'AB’den vazgeçmeyiz'
12 Nisan 2012Türkiye’nin AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği üyeliğinin yarım asırdan bu yana Türkiye’nin stratejik bir hedefi ve devlet politikası olduğunu vurgulayarak, “Birtakım dar vizyonlu siyasilerin sorumsuzca tavırları nedeniyle biz bu stratejik hedefimizden ve devlet politikamızdan vazgeçecek değiliz” dedi.
14 Nisan 1987’de, o dönemdeki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na tam üye olmak için başvuran Türkiye, 25 yıldır AB’nin bekleme odasında. Deutsche Welle Türkçe’nin sorularını yanıtlayan AB Bakanı Bağış, bazı Avrupalı siyasetçileri eleştirdi, reformlar ve AB süreci konusunda kararlılık mesajı verdi.
“Tam üyelik başvurumuzun üzerinden, evet, 25 yıl geçti ama bizim AB’ye ilk başvurumuz 1959 yılına dayanıyor. Yani yarım asırdır biz bu sürecin içindeyiz” diyen Bağış, üyelik müzakerelerinde, AB’ye uyumda Türkiye’nin başarı gösterdiğini ancak siyasi gerekçelerle engellenmeye çalışıldığını söyledi.
Bakan Bağış, şunları kaydetti: “3 Ekim 2005 tarihinde başladığımız katılım müzakerelerinde 13 faslı açmış ve bunlardan birinin hem açılışını, hem kapanışını gerçekleştirmiş durumdayız. Maalesef siyasi engeller nedeniyle müzakere sürecinde bir tıkanıklıkla karşı karşıyayız. Eğer bu engeller olmasaydı şu anda birçok fasılda müzakereleri açıp kapamış olacaktık.”
Türkiye kendi takviminde ilerliyor
AB tam üyeliği için Türkiye’nin, 35 müzakere başlığında uyum çalışmalarını başarıyla tamamlaması gerekiyor. Ancak Kıbrıs sorunu nedeniyle, 8 müzakere başlığı geçici olarak askıya alınmış durumda. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Fransa da, tam üyelik öngördüğü gerekçesiyle, 5 müzakere başlığının açılmasını bloke ediyor.
AB Bakanı Bağış, bu engellere rağmen Türkiye’nin kendi oluşturduğu takvim doğrultusunda, müzakereler sürüyormuş gibi, AB müktesebatına, kriter ve standartlarına uyum çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı. Bağış, AB Komisyonu’nun da müzakerelerdeki tıkanıklığı aşıp süreci hızlandırmak istediğini, Brüksel’in üzerinde çalıştığı Pozitif Gündem’in de Türkiye’nin kararlılığının göstergesi olduğunu kaydetti.
Türkiye için AB sürecinin, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin bir aracı olduğunu ifade eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yarım asırdan bu yana da Türkiye’nin stratejik bir hedefi ve devlet politikasıdır. Birtakım dar vizyonlu siyasilerin sorumsuzca tavırları nedeniyle biz bu stratejik hedefimizden ve devlet politikamızdan vazgeçecek değiliz. Nitekim reform gündemimize baktığınızda da bu kararlılığı ve iradeyi görürsünüz.”
Reform sürecinin yavaşladığı eleştirilerinin doğru olmadığını ifade eden AB Bakanı, “Bugün acaba hangi Avrupa ülkesinde Türkiye’deki gibi bir reform hızı ve değişim iradesi mevcut?” ifadelerini kullandı.
‘AB’nin sorunlarını Türkiye çözer’
Avrupa Birliği’nin bugün karşı karşıya oluğu ekonomik ve siyasi sorunların Türkiye’nin üyeliğinin taşıdığı önemi ortaya koyduğunu kaydeden AB Bakanı Egemen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi Türkiye’dir. Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin çevresindedir. Doğu’nun en batısında, Batı’nın en doğusunda yer alan Türkiye stratejik öneme sahip bir coğrafyaya sahiptir.”
Küresel krizle birlikte, yabancı düşmanlığının artış eğilimi gösterdiği, sınır dışı edilmelerin yaşandığını ifade eden Bağış, “Bütün bunlarla birlikte özgürlüklerin kısıtlandığı bir Avrupa manzarası her şeyden önce Avrupa Birliği’nin varlığına bir tehdittir. Bu tehdidi bertaraf edebilecek yegâne faktör de Türkiye’nin AB üyeliğidir” şeklinde konuştu.
“Arap Baharı sürecinde bölge halklarına demokrasi ve özgürlük ışığı yakabilen, umut verebilen ender ülkelerden biri Türkiye’dir” diyen Bağış, AB üyeliğinin Avrupa ile bu bölge arasında da önemli bir köprü oluşturacağına işaret etti.
Bakan Bağış Avrupalı mevkidaşlarına, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin yeniden canlandırılması için çağrıda bulunurken, şunları söyledi: “Avrupa Birliği bize göre tarihin en büyük barış projelerinden biridir ve bu barış projesinin varlığı ancak entegrasyon ve genişleme ile mümkündür. Kendi içine hapsolan, hazmetme kapasitesini tartışan, temel felsefesini unutup gündelik siyasi tartışmalara hapsolan bir Avrupa Birliği’nin dünya meselelerine de söyleyecek bir sözü kalmaz. Dolayısıyla zaman herkesin akıl ve sağduyu etrafında birleşmesinin zamanıdır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Ayhan Şimşek / İstanbul
Editör: Ercan Coşkun