"Boğaziçi'ne kelepçe sivil darbenin fotoğrafı"
5 Ocak 2021CHP Genel Merkezi'nde siyaset muhabirleriyle buluşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkeyi yönetemediğini savunarak Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP'li bir rektörün atanması ve sonrasında bu atamayı protesto eden öğrencilere polisin müdahale edip üniversitenin kapısını kelepçelemesini "darbenin fotoğrafı" olarak niteledi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 12 Eylül 1980'de Kenan Evren eliyle bir darbe yaşandığına işaret ederek 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 20 Temmuz'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasıyla da "sivil darbe" yaşandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Erdoğan; partili olması, kendini alkışlaması şartıyla istediği rektörü atıyor. Akademik özerkliğin olmadığı yerde üniversite olmaz. Türkiye, sivil darbenin içindedir. Darbe döneminin o kelepçeden daha güzel fotoğrafı olabilir mi? 20 Temmuz darbesinin fotoğrafı" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, iktidara geldiğinde rektörleri üniversiteler seçiyordu, cumhurbaşkanı üç adaydan birini seçiyordu. 20 Temmuz’dan sonra seçim kaldırıldı. 12 Eylül darbesi ile 20 Temmuz darbesi arasında hiçbir fark yok" dedi.
Erdoğan, 2016'da çıkarılan OHAL kararnamesi çerçevesinde üniversitelere kendi belirlediği bir ismi rektör olarak atama yetkisi almıştı. O kararnameden önce üniversitelerde yapılan rektörlük seçimlerinde ilk üçe giren rektör adayından birini de cumhurbaşkanının rektör atama yetkisi vardı. O yetki de akademik özerkliğe aykırı olduğu gerekçesiyle eleştiriliyordu.
Erdoğan'ın Türkiye'de darbe yaşandığını reddedeceğini bildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a "Cesaretin varsa gel tartışalım. Televizyonda tartışalım" çağrısında bulundu.
"12 Eylül'den ne fark var"
Kılıçdaroğlu'na eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 27 Mayıs darbesi dönemine gönderme yaparak "Başbakan Adnan Menderes erken seçime gideceğini söyleseydi, darbe olmazdı" açıklamasının ardından iktidar cephesinden yükselen Başbuğ'un aslında muhalefetin sözcülüğünü yaptığı ve darbe imasında bulunduğuna dönük tepkiler hatırlatıldı.
CHP’nin darbeyi hiç savunmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, darbeye karşı çıkmanın herkesin görevi olduğunu belirtti ve Erdoğan yönetiminin 12 Eylül darbesi benzeri uygulamalarda bulunmakla eleştirdi:
"Biz hem askeri hem de sivil darbeye karşıyız. 12 Eylül'de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptıysa, 20 Temmuz'dan sonra da bunlar yapıyorlar. 15 Temmuz'u fırsat bilip OHAL ilan ettiler. Anayasa'yı değiştirdiler. Erdoğan'ı eleştirmeye kaç kişi cesaret ediyor, Evren'i kaç kişi eleştirebiliyordu. O zaman da parlamento askıya alınmıştı, şimdi de buna yakın bir tablo var."
Kılıçdaroğlu, MHP'den yükselen HDP’nin kapatılması yönündeki çağrıların kabul edilemeyeceğini söyledi. Siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmez unsuru sayan Kılıçdaroğlu, "Parti kapatılır mı, kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz, her şey yapılabilir. Ama doğru değil, demokratik standartları geriye götürür, var olan demokrasi kırıntısını da götürür. Her türlü eleştiriyi yapın ama kapatma yoluna giderseniz bu doğru değil" şeklinde konuştu.
"Erdoğan aciz, saldırıyor"
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın sürekli CHP’yi hedef almasının normal karşılanması gerektiğini de söyledi. "Çünkü söyleyecek hiçbir şeyi yok, gündem yaratamıyor. Birini düşmanlaştırması lazım. Aciz ve saldırıyor. CHP’den korkuyor" diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın kendisinden hemen sonra iktidara CHP’nin geleceğini bildiğini savundu.
"CHP iktidara geldiğinde devletin nasıl yönetileceğini 83 milyonun göreceği" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu sözlerini, "İsrafla, yolsuzlukla, liyakatsizlikle mücadele edeceğiz. Erdoğan da bunu biliyor. Gece de rüyasında en çok beni görüyor, kesin" şeklinde sürdürdü.
