1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özgürlüğünün öncüsü

9 Ağustos 2011

”Kabul Weekly” gazetesinin sahibi Fehim Daşti, eleştirmekten korkmuyor. Daşti, Taliban’a karşı ve basın özgürlüğü için verdiği mücadele ile Afganistan’da tanınan bir isim.

https://p.dw.com/p/127Jh
Fehim Daşti
Fotoğraf: DW / M. Gerner

Afganların çoğu için 11 Eylül 2001 yerine 9 Eylül 2001 unutulmayacak bir tarih. Zira o tarihte, Afganistan’ın tanınmış muhalif lideri Ahmet Şah Mesud, El Kaide teröristleri tarafından düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti. Kuzey İttifakı’nın lideri olan Ahmet Şah Mesud, Taliban’ın henüz ele geçiremediği son toprakları savunmak için çaba gösteriyordu. Fehim Daşti de, saldırı sırasında oradaydı. Saldırı anını anlatan 38 yaşındaki Daşti, ”üstünde patlayıcı madde bulunan iki kişinin tam yanındaydım” diyor. Saldırıdan kısa bir süre önce Şah Mesud’un yanında bazı adamları ile Daşti ve iki gazeteci vardı. Bir kaç saniye sonra ise o iki gazetecinin terörist olduğu anlaşıldı. Daşti, patlama sırasında, iki gazetecinin arkasında oturduğunu anlatıyor.

Eylülde kader günü

El Kaide’nin görevlendirdiği iki terörist, fotoğraf makinesine yerleştirilen bombanın fitilini ateşledi. Odada bulunanların bir kısmı, anında öldü. Hayatını kaybedenler arasında Taliban’a ve Rus işgaline karşı mücadele veren karizmatik lider Ahmet Şah Mesud da bulunuyordu. Daşti, o anı düşündüğünde, ”aslında bombanın ilk önce bana isabet etmesi gerekiyordu, ben onların yarım metre kadar arkasındaydım, Mesud ve diğerleri ise iki-üç metre daha uzaktaydı” diye anlatıyor. Daşti, saldırıdan sağ kurtuldu. Vücudunun her yeri yanık yaralarıyla doluydu. Saçları yanmıştı. Bedenindeki yaralar zamanla iyileşse de, Mesud’un ölümü hayatında derin bir boşluk yarattı. Daşti ile Mesud’un ortak yanlarından biri aynı memleketten olmaları. Her ikisi de Rus işgaline karşı efsanevî bir şekilde direniş gösteren Penşir Vadisi’nden geliyor. Sovyet ordusunun burayı ele geçirme girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlandı. Vadinin çevresinde bugün hâlâ enkaza dönüşmüş tanklar bulunuyor. Daşti, ”Kızıl Ordu yedi kere havadan ve karadan saldırdı ama vadiyi ele geçirmeyi başaramadı” diyor. Kendisine Mesud’u örnek alan Daşti, ”bunun onun başarısı” olduğunu söylüyor.

Daşti, kendine örnek aldığı Mesud'un fotoğrafının önünde
Daşti, kendine örnek aldığı Mesud'un fotoğrafının önündeFotoğraf: DW/Martin Gerner

Daşti, lise yıllarında Mesud’un yanında savaşmak istiyor. Ancak Mesud onu, ”önce okulunu bitir" diyerek Kabil’e geri gönderiyor. Fehmi Daşti, okulu bitirince, Mesud’un bölgedeki etkisine ilişkin belgesel bir film çeken ekibe katılarak, muhabir olarak mücahitlere eşlik ediyor. 1993 yılında da, ”Kabul Weekly” adlı haftalık bir gazete çıkartmaya başlıyor. Daşti, gazetecilik yaptığı ilk yılları şu sözlerle anımsıyor: ”Her yerde savaş vardı. Patlamalar. Gözümün önünde ölen insanlar. Ama o zamanlar gençtim. İşimin, bunlar hakkında haber yapmak olduğunu düşünüyordum.”

