1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Murat Çelikkafa, Hülya Topçu26 Ekim 2007

26 Ekim 2007 tarihli Alman gazetelerinde Türkiye ile ilgili yorumların yanı sıra ABD’nin İran’a karşı aldığı yeni yaptırım kararları ve Almanya’daki ekonomik büyüme, ağırlıklı olarak işlenen konular arasında.

https://p.dw.com/p/Bwmt

Türkiye ile ilgili iki yorumla başlıyoruz basın özetlerimize. Braunschweiger Zeitung, Türkiye’nin Kuzey Irak’a olası askeri operasyonuyla ilgili şu yorumu yapıyor:

“Başbakan Erdoğan’ın ’ülkesinin artık sabrı kalmadığı’ yönündeki tehdidi, Amerikan yönetimine açık bir uyarıydı. Washington, Türkiye’yi uzun süredir Kuzey Irak operasyonu konusunda uyarıyor. Ancak Ankara şimdi lehine dönen durumdan, yani Amerikan yönetiminin zayıf noktasından yararlanmak istiyor. Çünkü zaafa düşen Bush yönetiminin, Türkiye’yi durduramayacağı aşikâr. İşte tüm bunlar bir savaşa doğru gidildiğini gösteriyor. Türkiye kendisini teröre karşı koruyor. PKK ise bu durumu körüklüyor çünkü bu örgüt savaş hali olmadan ayakta kalamaz. Yani Irak Savaşı’nın bedeli, yeni bir savaş olacak.”

Rostock’da yayımlanan Ostsee Zeitung’da ise konuyla ilgili şu ifadeler yeralıyor:

“PKK’nın Stalinist lideri Abdullan Öcalan, 1999 yılında ömür boyu hapis cezası alıp da Kürtlere silahlı mücadeleden vazgeçmesi çağrısında bulunduğundan bu yana durum çok hızlı biçimde değişti; Türkiye AB üyelik süreci çerçevesinde ülkedeki 15 milyon Kürdün yasal haklarını adım adım güçlendirdi. Son seçimlerde Kürtlerin çoğunluğu Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verdi. 1920 yılında Sevr Anlaşması’nda öngörülen Kürt devleti sözü uygun bir çerçeveye oturmuş oldu: Dört milyon Kürdün yaşadığı Irak’ın kuzeyinde yıllardan bu yana işleyen, barışcıl bir resmi yapı var.”

ABD’nin, nükleer programını sürdürmekte ısrar eden İran’a karşı yeni yaptırımları devreye sokma kararı alması, Alman basınında da yankı buluyor. Hamburg’da yayımlanan Financial Times Deutschland’ın yorum sütununda şu satırlar yeralıyor:

“Washington yönetimi, İran’a karşı uygulayacağı yeni yaptırımlarla, aslında uluslararası toplumun, İran’ı uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçirmek için yıllardan beri uyguladığı doğru stratejiyi nihayetinde benimsemiş oluyor. Ancak ABD’nin şimdi bu konuda tek başına hareket etmesi ise hem gereksiz hem de tehlikeli. ABD’nin İran’la yaşadığı sorunların Irak’ta içine düştüğü girdapla iç içe girme ihtimali çok büyük. Bu da sorunların diplomatik yollardan çözümünü hayli zora sokacaktır. Diplomatik becerileri kullanmak suretiyle bu durum önlenebilir aslında. Ancak gelecek yılki Başkanlık seçimleri de gözönünde bulundurulduğundan, seçmeni etkileyecek açık ve basit mesajlar diplomasiye tercih ediliyor.“

Son olarak Almanya’daki ekonomik büyümenin, önceki yıllara göre yavaşlama eğilimine girmesine ilişkin bir yorum aktarıyoruz. Münih’te çıkan Abendzeitung, şu saptamayı yapıyor:

“Ekonomi Bakanı Glos’un tipik politik söylemleri, ormanda çalınan bir ıslık gibi geliyor kulağa! Ekonomik canlanmanın ivmesi sadece dalgalanmaya başlamadı, aynı zamanda ciddi bir tehdit altında. Bunun tek sorumlusu petrol fiyatının tavan yapması ya da uluslararası mali piyasalardaki kriz değil elbette. Sorumluluk büyük ölçüde federal hükümete ait. KDV oranlarındaki artış ve çalışanların maaşlarından giderek daha fazla sosyal kesinti yapılması ve bunun artık tahammül sınırlarını zorlaması, vatandaşların cüzdanlarındaki paranın miktarını ciddi ölçüde azalttı. Bu ise ekonomik canlanmanın temel direği olan tüketiminin artmaması sonucunu doğurdu.“