Basın özeti
18 Ekim 2007Süddeutsche Zeitung PKK ile mücadeleye şu yorumla değinmiş:
“NATO üyesi Türkiye aynı zamanda ABD’nin en yakın müttefikleri arasında da yer alıyor. Irak Kürtleri de Ammerika’nın dostu. Onların nüfuz alanına giren bölgeler perişan vaziyetteki Irak’ın tek huzurlu toprakları. Türk ordusunun ortak sınırı aşması bu bölgeyi de şiddete sürükleyebilir. Bu müdahale tehditlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu göstermeye yeter. Müdahaleye sevinecek tek taraf Irak’ın kuzeyinde yuvalanan PKK teröristleri olacaktır. Kürt devleti kurma amacıyla tedhişi başlatan PKK hükümetin bölgeyi ekonomik bakımdan kalkındırma girişimleri nedeniyle hızla taraftar kaybetmeye başlamıştı. Son seçimde Kürtler’in yarısı iktidar partisine oy verdi. Bu kucaklaşmanın sadece terör ile sabote edilebileceğini bilen PKK saldırılarını arttırdı. Hükümet, şehit cenazelerinin baskısı karşısında sertleşmekle teröristlerin tuzağına düşmüş oluyor. Bu tutumun faturası ağır olur. PKK bitirilmek isteniyorsa devlet Kürtler’le savaşmamalı, aksine onları kazanmaya çalışmalıdır.”
Main Echo gazetesinin konuyla ilgili yorumu ise şöyle:
“Türkiye’nin harekete geçmek istemesi makul karşılanmalı. Saddam Hüseyin rejimini devirmek için yapılan Amerikan işgaline destek vermiş olan Türkiye, iç savaşın eşiğindeki yeni demokratik Irak’a kurban edilmeye katlanamaz. Müdahaleyle kuzey Irak’taki istikrarın bozulacağı şeklindeki Amerikan uyarıları fayda etmez. Amerikan ordusu Başkan Bush’un düşünceleri doğrultusunda terör ile mücadele etmeli ve PKK’nın üzerine gitmelidir. Aksi takdirde Türk ordubu, meşru nefsi müdaafa hakkını kullanmak üzere Irak’a girecektir.”
ABD Başkanı Bush’un son basın konferansı sırasında İran ile nükleer anlaşmazlığı üçüncü dünya savaşı tehlikesiyle birlikte telaffuz etmesine Berlin’in Tagesspiegel gazetesi şu yorumu ayırmış:
“Başkan Bush bu sözlerle Tahran karşısında birlik olunmması gerektiğini ve İran’ın nükleer progrramının sadece ABD’yi tehdit etmediğini dile getirmek istedi. Almanya Başbakanı Merkel de bunun bilinciyle İran anlaşmazlığının bütün dünyanın sorunu olduğunu söylemişti. Gerçekten de bu devlet atom bombasından güç alan hegemonyacılık peşinde. Tterörü destekliyor, İsrail’i haritadan silmek istiyor. Devlet Başkanı Ahmedinejad’ın bu hedeften uzaklaştığını sanmak yanılmaktır. Buna izin vermemek devletler topluluğunu bekleyen acil bir görevdir.”
Hannover’de yayımlanan Neue Presse’nin yorumu da özetle şöyle:
“İran’ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlıkta asıl kim ateşle oynuyor. Tahran’a kür yapan Putin mi yoksa karışık düşünce yapısının ürünü olan üçüncü dünya savaşı sözünün sahibi Bush mu? Putin’in tahran temaslarının Bush’u kızdıracağı malumdu. Oysa Putin’in en büyük özelliği, başkalarının yaptığının aksini yapmak değil mi?”