1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Aydın Üstünel24 Aralık 2007

ABD'de FBI'ın kurmayı planladığı veri tabanı, İsrail hükümetinin yeni yerleşimleri, Almanya'da ücret ve aile politikası tartışmaları, Alman gazetelerinin haber, yorum ve analiz sütunlarında öne çıkan başlıca konulardan.

https://p.dw.com/p/CfiO
Fotoğraf: DW

Hannover’de çıkan Neue Presse, Amerikan federal soruşturma bürosu FBI’ın, 1 milyar dolarlık yeni yatırımla, dünyanın en büyük insan tanımlama veri tabanını kuracağı yönündeki son haberleri, yorum sütununa taşımış:

“Amerikan gizli istihbarat servislerinin toplama tutkusu, yeni bir olgu değil. “Biri bizi gözetliyor”cular 2001 yılında Muhammed Atta ve kafadarları hakkında bir dolu bilgi toplamış, ancak bu bir dolu bilgi bir türlü akıllıca değerlendirilememiş ve 11 Eylül saldırıları engellenememişti. Ayrıca bu dedektiflik tutkusu, birçok turistin ABD’ye gitme planından da vazgeçmesine neden oluyor. Ama Amerikalılar’ı gerçekten de FBI’larıyla tek başlarına bırakmak doğru olur mu?”

Braunschweiger Zeitung adlı gazete ise İsrail hükümeti’nin işgal altındaki Arap topraklarında başlattığı yerleşim birimlerini genişletme çalışmalarına hız vermesini değerlendiriyor yorumunda:

“İsrail Başbakanı Ehud Olmert, siyasi skandallar yüzünden zayıf düşmüş durumda. Ayrıca bir barış vizyonuna sahip bir hükümet başkanı izlenimi de uyandırmıyor. Bu yüzden de, işlerin “eski tas, eski hamam” zihniyetiyle devam etmesi ve yerleşim birimlerini genişletme çalışmalarına hız verildiği haberi pek sürpriz yaratmıyor. Bu yerleşim birimlerinden birinin Doğu Kudüs’te olması, Filistinliler’in her iki kanadını da kızdıracak ve provoke edecektir. ABD ve AB, Ortadoğu’da sadece uyaran veya ödeme yapan seyirci konumunda. Anlaşmazlıkta taraflar, Annapolis Zirvesi’nde varılan uzlaşmayı somut adımlarla hayata geçirmedikleri takdirde, iyimser olmak için herhangi bir neden yok. Bu bilgilerin ışığında, bağımsız ve ayakta kalmayı başarabilecek bir Filistin devletinin kurulacağına inanmak da saflık olur.”

Frankfurter Allgemeiner Zeitung ise, Almanya’da son gün ve haftalara damgasını vuran farklı maaş tartışmalarını ele almış bu sabahki yorum sütununda:

“Sevgi bayramı olarak da bilinen Noel, para bayramına döndü. Büyük şirketlerin yöneticilerine verilen maaşlardan, sporcuların transfer ücretlerine, asgari ücretten, mütevazilik anlayışına kadar, tüm tartışmalar para ekseninde dönüyor. Ancak Federal Meclis Başkanı’nından, İşverenler Birliği Başkanı’na, parti liderlerinden Katolik ve Protestan Kiliselerinin yöneticilerine kadar her kesimin görüş belirttiği bu tartışmalar aslında anlamsız. Hiçbir futbolcunun “işgücü” 14 milyon Euro değerinde değil, hiçbir yöneticinin sarfettiği efor, yılda 60 milyon Euro maaşı haklı çıkarmıyor, otomobil fabrikasında çalışan bir işçi ise yılda 30 bin Euro maaş ile yetiniyor. Bunlar ne yazık ki acı ve şu anda kimsenin değiştirmeye gücünün yetmediği gerçekler.”

Bu sabahki basın özetlerimizin son durağı ise, Berlin’de çıkan Der Tagesspiegel gazetesi. Bu gazete, İsa’nın doğumunun kutlandığı Noel sabahı baskısında, Almanya’daki aile politikasını ele almış:

“2007, aile politikasında bir dizi ayarın yapıldığı bir yıl olsa bile, son 12 ayda sadece birkaç somut adım atılabildi. Çocuklara endeksli bir bilinç değişimine doğru yaklaşıyoruz, ancak yine de hedeften epey uzağız. Almanlar’ın en sevgili yavrusu hala arabası. Bazı şehirlerde, insanlar hayvanlarına komşu çocuğuna gösterdiklerinden daha fazla ilgi gösteriyorlar. Bazı okul binalarının içinde bulunduğu içler acısı durum ve öğretmen eksikliği de cabası. Bundan yaklaşık 2000 yıl önce, tek bir çocuğun, Hazreti İsa’nın tüm dünyayı radikal bir şekilde değiştirebildiğini unutmamak gerek. Her çocuk, dünyayı kendine göre bir parça değiştiriyor ve çocuklar olmadan da dünyamızın geleceği olmayacaktır."