Türkiye ile ilişkiler nasıl şekillenecek?
9 Kasım 2020ABD'nin 46. başkanlığına Demokrat Parti'nin adayı Joe Biden’ın seçilmesiyle birlikte Ankara-Washington ilişkilerinde hangi konuların öne çıkacağı ve Biden’ın yaklaşımının nasıl olacağı merak konusu.
Trump’ın dört yıllık başkanlığında ikili ilişkilerin daha çok devlet başkanları düzeyinde kurulan diyalogla sürdürüldüğünü hatırlatan uzmanlar, şimdi kurumlararası ilişkinin baskın geleceği bir döneme işaret ediyor.
Bu ilişkinin Ankara açısından “Trump’la ilişki değil de, Amerika’nın kurulu yerleşik düzeniyle ilişki” olacağını söyleyen AKP’nin ilk dışişleri bakanı, emekli büyükelçi Yaşar Yakış DW Türkçe’ye “Trump Erdoğan’la da görüşüp yasamaya, yargıya müdahalede bulunuyordu. Biden döneminde bulunamayacak” diyor.
Yakış, bu öngörüsünü Amerika’da yasama, yargı ve yürütme güçleri arasındaki “kontrol ve denge” sistemine dayandırıyor.
Siyaset Bilimci Sezin Öney de DW Türkçe’ye Erdoğan’ın bir zamanlar “monşerler” diye tanımladığı Dışişleri Bakanlığı’nın daha etkin olması gereken bir döneme girileceğini söylüyor. Öney, “Çünkü Biden; kurumların işletilmesi için Ankara’ya baskı yapacak. İşlerini Trump gibi Erdoğan’la kişisel konuşmalarıyla halletme yoluna gitmeyecek.
Peki Biden’ın “daha aktif” olarak kullanılmasını tercih ettiği kurumlar arası ilişki, Ankara-Washington ilişkilerinde kısa vadede hangi başlıklarda kendini gösterecek?
S-400'ler ve yaptırımlar
Ankara-Washington ilişkisinde yeni dönemin en kritik konusunun Türkiye’nin Rusya’dan aldığı ve denemesini yaptığı S-400 hava savunma sistemiyle ilgili yaptırımların olması öngörülüyor.
Amerikan kongresinin bu yıl bitmeden yasalaştırmayı öngördüğü 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası, Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını istiyor. Trump’ın başkanlığı 22 Ocak’a kadar sürecek olsa da yasayı veto etmesinin söz konusu olamayacağı, çünkü kongrenin iki kanadında da yasanın çoğunluğun oyunu alacağı hesaplanıyor.
Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) olarak bilinen düzenleme, yetkilendirme yasasının 1292 sayılı bölümüne denk geliyor.
Yaptırımlar içinde Türkiye’ye ihracat- ithalat bankası desteğinin kesilmesi, Amerika ve uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi, Amerikan merkez bankasıyla doğrudan alışverişin koparılması ve döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması sayılıyor.
Başkan Joe Biden’ın yasanın yürürlüğe girmesinden en geç 30 gün sonra CAATSA’daki 12 yaptırım arasından en az 5 tanesini seçerek uygulaması gerekiyor.
Yaşar Yakış, Trump’ın CAATSA yaptırımlarını ertelediğini hatırlatırken, “Biden yasalar ne öngörüyorsa onu yapacaktır ve CAATSA’yı uygulamaya koyacaktır. Hangi yaptırımları tercih edecek göreceğiz ama Biden, yaptırım konusunda sistemin aldığı kararı hayata geçirecektir” değerlendirmesini yapıyor.
Sezin Öney de S-400’ler konusunun Amerika için bir “ulusal güvenlik sorunu” olduğunu belirtiyor ve “NATO müttefiki Ankara, Washington’a daha net bir yaklaşım sunmak durumunda. Hem Rusya’yla S-400 ilişkisi hem de NATO savunma sistemi içinde olmak Biden döneminde mümkün olmayacaktır” mesajı veriyor.
“Biden yargıya müdahale etmeyecek”
Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen’in iadesi ve Amerika’daki Halkbank davası da Ankara-Washington ilişkilerini yakın dönemde zorlayacak temel konular arasında gösteriliyor. Her iki konuda da Trump sürece müdahalesi ile hatırlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 yılındaki görüşmelerinde "Halkbank meselesini çözmesi için” Trump’a sürekli baskı yaptığına ilişkin haberler Amerikan basınına yansımıştı. New York Times gazetesi ilgili haberinde Trump’ın talimatlarıyla davaya bakan başsavcı Geoffrey S. Berman’ın engellenmeye çalışıldığını yazmıştı.
Yaşar Yakış, “Erdoğan’ın ricasıyla Trump’ın Amerikan yargısına müdahale ettiğini herkes biliyor artık. Ama Biden, böylesi bir müdahaleye izin vermeyecektir. Amerika’da yargı da, kurulu sistemine dönecek ve Ankara’nın iadesi için 84 klasörün gönderildiğini söylediği Gülen dosyasına –somut bir şey bulamadık- yanıtını verecektir” diyor.
ABD Başkanı'nı bekleyen Türkiye dosyası
“Obama’nın adamları”
Dış politika yazarı Semih İdiz ise Ankara-Washington arasındaki kritik başlıklarda Suriye konusunun da öne çıkacağını öngörüyor. Ankara’nın terörist olarak tanımladığı YPG’nin Washington’da itibarının yüksek olduğuna dikkat çeken İdiz, “YPG konusunda ikili ilişkilerde gerilim sürecektir. Ama eğer Ankara yüksek perdeden diyalog tarzını geride bırakmazsa – Ey Biden- tarzı konuşursa Biden da ona göre pozisyon alacaktır ve gerilim büyüyecektir” yorumu yapıyor.
Philip Gordon gibi Türkiye’yi yakından bilen “Obama’nın adamları”nın Biden’la çalışma olasılığının yüksek olduğuna da dikkat çeken İdiz, “Türkiye’yi tamamen yalnızlaştırmanın, yabancılaştırmanın Amerika’yı da kayıplara uğratacağı fikri Washington’ın aklında olacaktır. Ankara’nın vakit kaybetmeden makul ve yapıcı adımlarla ilişkileri geliştirecek formüller üzerinde durması gerekiyor” diyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe