Basın özeti
9 Kasım 2007Süddeutsche Zeitung, Pakistan’da yaşananların Amerika Birleşik Devletleri’nin de güçsüzlüğünü gösterdiğini dile getiriyor:
“Amerikalılar, bugünlerde nereye dönse, dış politik amaçları yolunda gitmiyor. Pakistan’da parçalanmış yığınların önünde duruyorlar. George W. Bush’un General Pervez Müşerref’le yaptığı telefon görüşmesinde de bunun altı çizildi. Siyasi misyonu doğrultusunda özgürlük ve demokrasi hazırlığı yapan Amerikalı Başkan, demokrasiyi engelleyen, özgürlükleri kısıtlayan bir adama destek veriyor. Bu açıkça Bush’un dış siyasi misyonunun başarısızlığa uğradığının göstergesidir ve aynı zamanda dünyanın en güçlü ülkesinin güçsüzlüğünün de.“
Olağanüstü hal ilan edilen bir diğer ülke de Gürcistan. Tageszeitung da sıkıyönetim ilanını, yine ABD Başkanı Bush’un desteklediği Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin çöküşü olarak görüyor:
“Gürcistan Devlet Başkanı, ülkesinde iyileştirmelere ihtiyaç duyuyordu. Ancak bundan dört yıl önce devirdiği selefi Şevardnadze’nin hatalarını tekrarlıyor: Görevi kötüye kullanma, yolsuzluk ve kendi başına buyrukluk. Selefinden farkı ise Saakaşvili’nin insanlara daha fazla borçlu kalması. Gürcüler, şiddet kullanılması ve olağanüstü hal ilan edilmesi yüzünden onu affetmeyecektir. Ve Batı’da, ABD Başkanı Bush’un ’demokrasinin feneri’ olarak adlandırılan Saakaşvili’nin parlamasına daha fazla için verilmeyecektir.“
Ve Almanya’da 9 Kasım’ın önemi. 9 Kasım, Almanya’nın geçmişinde çok farklı anlamlar taşıyan olayların denk geldiği bir tarih. Alman Kaiser’i 2. Wilhelm, 9 Kasım 1918'de bir ihtilal ile tahttan indirildi ve monarşi son buldu. 9 Kasım 1923'te Hitler, darbe girişiminde bulundu. 9 Kasım 1938'de Naziler, Almanya ve Avusturya'da Yahudilere ait binlerce ev, dükkan ve ve sinagogu yaktı ve 9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı... 9 Kasım tarihinde Almanya’daki gazetelerin yorum sütunları da, bu tarihi güne farklı yönlerden yaklaşmış. İlk olarak Pforzheimer Zeitung adlı gazeteye bakıyoruz:
“Psikoloji ile amatörce ilgilenenler bile bilir: iyi anılar, sağlıklı bir ruha sahip olmak için en gerekli faktörlerden biridir. Bu yüzden Almanlar haklı olarak, 18 yıl önceki 9 Kasım akşamını ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin hükümet sözcüsü Günter Schabowski’nin duyurduğu beklenmedik yenilikleri, mutlu bir tebessümle anacaklar. Ama 9 Kasım günü gerçekten bir kutlama yapmak pek mümkün değil, çünkü Hitler’in 1923’teki darbe girişimi ve, yine Hitler’in 1938’de “kahverengi gömlekliler”i, Yahudi dostlarımız ve komşularımızın üzerine salması, aynı tarihe denk düşüyor.”
Tarih kitaplarina “Kristal Gece” olarak geçen Yahudi düşmanı şiddet ve yağmalama olaylarının yıldönümünde Erfurt’ta çıkan Thüringer Allgemeine gazetesinde şu yorum göze çarpıyor:
“9 Kasım, Almanya’nın Nazi diktatörlüğünden hangi dersleri aldığının ve daha hangi dersleri çıkarmaya devam edeceğinin gayet açık bir şekilde gözler önüne serilmesi gereken bir gün. Bu yüzden aşırı sağcı parti NPD’nin yasaklanmasının gündemden inmemesi gerek. Tabii yeni bir yasaklama sürecinin başarısızlığa uğraması, birçok olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Ama yine de parti yasaklandığı takdirde, artık devlet yardımı musluğunun kapanacağını da unutmamak lazım.”
Leipziger Volkszeitung ise, Almanya’nın birleşmesinden dolayı bir anıt inşa edilmesi fikrini ele almış bu sabahki yorumunda:
“Semboller hakkındaki tartışmalar bazen sinir bozucu olabilir, ama yine de bu gerekli. Tabii ki ilerde bu anıt önünde yapılacak törenlerin çok özel anlamları olacaktır. Ancak daha da önemli ve anlamlı olan, tarih ile yüzleşmek ve ondan ders çıkarmak için yürütülen tartışmalardır. Birleşme anıtının Leipzig’de mi, yoksa Berlin’de mi inşa edilmesi gerektiği sorusu da kısmen bu tartışmaların bir parçası. Leipzig, Doğu Almanların özgürlük mücadelesinin sahnesiydi, ama başkent böyle bir anıtın, hem ulusal, hem de uluslararası alanda en fazla dikkat çekeceği adrestir. Bölünmüşlüğü kendi içinde yaşamış olan Berlin, günümüzde birleşmenin sembolü olmuştur.”