim üzerindeki baskının sürdürülmesi, politikacıların seçiliş nedenlerine sadakat göstermeleri ve halkın sırtından kendi çıkarlarını kollamaktan vazgeçmeleri gerekir.

DW: AB daha ne kadar sabredecek? Ültimatom veremez mi?

Michael Brand: Almanya ve AB'nin BH ile daha fazla ilgilenmeleri gerektiğine inanıyorum. Baskı sürmelidir. Çünkü siyasi elitler yalnızca yeni yardım paraları geleceği zaman aralarında anlaşıyorlar. Yardımlar baskı aracı olarak kullanılabilir. Ancak Bosna Hersek'in dünyanın merkezi olmadığı da unutulmamalıdır. Bu nedenle siyasetçileri oynadıkları oyunların sonu olması gerektiğini bilmelidirler. Bosna Hersek'in önemi dünyadaki krizlere paralel olarak artmamıştır.

DW: Brexit, Bosna Hersek'in AB'ye entegrasyonu açısından nasıl bir anlam taşıyor?

Michael Brand: Britanya ayrılıyor diye otomatikman yeni üyelerin alınması söz konusu olamaz. AB ortak değerleri ve anlaşmaları olan bir topluluktur. Varılan anlaşmalara bütün üyeler uymak zorundadır.

Batı Balkan ülkeleriyle Bosna Hersek'e AB yönünde perspektif kazandırılması gerektiğine inanıyorum. Ancak şu da kesindir ki biz Batı Balkanlar'ın entegrasyonuyla AB'nin Balkanlaştırılmasını değil, güçlendirilmesini istiyoruz.

© Deutsche Welle Türkçe

Jasmina Rose