1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BDDK'nin kredi adımı şirketleri nasıl etkiler?

27 Haziran 2022

Şirketlere TL kredisi için dövizden vazgeçme uygulamasını değerlendiren ekonomistlere göre üretim yapan çoğu şirket bu karardan etkilenebilir.

https://p.dw.com/p/4DKIA
10, 20 ve 50 liralık banknotlar
BDDK kredi konusundaki kararı ile şirketlere "Bundan sonra TL kredilere erişmek istiyorsan elindeki dövizi satmak zorundasın" mesajı verdiFotoğraf: Reuters/M. Sezer

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 24 Haziran akşamında şirketlerin alacağı krediler konusunda yeni bir karar açıkladı. Buna göre bağımsız denetime tabi olan, 15 milyon TL ve üzeri yabancı para varlığı bulunan ve döviz varlığı şirketin aktif toplamının ya da 1 yıllık satış hasılatının yüzde 10'unu aşan şirketler TL kredilere erişemeyecek.

Yani BDDK bir anlamda ilgili şartları taşıyan şirketlere, "Bundan sonra TL kredilere erişmek istiyorsan elindeki dövizi satmak zorundasın" demiş oldu.

Cuma akşamı açıklanan kararın ardından Pazar günü yeni ve daha detaylı bir açıklama yapan BDDK, şu ifadelere vurgu yaptı: "Bazı şirketlerin, döviz borcu ya da döviz yükümlülüğü olmamasına hatta döviz pozisyon fazlası bulunmasına rağmen, TL kredi kullanarak döviz alımı gerçekleştirdikleri ve döviz pozisyonu tuttukları görülmüştür. Yani üretime, istihdama, yatırıma gitmesi gereken uygun koşullu TL ticari kredi kaynakları, gerçek bir ihtiyaç olmadığı halde bazı şirketlerce döviz alımı amacıyla kullanılmaya devam etmektedir."

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat'a göre şu anda halka açık ya da kapalı olan şirketler arasında bu düzenlemeden etkilenecek şirket sayısı yaklaşık bin civarında. Borsadaki şirketlerin arasında düzenleme kapsamına girecek şirketlerin ise 195 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Ekonomistlere göre hem bankacılar hem de şirketler tarafında uygulamanın nasıl uygulanacağı tam olarak anlaşılamadı. Zira bazı bankaların da detaylar belli olana kadar ticari müşterilerinin kredi taleplerini ertelediği belirtiliyor.

Şirketleri ne kadar etkiler?

Türkiye'ye uzun süredir döviz ve doğrudan yabancı sermaye girişi olmadığını belirten TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat, "Kısacası döviz girişi olmadığı için ve kamu reel sektörün elinde fazla miktarda döviz tuttuğunu düşündüğü için böyle bir adım atıyor. Net bir şekilde TL kredisi almak istiyorsan elindeki dövizleri bozdurman gerek diyor" ifadelerini kullanıyor.

BDDK da bu noktada şirketlerin ucuz TL kredilerini üretim için kullanmadığını belirtiyor.

Ekonomist Arda Tunca ise alınan karar sonrasında çok sayıda şirketin olumsuz etkileneceğini söylüyor. Tunca, "Türkiye'nin üretim yapısı gereği üretim ve ihracat yapmak için üreticilerin ithalat yapması gerekiyor. Bu onlar için bir zorunluluk. Şirketler üretim yapmak için döviz almak zorundalar. Ellerindeki dövizi bozdursalar bile bir süre sonra ithalat yapmak için tekrar döviz almak gerekiyor.  Yani döviz almadan hayatlarını sürdürmeleri mümkün değil" diyor. 

İş dünyasından gelen ilk açıklamalar ise kararın çok sert etkilere neden olmayacağı yönünde.

Piyasa ekonomisine müdahale yorumlarının iyi niyetten uzak oluğunu söyleyen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı "BDDK'nın hamlesi ile döviz arz-talep dengesi, Türk lirası lehine, çok daha makul düzeylere gerileyecektir" derken Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran ise kararın ticaret ve üretime olumlu yansımasını beklediklerini söyledi.

