1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Ayşe Tekin, Değer Akal11 Aralık 2007

Almanya'da üst düzey yöneticilerin aşırı kabul edilen kazançları ve tazminatlarının sınırlanması tartışması, 11 Aralık 2007 tarihli Alman gazetelerinin haber, yorum ve analiz sütunlarında ağırlıkla yer buluyor.

https://p.dw.com/p/Ca1J
Fotoğraf: DW

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi, Sosyal Demokrat Parti’nin, şirket yöneticilerinin gelirlerini yasal bir çerçeveye sokulması önerisini şöyle değerlendiriyor:

“Yasa koyucu, güçsüz olanı korumak amacıyla iş hukuku, kira hukuk ve nafaka hukuku gibi tüm alanlarda sözleşme özgürlüğünü sınırladı. Ancak bunun yönetici maaşlarına uygulanması söz konusu olamaz. Aksi takdirde yöneticilerin maaşları konusunda pazarlığını yürüten denetleme kurulunun güçsüz olduğunu ve bu nedenle devletin desteğine ihtiyaç duyduğunu varsaymış oluruz. Yüksek gelirlerin adilliği konusu yasalar ve ahlak çerçevesinde değil, yasaların teftişle görevi verdiği denetleme kurullarının sorunudur."

Lübecker Nachrichten gazetesi de benzer bir görüş ortaya koyuyor:

“Bir yöneticinin ne kadar gelir hak ettiğine karar vermek siyasetin işi değildir. Buna mülk sahibi ve anonim şirketlerde de hissedarlar karar verir. Çoğunlukla eski yönetim kurulu üyelerinden oluşan denetleme kurullarında gittikçe kendi kendini zenginleştiren bir kast oluştu. Ve bu ne yazık ki Mannesmann davasında olduğu gibi sendikaların icazetiyle oldu. Ancak bu açgözlülüğün üzerine gitmesi gereken iş dünyasıdır. Ve güvenirliğini yitirmek istemiyorsa bunu yapmak zorunda.”

Lausitzer Rundschau ise yöneticilerin maaşlarıyla ilgili tartışmaların yanlış istikamette ilerlediğine işaret etti:

“Tartışmalar perspektiften yoksun ve bir yarar sağlamıyor. Büyük oranda seçim kampanyalarından kaynaklanıyor. Gerekli olan "arsız kültüre" dur diyecek geniş kapsamlı bir toplumsal tartışmadır. Başbakan Merkel parti kongresinde, sosyal piyasa ekonomisinin insanların birbirine bağlılığını hedeflemesi gerektiğini söyledi ve bunun başarılamaması halinde her şeyin kaybedileceğine dikkat çekti. Aslında Merkel bu cümleyi Alman işverenlerin önünde tekrarlamalı. Çünkü lafın söylenmesi gereken yer tam da orası.”

Berliner Zeitung, Almanya'da yönetici maaşlarıyla ilgili tartışmada Amerika benzetmesini yanlış buluyor:

"ABD'inde sistem çok kazananın, toplumsal görevini bağışlarla yerine getirmesi üzerine kurulu. Almanya'da ise böyle bir sistem yok, aksine geleneksel olarak gelir uçurumu yaratılmamasına, sosyal adalete dikkat ediliyor. Bu modellerden ancak biri geçerli olabilir. Yöneticilerin maaşları sadece çalışanların değil tüketicilerin de sorunu. Firmaların geliri ve başarısı ürettikleri malın ya da sundukları hizmetin tüketici tarafından kabul görmesine bağlı. İş adamlarının toplumsal eşitliğin sistematik olarak kendi çıkarlarına olduğunu keşfetmesi ve kazancın paylaşılması ekonomimiz için de iyi olacaktır."

Tageszeitung ise Almanya'daki gelir eşitsizliğinin ABD'ine göre çok daha aşırı olduğu görüşünde:

"Toplumsal yapı herkese fırsat tanısa, herkesin milyonlarca euro maaş alma şansı olsa bağımlı çalışanların yüksek maaşlarla bir sorunu olmazdı. Ama Almanya'da elit kesim, ABD'ne göre dışarıya çok daha fazla kapalı. Almanya'daki üst düzey yöneticilerin yüksek gelirleri de bu kesimin birbirini kollamasına bağlı."