Berlinli Türkler soykırım kararı hakkında ne düşünüyor?
2 Haziran 2016Gerek Alman gerek Türk kamuoyu iki haftayı aşkın bir süredir, Alman Federal Meclisi'nin "Ermeni Soykırım Tasarısı"nı oylama sürecine kilitlenmiş durumdaydı. Almanya'daki Türk sivil toplum örgütleri bu konudaki itirazlarını ve tepkilerini düzenledikleri protestolarla ve federal milletvekillerine gönderdikleri mektuplarla gösterdiler. Aynı şekilde karşıt görüşteki sivil toplum örgütleri ve Ermeni dernekleri de parlamenterlere tasarı lehinde oy kullanmaları yönünde çağrılar yaptı. Neticede Federal Parlamento oy çoğunluğu ile tasarıyı kabul etti. Tasarıya itiraz eden ya da mesafeli yaklaşan vekillerin oylamaya katılmadıkları toplantıya dair dikkat çeken ayrıntılardan biriydi.
Peki, Berlin'de yaşayan Türk kökenliler Federal Meclis'in bu kararı hakkında ne düşünüyor? Başkentte yoğun Türk nüfusuyla bilinen Kreuzberg'de nam-ı diğer "küçük İstanbul"da Türk kökenlilerin nabzını tuttuk...
"Siyasetçilerin değil, tarihçilerin kararı esastır"
Berlin'de fotoğrafçılık yapan Hacı Susam, 1915'te yaşanan acı olayları soykırım olarak değil, Osmanlı'da en sadık tebaa olarak bilinen Ermenilerin ihanetine karşı bir vatan savunması olarak niteliyor. Hacı Susam ayrıca Alman Meclisi'nin aldığı bu kararın bir bağlayıcılığı olmadığını ve siyasi kararların Türklere "soykırımcı" yaftası yapıştırma gücünün olamayacağını savunuyor. Böylesi bir kararın ancak arşivlerin açılmasıyla tarihçilerin verebileceğini ifade eden Susam, arşivler açıldığı takdirde Anadolu halklarının yeni toprak vaadleriyle nasıl birbirine düşürüldüğünün ve bunda sorumluluğu olan devletlerin de açık seçik görüleceğini söylüyor.
Özellikle Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine neden olan Almanya'nın Ermeni tehcir kararında da baskın rol oynadığını hatırlatan Türk kökenli fotoğrafçı, Almanya'nın önce kendi kapısının önünü temizlemesi gerektiğini belirtiyor.
"Almanya'daki Türkler hayal kırıklığına uğratıldı"
Kreuzberg'de bir Türk işletmesinde çalışan Cihan Başbay da Alman Meclisi'nin söz konusu kararının kabul edilemez olduğunu dile getiriyor. Başbay, belgelenemeyen ve tarihçilerin hemfikir olmadığı bir olayı bir oldu bittiyle kabul ettirmenin bir haksızlık olduğunu ve bu kararın 3 milyona yakın Türk'ün yaşadığı ve Türkiye ile derin bağları olan Almanya tarafından alınmış olmasının bir hayal kırıklığı yarattığını söylüyor. Başbay hiç bir somut ve yapıcı amaca hizmet etmeyen bu kararın, tarihte kabul edilmiş tek "soykırım" olan Yahudi soykırımını hafifletmek ya da normalleştirmek için kabul edilmiş olabileceğini iddia ediyor.
Müşteri temsilci olarak çalışan Hacer Tansık ise soykırım kararının Türk-Alman ilişkilerini zedeleyeceğini söylüyor. Geçmişte müttefik olan ve pek çok kez Türkiye'yi yarı yolda bırakan Almanya'nın bunu aldığı soykırım kararıyla da tescil ettiğini belirten Hacer Tansık, Almanya'daki Türklerin bundan fazlasıyla etkilendiğini, hayal kırıklığına uğradığını ifade ediyor. Müşteri temsilcisi, Almanya'da yükselen İslamofobi ve yabancı düşmanlığının da bu karardan beslenebileceği uyarısında bulunuyor ve Almanya'ya duydukları güveni kaybettiklerini söylüyor.
"Türkiye'nin geçmişle yüzleşmesinde bir adım olabilir "
Berlinli Türklerin büyük bir bölümü Alman Meclisi'nin aldığı "soykırım kararına" karşı çıkmakla birlikte, bu kararı destekleyen ve olumlu neticeler doğurabileceğine inanan Türk kökenliler de var. Döner işletmesi sahibi Hüseyin Ak, 1915 olaylarının İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Anadolu'da yaratmak istediği tek tip Müslüman ve Türk kimliğinin bir sonucu olduğunu belirtiyor.
Devlet aklıyla yürütülen bu yaklaşımın Anadolu coğrafyasında kardeşliğe zarar verdiğini söyleyen Ak, 1915'te Anadolu'da yaşayan gayrimüslümlerin oranının yüzde 25'lerde olduğunu, sonrasında ise yüzde 2'lere düştüğünü ifade ediyor. Hüseyin Ak, Alman Meclisi'nin aldığı bu kararla birlikte Avrupa'da Ermeni soykırım kararını kabul eden diğer ülkelerin de tastiklendiğini savunuyor. İşletmeci, böylesi olaylarla yüzleşmenin demokrasinin bir gereği olduğunu belirterek, bu tür kararların Türkiye'ye de bir işaret verdiğini söylüyor. Hüseyin Ak, "soykırım kararının" Türkiye'de insan haklarına ve demokrasiye inanan kesimde bu konuyu yeniden ele almak, üzerinde düşünüp yüzleşmek için bir motivasyon olacağına inanıyor.
"İnsan onuruna yakışmıyor"
Berlin'de yaşayan ve sosyoloji çalışmaları yapan Ali Çıtak, parlamentoların tarihle ilgili kararlar almasını prensipte doğru bulmadığını, ancak tartışmalı 1915 olaylarının açıklığa kavuşmasında siyasetin işlerliğinin kullanılabileceğini söylüyor. Çıtak, söz konusu olayların sistematik bir şekilde yapıldığını bu nedenle de soykırım olarak değerlendirilebileceğini şu sözlerle ifade ediyor:
" Bu konuda devletin verdiği bir karar var. Devlet,1915 yılında diyor ki; biz savaş halindeyiz, Ermeniler Ruslarla işbirliği yapıyor. Türk köylerini basarak, savaşta bizim elimizi zayıflatıyorlar. Dolayısıyla Osmanlı kendini koruma refleksi babında tehcir kararı alıyor. Düşmanımla işbirliği yapan düşmanımdır argümanıyla hareket ediliyor. Ancak bu karara dayanarak, boşaltılan Ermenilerin evleri yağmalanıyor ve tehcir yolunda başlarına gelen her olay mübah kabul ediliyor."
Gerçeğin bilinmesine rağmen "savaş haliydi" söylemi arkasına sığınmanın doğru olmadığını belirten sosyolog, "çocukların, savaşla ilgisi olmayan masumların öldürülmesi ne gerekçe ile olursa olsun ahlaka ve insan onuruna yakışmıyor" ifadesini kullanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Özlem Coşkun / Berlin