CHP'nin son 10 yılda en büyük değişimi yakalayan, Erdoğan'ın dokunamadığı tüm kesimlere ulaşan, en güven veren parti olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, hükümete "Erdoğan apartman görevlilerinin durumunu bilmez. Devleti soydular, soğana çevirdiler" eleştirisi getirdi.
"Kara para aklayan ülke"
Türkiye'nin AKP iktidarında 19'uncu yılını gördüğünü ve gelinen noktada insanların kısır tartışmalarla oyalandığını ifade eden CHP lideri, devlette liyakatın kalmadığını, torpilsiz iş yapılamadığını, ülkenin borç batağına sürüklendiği eleştirisinde bulundu.
Kılıçdardoğlu, "Ülkenin mağdurlarını biz savunacağız. Mutfaklarda yangın var. Sorunları çözecek insan 13 uçakla, 3 bin korumayla gezmez. Vatandaş, pazarlardaki artıklarla geçinmeye çalışıyor. İşsizlik, yoksulluk can yakıyor. Biz yeter artık diyoruz, vatandaş da yeter artık demeli" diye konuştu.
Hükümetin fuhuştan, uyuşturucudan, insan kaçakçılığından elde edilen paraların Türkiye’ye vergisiz nasıl getirileceği arayışı içinde olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "21'inci yüzyılın Türkiyesi, kara parayı aklayan ülke haline geldi. Vergi cennetlerinden gelecek paraya yüzde 30 vergi kesilecekti. Buraların belirlenmesi için kararname çıkacaktı. 2006'dan beri çıkmıyor. Erdoğan, bu soruya neden bir türlü yanıt vermiyor" diye çıkıştı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bütün sorumluluğu damadı Berat Albayrak'a yıktığını belirtirken "Kendini başarılı göstermek için damadı feda etti" dedi.
Kılıçdaroğlu'na göre Türkiye’de enflasyon daha da artacak. Gerçek rakamların açıklanmadığından yakınan Kılıçdaroğlu, "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’na dönüştü. Gerçek enflasyon, yüzde 36,7. Halkımızı eziyorlar" dedi.
Erdoğan'ın Merkez Bankası yönetiminde değişiklik yapmak yerine kendisinin istifa etmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Ama istifa edemez, çünkü kendini iktidara mahkum hissediyor. İktidardan gitmenin maliyetini o çok iyi biliyor. Erdoğan, tefecilere mahkum oldu" ifadelerini kullandı. Türkiye'ye yatırımcı gelmesinin de zor olduğunu öngören Kılıçdaroğlu, "Çünkü ülkede can ve mal güvenliği yok" görüşünü dile getirdi.
"Devlet bir kişiden oluşmuyor"
Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için muhalefet partilerinin ayrı ayrı çalışması olduğunu belirtirken, bu çalışmaların belli prensipler etrafında birleştirilip bir belgeye dönüştürülebileceği mesajını verdi. Kılıçdaroğlu, HDP’yle temas konusunda "Bizim için her siyasi parti değerlidir" demekle yetindi. Kılıçdaroğlu, İYİ Parti, Saadet ve Demokrat Parti'yle kurdukları Millet İttifakı'nda herhangi bir sorun olmadığını savundu.
Cumhur İttifakı'nın seçimin ancak 2023’te olacağına dönük mesajlarının aksine Türkiye’nin "öngörülemez bir atmosfere" sürüklendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin her an seçim olacakmış gibi hareket ettiğini, yakında Türkiye'yi sarsacak projeler açıklayacaklarını söyledi.
Muhalefet olarak cumhurbaşkanlığı seçimine bakışlarının iyi anlaşılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Kendimizi bir kişiye kilitlersek en büyük yanlışı yaparız. O bir kişi, yönetecek demek. Ama devlet bir kişiden oluşmuyor. Devleti bu çerçevede yöneteceksiniz. Bu algı yaratılmaya çalışıyor, tehlikeli. Bir kişi gelecek, bizi kurtaracak. Biz Ortaçağ’da mıyız? Bizi kurtaracak olan istişare, akıl, bilgi, ahlak, erdemdir. Bir felsefe bizi kurtaracak, bir kişi değil. O felsefeye kimler sahipse, birlikte çözülecek bu sorun. Ben olaya böyle bakıyorum. Kişisel olarak bir kariyer peşinde değilim. Benim sorunum Türkiye’nin sorunları, daha demokratik ve güzel bir ülkede yaşama arzusu" ifadelerini kullandı.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe