Bağdat'ta siyaset çıkmazda
3 Mayıs 2016Bağdat'ta hafta sonu Yeşil Bölge'ye giren göstericiler parlamento binasını yerle bir etti. Camlar kırıldı, mobilyalar parçalandı. Ancak ülkede siyasetin enkazını toparlamak, kırık cam parçalarını temizlemekten çok daha zor. Irak Başbakanı Haydar El İbadi'nin bakanlıkları mezhepsel ve etnik aidiyetlere göre paylaştırma girişimi üçüncü kez başarısızlıkla sonuçlandı. Gerginlik şiddete dönüştü. Başkent Bağdat'ta toplanan kalabalık sıkı güvenlik önlemleri altındaki Yeşil Bölge'yi çevreleyen beton barikatları yardı, parlamentoya akın etti. Milletvekilleri araçları ile kaçmaya çalışırken, güvenlik güçleri ise kalabalığa müdahalede bulunmadı.
Friedrich-Ebert Vakfı'nın Ürdün temsilcisi Anja Wehler-Schöck, terör saldırılarına karşı korunan Yeşil Bölge'ye göstericilerin bu şekilde hücum edilebilmesini "akıl almaz" diye değerlendiriyor. Wehler-Schöck, "Burada söz konusu olan tek bir kontrol noktası değil, silahlı askerler ve tanklarla korunan bir dizi kontrol noktası" diyor. Yeşil Bölge'de Irak Parlamentosu ve bakanlıkların yanı sıra çok sayıda büyükelçilik ve BM temsilciliği de bulunuyor. Wehler-Schöck, ortalığın kan gölüne dönüşmemesi için askerlerin kalabalığa karşı sessiz kalmayı tercih ettiği görüşünde.
Parlamentoda selfie
Ancak birçok Iraklı gösterici için parlamentoya düzenlenen baskın bir bayram gibiydi. Girişi yasak olan salonlarda ellerindeki bayraklarla dans edip cep telefonları ile selfie fotoğraflar çektiler. Ülkenin geri kalanına sadece belirli saatlerde elektrik verilirken Yeşil Bölge'deki refaha duydukları öfkeyi de dile getirdiler.
Anja Wehler-Schöck'e göre bu baskını Irak'ta aylardır felce uğramış olan siyaset ve ekonomideki durgunluk tetikledi. Ülkenin büyük bir bölümünü terör örgütü IŞİD kontrolü altında tutarken Irak hafta sonu yine intihar saldırılarına sahne oldu. Halkın temel ihtiyaçları da karşılanamıyor. Bu nedenle Iraklılar arasında siyasi elitin sadece kendi ayrıcalıkları ilgilendiği algısı giderek yayılıyor.
Mezhep yerine uzmanlık
Yeşil Bölge'ye düzenlenen protestonun çağrısı Şii lider Mukteda El Sadr'dan gelmişti. Reform talebiyle aylardır ülkede protesto gösterileri düzenleyen El Sadr yanlıları, hükümetin nisbi temsil sistemine göre kurulmasına karşı. Sadr yanlıları, mezhep ve etnik grupların çoğunluğuna göre bakanlıkların dağıtılması yerine hükümet üyelerinin teknokratlardan seçilmesini talep ediyor. Ancak Sadr yanlılarının bu talebine diğer partiler sıcak bakmıyor.
Irak nüfusunun üçte ikisini Şiiler oluşturuyor. Parlamentoda da Şii ittifak çoğunlukta. Ancak buna rağmen birlikte hareket etmeyi şimdiye kadar başaramadılar. Aynı şekilde Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasındaki güvensizliği aşmak hedefiyle iki yıl önce başbakanlık koltuğuna oturan Şii politikacı Haydar El İbadi de hedeflerini şimdiye kadar hayata geçiremedi.
Kuzey Irak'ın Erbil kentindeki Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü (Middle East Research Instituts) Başkanı Dilaver Alaaddin, "Başbakan kabineyi yeniden oluşturmak istiyor, ancak arkasındaki halk desteği çok zayıf" değerlendirmesini yapıyor. Alaaddin, El İbadi'yi destekleyen milletvekillerinin sayısının da bir elin parmaklarını geçmediğini belirtiyor. Alaaddin, "El İbadi'nin en büyük siyasi rakipleri kendi partisinden ve eski hasımları" diyor. Dilaver Alaaddin'e göre, El İbadi oyalayıcı ve popülist icraatları ile yaşanan anarşiden sorumlu.
Siyasi elitin başarısızlığı
Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Başkanı'na göre ülkedeki siyasetçilerin tümü başarısız. Sadr Hareketi'nin ülkede değişimi temsil ettiğini belirten Alaaddin, ancak onların da kendi çıkarlarını gözettiğini ifade ediyor. Kürt bölgesinin eski Yüksek Öğrenim Bakanı Alaaddin, "Onlar da diğerlerinden iyi değil" değerlendirmesini yapıyor.
Şii komşu İran'ın da Bağdat siyasetindeki etkisi büyük. Bu hafta sonundaki gösteri de bu yüksek sesle dile getirildi. Friedrich-Ebert Vakfı'ndan Anja Wehler-Schöck "Parlamentodaki birçok göstericinin 'İran dışarı' diye bağırması sürpriz değildi" diyor. Öte yandan Irak'taki Şiilerin dini lideri Büyük Ayetullah El Sistani, şu anda yaşananlara mesafeli. Iraklı ve İranlı Şii dini liderler arasında fark olduğunu ve El Sistani'nin kendini siyasi bir lider gibi görmediğini belirten Wahler-Schöck, İran'da ise son sözün dini liderde olduğuna dikkat çekiyor.
Hükümet bölgesine sıçrayan gösterilerin bundan sonra nasıl devam edeceği ise şimdilik bilinmiyor. Ancak ülkede ya bir hükümet kurulması ya da parlamentoda çoğunluğu onayı ile kapsamlı bir reforma gidilmesi gerekli. Öte yandan şu anda milletvekillerinin güvenli bir yerde bir araya gelmeleri mümkün görünmüyor. Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dilaver Alaaddin erken seçim de bir seçenek diyor ve ekliyor: "Aksi halde kaos ve şiddeti sona erdirmek gerekir".
© Deutsche Welle Türkçe
Andreas Gorzewski