Gün içinde Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yapılan bildirimler ve açıklamalar oldu. Bu kapsamda BİM, Karsan, İttifak Holding, Uşak Seramik, İmaş Makine, İzmir Fırça, Selva Gıda ve Adesa Gayrimenkul genel olarak bu karardan kendilerinin olumsuz etkilenmeyeceğini açıkladı.

BİM açıklamasında "Makro bakış açısı gerektiren sorunlar, mikro yöntemlerle çözülemez. Mikro yöntemler sadece tutarlılık adına ana stratejinin tamamlayıcısı olabilir. Piyasaların beklentisi öngörülebilirlik ve güvendir" dedi.

"Yatırım talebi azalabilir"

Ulusoy Un ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Sektörümüzdeki birçok şirketin yüzde 10 sınırına takılmasını beklemiyoruz. Yine de sınırı aşan şirketlerin, TL kredi yerine YP (yabancı para) kredilere talebinin artmasını bekliyoruz. YP kredilerin kur riskini sınırlandırmak için de akabinde YP/TL türev ürünlere olan talep artacaktır. TL krediye erişimin şirketler tarafında sınırlandırılması, bir anlamda kredi genişlemesinin yavaşlaması, döviz talebi ve mal talebini azaltarak enflasyona olumlu katkı sağlayabilir. Ancak eş zamanlı olarak yatırım talebini de azaltacaktır. Çünkü yatırımlar sadece yatırım bedeli ile yapılamıyor, işletme sermayesi ihtiyacı da var. İthalat ihracat nakit akışı için YP tutan bir şirket, iç piyasa için bir yatırım yapmaktan çekinebilirler."

Ekonomistlere göre şirketler bu durumda Eurobond ve döviz cinsinden yatırım fonlarına yönelebilir. Doç. Dr. Atılım Murat, bu noktada BDDK'dan yeni adımlar gelebileceğinden bahsediyor. Murat, "Eurobond ve diğer araçlar şimdilik kapsama alınmadığı için şirketler tarafında bir ilgi olabilir. Ancak aşırı bir ilgi olması durumunda daha önce alınmış kararları tamamlayıcı olacak şekilde yeni kısıtlamalar getirilebilir" diyor.

Şirketler KKM'ye gider mi?

Murat'ın bu konuda altını çizdiği diğer nokta ise Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması. Zira "liralaşma" olarak da adlandırılan politika çerçevesinde atılan adımların çoğu KKM'yi işaret ediyor ya da teşvik ediyor. Bu uygulama için yapılan yorumların ağırlıklı kısmında da şirketlerin fazla dövizlerinin KKM'ye çekilmesinin amaçlandığı değerlendiriliyor.

KKM'de de bazı değişiklerin yapılması gerektiğini vurgulayan Murat, "Eğer siz şirketlerin döviz varlığını KKM'ye çekmek istiyorsanız burada vadelere bir düzenleme yapmanız gerekiyor. Kimse uzun vadede KKM'ye gelmek istemeyebilir. Bunun için siz vadeleri bir aya kadar çekebilirsiniz belki. O zaman şirketler için daha olumlu karşılanabilir" yorumunu yapıyor.

Ekonomist Arda Tunca ise bu ve benzer adımların piyasadaki işleyişi bozduğunu şirketlerin hayatta kalmak ve ihtiyacı olan dövize ulaşmak için mutlaka yan yolları deneyeceğini söylüyor. Tunca'ya göre şirketler bu yolları denemekte çok zorlanmaz zira bilançolarda bazı değişiklikler kolay şekilde gösterilebilir.

Karar Türk Lirası'nı nasıl etkiledi?

BDDK'nın kararı sonrasında Türk Lirası yeni haftaya dolar karşısında yüzde 6'yı aşan bir kazançla başlasa da gün için dalgalı bir seyir izledi ve günü yüzde yaklaşık yüzde 2 seviyesinde bir kazançla kapattı.