Basın özgürlüğü ödülü

Fehmi Daşti, 2002 yılında ”Kabul Weekly”i yeniden çıkartmaya başladı. Gazete, Taliban dönemindeki savaş nedeniyle yayımlanamıyordu. İlk başta gazeteye dış ülkelerden para yardımı yapıldı. Ancak Daşti, Karzai hükümetini eleştiren isimlerin başında geliyordu. Daşti’ye göre, Karzai demokratik ilkeler yerine Afgan aşiretlerinin kurallarına daha çok uyuyor. Daşti eleştirileri sonucunda şöyle bir uyarı alıyor: ”Bir gün hükümette önemli yeri olan bir kişi yakında bir trafik kazası geçirebileceğimi ima etti.” Daşti, öldürülme planlarına adeta alay ederek karşılık veriyor.

Kabil'deki İngiliz birlikleri
Daşti, NATO birliklerinin ülkeden erken çekilmesi konusunda uyarıda bulunuyorFotoğraf: picture-alliance / dpa

Afganistan'da 2009 yılında seçimler yapıldı. Seçimlerin sonrasında bir milyondan fazla sahte oy pusulası olduğu ortaya çıktı. ”Kabul Weekly” de seçimlerde hile yapılmasını eleştiriyor. Bu eleştiri, ciddi sonuçlar doğuruyor. Daşti olanları, ”Karzai’nin kampanyasına destek veren bazı firmalar, bize de ilan veriyordu. Ancak eleştirel haberlerimizi okuyunca, bu reklamlardan vazgeçtiler” sözleriyle anlatıyor. Reklam gelirlerinin düşmesine rağmen, Daşti 2011 yılının mart ayına kadar gazeteyi çıkartmaya devam ediyor, ancak sonunda gazetesini kapatmak zorunda kalıyor. Daşti, kendisini Hindikuş Dağları’nın eteklerinde gelişen neoliberal piyasa ekonomisinin mağdurlarından biri olarak görüyor.

Birliklerin çekilmesinin sonrasındaki bilinmeyen gelecek

Ancak Daşti, Batılı ülkelerin Afganistan misyonunun yararlı yanları da olduğuna inanıyor. Daşti, ”Beş bin yıllık tarihimizde ilk kez Afgan halkı yabancı güçlerin topraklarındaki varlığını kabul ediyor” diyor. Daşti, Kabil’de eşi ve üç çocuğuyla birlikte Sovyet döneminden kalma toplu konutların bulunduğu bir semtte oturuyor. Bölgedeki evler, ısıtma sistemi bulunduğu için tercih ediliyor. Daşti, eski fotoğrafları karıştırıyor. Kahraman olarak gördüğü Mesud’un fotoğraflarını buluyor. Diğer yandan Kabil halkının bir bölümü ise 90’lı yılların başında farklı mücahit gruplar arasında yaşanan çatışmalardaki bombardımanlardan ve çok sayıda kişinin ölümünden Mesud’un da sorumlu olduğunu düşünüyor.

Fehim Daşti iki yaşındaki oğlu Yusuf ile birlikte
Fehim Daşti iki yaşındaki oğlu Yusuf ile birlikteFotoğraf: DW/Martin Gerner

Daşti'nin kafasında ülkenin şu andaki durumuyla ilgili soru işaretleri mevcut. Zira Taliban ile pazarlık yapılamayacağı kanâatinde. Daşti, NATO’ya ait birliklerin 2014 yılına kadar çekilecek olmasını da şu sözlerle eleştiriyor: ”Daha önceden belirlenen zaman planına uyarsak, hata yaparız.” Daşti, uyarısına adeta iğneli sözlerle devam ediyor: ”Biz Afganlar büyük bedeller ödemiyoruz. Çünkü bir kaç okul ve hastaneden başka kaybedecek hiç bir şeyimiz yok. Sadece bir kaç okul ve hastane. Bir kaç da can.” Geçen 30 yılda Afganistan’da yaşanan savaşlarda iki milyondan fazla kişi yaşamını yitirdi. Daşti, sözlerini şöyle sürdürüyor: ”Fakat Afganistan’daki bu savaş başarıyla sonuçlanmazsa, yarın bu savaşı Berlin’de vermek zorunda kalacaksınız. Paris, Londra, Madrid ve Amerika’da.”

© Deutsche Welle Türkçe

Hazırlayan: Martin Gerner / Çeviri: Jülide Danışman

Editör: Ahmet Günaltay