Türk Lirası haftaya dalgalı bir seyir izleyerek başladı
Türk Lirası haftaya dalgalı bir seyir izleyerek başladıFotoğraf: Emre Eser/DW

Atılım Murat, şu anda TL'nin dolar karşısında önümüzdeki süreçte yavaş yavaş güç kaybetmesini beklediğini belirterek şöyle dedi: "Güçlü bir TL ithalatçıya yarar. Ama kısmen veya net ihracatçılar da doların daha yukarıda olmasını istiyor. Ama gelinen noktada doların güçlenmesi daha ihtimal dahilinde.

Arda Tunca ise bu adımın da geçmiş dönemlerde olduğu gibi sorunun temelini çözmediğini aksine TL'nin güçlenmesi için yeterli olmayacağını vurguluyor.

Ekonomist Mahfi Eğilmez de kendi bloğunda yaptığı değerlendirmelerde ve yorumlarda TL'nin dolar karşısında güç kaybetmesinin daha olası olduğunu ifade etti. Eğilmez, atılan bu adımı ise sermaye kısıtlaması olarak tanımladı. Eğilmez'in üzerinde durduğu diğer bir konu ise KKM'ye gelen paranın da aslında dolarizasyonu arttırdığıydı. Zira Eğilmez, dövize endeskli mevduat hesaplarının da dolarizasyon hesabına dahil edilmesi gerektiğini söylüyor.

Bir politika değişikliği mi?

Yakın döneme kadar hükümet kanadından yapılan bütün açıklamalarda ekonomide atılan her adımın üretim ve istihdamı arttırma niyeti taşıdığı vurgulanıyordu. BDDK bu adımda da aynı vurguyu yaparak şirketlerin TL kredilerini başka amaçlarla kullandığına işaret etti ve ona bir önlem alındığını ifade etti. BDDK Başkanı Akben, uygulamaya ilişkin "Kredi sisteminin etkin şekilde çalışması ve kredilerin amacına uygun bir şekilde kullanılması için alınmış bir makro ihtiyati tedbirdir. Karar aynı zamanda, dövizin gerçekten ihtiyaç olan alanlarda kullanılmasına ve enflasyonun kontrol altına alınmasına da olumlu katkı sağlayacak" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı da "Kredi piyasasının gelişmesine yönelik alınan tüm tedbirler Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde selektif kredi yaklaşımımızı ve finansal istikrarı destekler niteliktedir" açıklamasında bulundu.

Selektif kredi politikası daha çok ekonomik kalkınmayı amaçlayan, belli sektörlerin desteklendiği ve düşük faiz gibi kolaylıkların sağlandığı bir politika olarak tanımlanabilir.

Geçtiğimiz hafta konut kredilerinden kredi kartı harcamalarına kadar bazı alanlarda kredi kullanımı sınırlandıran yeni adımlar da atılmıştı.

Yani son dönemde olduğu gibi BDDK'nın bu kararı sonrası yapılan açıklamalarda da benzer noktalar vurgulandı.

Ancak ekonomistlere göre hükümet uzun süredir devam ettiği kredi genişlemesinden vazgeçerek adım adım yeni uygulamalarla hem bir sıkılaştırma politikası uyguluyor hem de enflasyonun üzerindeki baskıyı hafifletmeye çalışıyor.

Bol kredi anlayışındaki yanlışın hükümet tarafından görüldüğünü ve kabul edildiğini söyleyen Arda Tunca, "Kredi genişlemesi üzerine bir ekonomi yaratıldı. Hem vatandaşlar hem şirketler kredilere çok fazla alıştı. Hatta sadece kredilerle tüm işleri yürütebilir hale geldiler. Şimdi kredi musluklarının bu şekilde kesilmesi toplumun önemli bir bölümünü etkileyecektir. Uzun süredir kredi genişlemesinin yanlış olduğunu söylüyorduk. Aniden buraya neşter vurmak ise beraberinde ekonomik daralmayı getirecektir" değerlendirmesinde bulunuyor.